Gazze soykırımı, İslam dünyasındaki bütün maskeleri düşürdü. Sadece İslam dünyasındaki kara maskeleri düşürmekle kalmadı, batının ikiyüzlü siyasetini, insanlık dışı çıkarlarını, İslam'a ve Müslümanlara yönelik kin ve düşmanlıklarını da aleni bir şekilde gözler önüne serdi. Gazze istilası; batının temsil ettiği küfür cephesinin ne kadar gaddar olduğunu, buna karşılık İslam ülke yöneticilerinin ise ne kadar büyük bir korkaklık ve ihanet içerisinde bulunduklarını da net olarak karşımıza çıkardı.
Batı küfür cephesi, her türlü yardımı kesintisiz bir şekilde siyonist işgalcilere sağlarken; Gazze'ye gönderilen su ve ilaçtan bile daha fazla silah, bomba ve savaş malzemelerini gönderirken, sözüm ona Müslüman idarecilerin bir kamyon suyu bile oraya ulaştırmaktan aciz kaldığı bir Gazze gerçeği ile karşı karşıyayız. ABD'nin başını çektiği batı küfür cephesi, büyük bir birliktelik ile siyonist terör çetesini sınırsız bir şekilde desteklerken, bundan güç alan Yahudi vahşeti ise hiçbir kural tanımadan insanlık dışı bütün yolları en acımasız bir şekilde denemektedir.
İslam ülke idarecilerinin, bırakın silah ve askeri yardımda bulunma izzet ve şerefi, su ve ilaç dahi hiçbir yardımı Gazze'ye ulaştırmama zilleti ve alçaklığı gibi büyük bir acı ile karşı karşıyayız. Batı küfür cephesinin birlikteliği ve siyonist işgal çetesini destekleme kararlılığı karşısında, Müslüman idarecilerin dağınıklığı, korkaklığı ve halklarından kopuk bir şekilde Gazze'ye sırtlarını dönmesi siyonist işgalcileri daha gaddarca Müslüman çocuklarını katletmeye sevk etmektedir.
Gazze'nin, iki milyara yakın Müslümana rağmen kimsesizliği, çevresindeki Müslüman ülkelerin varlığına karşılık yalnızlığı ve kendi mücadelesinden başka hiçbir dayanağı olmamasına karşılık; siyonist terör çetesinin ABD ve diğer batılı devletlerden aldığı sınırsız destek, ekonomik ve silah yardımıyla bir ateşkesin ortaya çıkma zeminini da ortadan kaldırmaktadır. Her türlü silah ve ekonomik desteği en üst seviyede sürdüren batı ve işgal çetesi şunu çok net bilmektedir ki, yardımlar kesildiği andan itibaren bu işgal çetesinin bir gün bile ayakta kalamayacağı gerçeğidir.
Bu yüzden, HAMAS'ın askeri gücünün tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar bu katliamların sürdürülmesi özellikle batı tarafından istenmektedir. Müslüman idarecilerin de batı gibi düşünmek ve hareket etme noktasındaki ihanetleri de söz konusu olunca ateşkesin sağlanması için caydırıcı hiçbir etken kalmamaktadır. Geriye HAMAS'ın var olma mücadelesini zaferle taçlandırması, geri adım atmaması, vatanlarını ve geleceklerini, katliamlar pahasına da olsa azim ve kararlılıkla sürdürmeleridir.
KASSAM mücahitlerinin; vatanlarını savunma noktasındaki olağanüstü cihadı, dünyadaki bütün dengeleri değiştirdi. Son yüzyılın kurulu küfür düzeni çatlarken ve bu düzenin işleyişinde iğrenç birer dişli olarak bulunan Müslüman idarecilerin kendi halklarından kopuk ihanet projeleri devam etsin istiyorlar. Siyonizmin dünya üzerinde elde ettiği kazanımların ve batının İslam beldeleri üzerindeki tahakkümlerinin daha uzun süre devam edebilmesi için Gazze'deki mücadele ruhunun da bitmesini hedefliyorlar. Bu yüzden ateşkesin sağlanmaması için özel bir gayret sergilenmektedir.
Normalde ateşkesin sağlanması için şartlar zorlanırken; siyonizmin dünya üzerindeki bekası ve batı küfür cephesinin mazlum coğrafyalardaki zulmünün devamı için ateşkesin sağlanmaması noktasında özel bir diplomasi ve çaba sarf edilmektedir.