İşgal çetesinin bütün barbarlığına, mazlum Filistinli müslümanlara yönelik sergilediği insanlık dışı taktik ve uygulamalarına rağmen; Gazze onurlu bir şekilde direnmeye devam ediyor. 8 aydır devam eden siyonist Yahudilerin vahşeti Gazze’yi harabeye çevirdi, ama mücahitlerin cihad etme azim ve kararlılığını yok edemedi. Öyle görünüyor ki, mücahidlerin azim ve kararlılığı işgalcilerin sonunu getirecektir.
ABD başta olmak üzere bütün küfür cephesinin şartsız ve sınırsız desteğini alan işgalci siyonistler, silah, asker ve maddi imkân üstünlüğü ile Gazzeli müslümanları bir çırpıda bitirebileceğini hesaplamıştı. Çünkü daha önce çevresindeki devletlerin tamamını 6 günde dize getirmiş, buradaki kukla yöneticilerin tasmalarını iyice ele geçirmiş ve kendine hizmet ettirecek bir şekilde dizayn etmişti. Bu algı ve güç sarhoşluğuyla Gazze’yi de bir operasyonla bitirebileceğini öngörmüştü.
Barbar Yahudiler, 80 yıldır sistematik bir şekilde soykırıma tabi tuttuğu bu mazlum Müslümanları son bir operasyonla bitirme hesapları yapmıştı. Batının sınırsız ve şartsız desteği ve Müslüman idarecilerin çoğunun ihanete varan yardım veya tarafsız kalma zilletleri siyonist işgalcilerin hedeflerini gerçekleştirmelerinin an meselesi olduğu gerçeğini ortaya koymakta idi.
Ancak Gazzeli mücahitlerin, kendi topraklarını ve namuslarını korumak adına vermiş oldukları mücadele ve işgalci düşmanın topraklarından defedilmesi noktasındaki kararlı cihadları, beraberinde şanlı bir direnişi ve insanlığını henüz kaybetmemiş bütün dünyanın gözünün açılmasına vesile oldu. Onurlu insanlık âlemi; siyonist barbarlığı, batının çirkin yüzünü ve siyonizme olan esareti net olarak görmüş oldu.
Vicdan sahibi halkların Gazze için protesto gösterileri aralıksız devam etti. Şimdi de üniversite öğrencilerinin başlattığı onurlu eylemleri dünyanın hemen hemen bütün üniversitelerine yayıldı. Bu gösteriler bize bir kez daha gösterdi ki; özgürlükler, insan hakları, demokrasi, adalet vb. kavramlar aslında siyonizme hizmet ediyorsa geçerlidir. Aksi takdirde en bağnaz şekilde bu kavramlar çiğnenir, özgürlük ve insan hakları ayaklar altına alınır, demokrasi ve adalet ise copların ve kelepçelerin gölgesinde toprağa gömülür.
Fakat Hz. Ali(ra)’nin: “Eğer zalim ısrarla zulmüne devam ediyorsa bil ki sonu yakındır. Eğer mazlum da ısrarla direniyorsa bil ki zafer yakındır.” müjdesi, siyonist işgalcilerin 7 Ekim’de başlayan çöküş süreçleri 8. ayın sonunda hızlanmış görünüyor.
Küfür cephesinin bütün desteklerine rağmen çöküş başlamıştır. Batı küfür cephesinin siyonist işgalcilere desteğinin kesildiği gün, siyonist işgalcilerin de varlığının son günü olacaktır. Korkak Müslüman idarecilerin ihanetlerine rağmen siyonist işgalcilerin sonu kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır.
Müslüman idarecilerin, bırakın Filistinli Müslümanlara yardım etmeyi, siyonist işgalcilere yardım etmeyi bıraktıkları gün; Filistinli Müslümanların zaferi başlayacaktır. Nerdeyse bütün Müslüman devletlerin, bu hak-batıl savaşında bile siyonist işgalcilerle ticaretlerini kesmemeleri bir tarafa, ihanet derecesinde yardım etmeleri ve Gazzeli Müslümanları yüzüstü bırakmaları, çöküş süreçleri çoktan başlamış olan siyonist işgalcilerin biraz daha zulümlerini sürdürmelerine sebebiyet vermektedir.
Ey Müslüman idareciler! Gazzeli Müslümanlara yardım etmezseniz bile, siyonist işgalcilerle her türlü işbirliklerinizi bitirin. Göreceksiniz, batı küfür cephesine rağmen siyonist terör şebekesi yok olmaya mahkûmdur.