Fikret Gültekin

Pratik karşılığı olmayan özür dilemeler

25.11.2011 14:18:19 / Fikret Gültekin
Başbakan, Dersim`de devletin uçaklarla, gazlarla, toplarla katlettiği binlerce kişiden dolayı devlet adına ‘özür` diledi. Evet özür dilemek güzel bir davranıştır. Ancak kapalı bazı hususların açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Başbakan kimin adına, kimden bu özrü diliyor?
 
Özür, hangi pratik adımlarla bir anlam kazanacak?
 
Dersim katliamına eş değer belki daha da ağır sonuçları olan Şeyh Said Kıyamından sonra Kürt bölgelerinde işlenen cinayetlerden dolayı da özür dilenecek mi?
 
Dersim katliamı ile ilgili özür devlet ile halkın barışmasına katkıda bulunacak mı?
 
Özrün bir bedeli olmalı değil mi?
 
Öyle ya, israil dokuz kardeşimizi şehid edince ondan hem özür, hem tazminat hem de ‘şu anda yanlışlar yapmaya devam ediyorsun, Gazze`den de ambargoyu kaldır` diye haklı - ısrarlı taleblerde bulunmadık mı?

Özür, birine karşı yapılan yanlış bir hareket veya söylenen kırıcı bir sözün ardından gelir. Maksat mağdur olanın gönlünü almak, uğradığı sıkıntıyı gidermeye çalışmaktır. Özür dilemek faziletli bir davranıştır. Özür dileyen kişi ‘bir daha seni kırmayacağım, sana zarar vermeyeceğim` demek istemektedir.

Özür insanların kendisini affetmesini istemeye yönelik faziletli bir davranışken, tevbe ise kişinin işlediği suçlardan dolayı Allah`tan af dilemesidir. Hem özürde hem de tevbede kişinin işlemiş olduğu bir suç vardır. İkisinde de mahcubiyet vardır. Birinde Allah`a karşı, diğerinde ise kullara karşı…

Özür, tevbe etmenin bir diğer adıdır. O halde tevbenin kabulu için öne sürülen şartların tamamı özür dilemenin de akabinde olmalıdır. Tevbe için en temel şartlar, kişi yaptığı kötülüğü bir daha yapmayacak, derin bir pişmanlık içinde olacak. Çoğu zaman da yaptığı kötülüğe karşı tazminat ödemek veya kefaret zorunluluğu doğmaktadır.

Başbakan`ın özrü, tarihi bir katliamı yeniden gündeme getirdi. Ancak bu olayın zikredilmesiyle akıllarda bazı sorular da kaldı.

-Başbakan neden bu katliamı işleyen ordunun başkumandanı konumundaki dönemin Cumhurbaşkanı M.Kemal`e hiç değinmedi?
 
Daha ne zamana kadar bu ülkenin sözde modernlik adına dinden uzaklaştırılmasına öncülük eden, acımasız uygulamalarıyla onbinlerce insanın haksızca İstiklal Mahkemelerinde katledilmesine sebep olan şahsa dokunmak suç sayılacak?

-Başbakan, dokunamadığı bir şahsın işlemiş olduğu cürümlerini neden üstlenmek durumunda kalıyor?
 
Üstlenmek ve onlar adına özür dilemek yerine onları mahkum ederek bir daha bu cürümlerin işlenmeyeceğine söz vermeli değil midir?

-Başbakanın bu özrü samimi ise, neden daha ağır sonuçları olan Şeyh Said Kıyamından sonra girişilen katliamlardan dolayı da devlet adına özür dilenmiyor?
 
Yoksa Başbakanın bu çıkışları siyasi bir amaca hizmet adına sadece CHP`yi köşeye sıkıştırmaya yönelik bir girişim midir?

-Eğer Erdoğan özür diliyorsa bu demektir ki, Başbakan kendini sistemin ve devletin de sahibi görüyor. Oysa ki, Erdoğan`ın yüksek oranda oy almasının ve şu an Başbakan olmasının ana sebebi, kendini sistemin zulümlerinden sıyırması ve haksızlıklara karşı halkın yanında olduğunu açıklamasıdır. Şimdi ise o sistemin cürümlerini üstlenmekle halkın iyi niyetini suistimale mi yöneliyor?
 
Başbakan sistemin veya dokunulmaz birilerinin cürümlerini üstlenmenin beraberinde getirdiği yükümlülüklerin farkında mıdır?

-Devlet adına özür dileniyorsa neden hala devlet adına işlenen cürümlere sessiz kalınmaktadır?
 
Devletin ve sistemin sahibi isen, ordunun yaptığı cürümleri üstlenecek kadar muktedir isen, neden hala ülkende en temel İslami ve fıtri haklara yönelik acımasız kurallara imza atılıyor?
 
Neden, kendini, toplumunu her türlü kötülükten muhafaza etmeye çalışanlara yönelik tutuklamalara, sessiz kalınmakta, haksız yere insanlara yıllarca sürgün ve tehcirlerle acılar yaşattırılmaktadır?

-Devlet adına özür dileniyorsa, bu özrün bedeli ne olacak?
 
İki aile bile kavga ettiğinde zulmeden tarafa bir bedel ödettiriliyorken, devletin işlediği katliamların, tehcirlerin bir bedeli olmalı değil midir? Bu özür dilenirken bu bedelin ödeneceği de kabul edilmiş değil midir?
 
O halde ne yapılacak?

Hülasa; Kanaatimce Başbakanın sözle özür dilemiş olması pratikte karşılığı olmadığı müddetçe bir anlam ifade etmeyecek.
 
 
Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar