Fikret Gültekin

Ders Çıkarmak ya da Çıkarmamak

13.05.2011 15:44:41 / Fikret Gültekin

Mustazaf-Der ( Mustazaflar İle Dayanışma Derneği) 2004 yılından itibaren özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizin nerdeyse tamamında faaliyet gösteren bir dernektir. Daha sonra Akdeniz, İç Anadolu, Marmara, Ege ve Karadeniz`de de şubeleri açıldı.
 

Gerek Mustazaf-Der ve gerekse de kardeş derneklerinin şu ana kadar yüzbinlerce fakiri doyurup giydirdiğine, on binlerce genci çeşitli eğitim faliyetleriyle kötü alışkanlıklardan koruyup onları geliştirdiğine, halkın içinden çıkamadığı çok çeşitli arazi, alışveriş, evlilik vesair binlerce toplumsal meseleye çözüm ürettiğine hepimiz yakinen şahidiz.

Mustazaf-Der`in öncülüğünde Peygamber Sevdalıları Platformuna her yıl düzenlenen Kutlu Doğumu Anma Programlarına Diyarbakır İstasyon Meydanı`nda yüz binlerin bir araya getirildiğini herkes müşahede ediyor. Danimarkalı Karikatüristi protesto, Filistinli kardeşlerle dayanışma mitinglerini Mustazaf-Der organize etmiştir.
 

Yıllardan beridir devletin yanlış politikaları yüzünden ciddi sorunlar yaşayan bölgedeki Kürt halkımızın insani haklarından tutun da kimliğine, diline dayalı hakların verilmesi gerektiğine dair de muhtelif zamanlarda demeçler, bildiriler yayınlamıştır.
Mustazaf-Der ve kardeş dernekleri sadece Bölge sorunları ve Bölge insanı ile ilgilenmemiş; Türkiye`de inancın önündeki tüm engellerin kaldırılması için de her türlü girişimde bulunmuştur.
 

Ümmetin sorunu olan Filistin`imize yönelik saldırıları kınamak, yüksek dozda bir tepki ortaya koymak adına Diyarbakır`da yüz binlerin katılımıyla büyük bir miting organize etmiş, yardım kampanyası ile Filistinli kardeşlerine yardım ulaştırmıştır. Halen de Özgür Kudüs Platformunun çatısında faaliyetlere katkı sağlamaktadır.
 

Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak deriz ki, Mustazaf-Der ve kardeş derneklerinin tabanını oluşturanlar, İslami değerleri öncü yapan Bölge halkının en gerçekçi ve tek temsilcisidir. Bunun dışındakiler bugün her ne kadar kendilerini güçlü ve hâkim gibi gösteriyorlarsa da onlar hiçbir zaman halkın İslami anlayışı, örfü ve ahlakı ile ahlaklanmadılar. Buna hiçbir zaman güç yetiremediler. Çünkü onlar farklı bir inançtan, sosyalizmden, halkımız ise İslam`dan beslenmektedir. Durum bu olunca halkın kendi inançlarıyla mücadele edenlere verdiği cevaplar, az buçuk tarihi bilgisi olanlarca malumdur.
Chp`nin başına geçirilen Yeni Kemal hangi olaydan sonra oraya geçirilmişse türdeş olarak Pkk / Bdp çizgisinin şu anda içinde bulunduğu konum da odur. Yıllarca bu ülkede Pkk/Bdp`nin güç kazanması için derin odaklar her türlü melaneti işlediler ve sonuçta onları da semirten Pkk/Bdp varlığına kendi askerlerini, polislerini öldürtme pahasına destek çıktılar. Onlar “yeter ki şeriatçılar gelmesin Pkk`cılar geliyorsa gelsin” mantığı ile hareket ettiler.
 

Mustazaf-Der ve kardeş dernekleri kuruldukları günden beri bir yandan devletin; eskerin, polisin, savcısının, hâkiminin baskılarına, öte yandan Pkk/Bdp`nin silahlı, taşlı, sopalı, molotoflu saldırılarına direniyorlar.
Onlarca dernek gönüllüsü mahkemelerce sadece ve sadece geçmişte adları Hizbullah ile zikredildiği için tutuklanırken, Diyarbakır başta olmak üzere Adana, Mersin, Yüksekova ve daha birçok yerdeki dernek binaları Pkk/Bdp taraftarlarınca taşlanmış, yakılmış ve onlarca gönüllüsü yaralanmıştır.
 

Gerek devletin gayri hukuki uygulamaları ve gerekse de Pkk/Bdp`nin tüm saldırılarına rağmen altı yıldan beridir, bu iki adaletten yoksun unsura Mustazaf-Der tabanının bir karşılık verdiğine şahit olmadık, aksine dernek yöneticileri ile Hizbullah`tan hep mutedil olma çağrıları geldi.
 

Tarihin seyri içinde sünnetullah gereği Allah`ın (cc) dinine bağlı olup hizmetlerini o minval üzere devam ettirenler mutlaka karşıtlarının saldırılarına uğramışlardır. Bu, kıyamet gününe kadar devam edecektir. Kimsenin bunu gözardı etmemesi gerekir. İşte bu minvalde tamamen Hak–Batıl mücadelesinin bir sonucu olarak Pkk/Bdp çizgisinde olanlar 05 Mayıs 2011 tarihinde Hakkari Yüksekova`da Mustazaf-Der`e yeni bir saldırı düzenlediler.
 

Baği ve hain topluluk, dernek binasında bulunanlara taş, molotof ve silahlarla saldırdılar. Dernektekiler çatıya çıkmak zorunda bırakıldılar. Çatıda bulunanlardan Ubeydullah Durna kardeşimiz açılan ateş sonucu orada şehid edildi. Ve yıllar önce küllenen ateşi yeniden tutuşturmak isteyenler Ubeydullah kardeşimizin kanını akıttılar.
Daha da ötesi, insanlıktan az buçuk nasibini almış her kişi, örgüt cenazeye saygı gösterirken, hiç bir ahlaki sistemde yeri olmayan bir barbarlıkla cenaze konvoyuna Pkk/Bdp`liler saldırmış, birçok kardeşimizin yaralanmasına yol açmışlardır.
 

Pkk/Bdp çizgisinde olanlar 1990`lı yıllarda da yüzlerce kardeşimizi böyle mazlumane şehid etmişlerdi. Ancak o saldırılara verilen cevaplar, Pkk`nin şehir yapılanmalarının neredeyse sıfır noktasına gelmesine yol açmıştı. Hizbullah`a dayatılan o savaşta kimin kârlı çıktığı tartışılırken bugün bir kardeşin şehid edilmesi bazı aklı gözünde olanların geçmişten ders çıkarmadıklarını gösteriyor.
 

Bölge halkımızdan, bilmeden kendilerine ve secde ettikleri Rablerine düşmanlık eden Pkk/Bdp çizgisine meyleden kardeşlerimize deriz ki, sizler Allah`a inanır, Peygamberi için canınızı verirsiniz. O Rabbimizin buyruğuyla kim ki bir Müslümanı haksız yere öldürürse onun yeri ebedi kalmak üzere cehennemdir. Ubeydullah kardeşimiz Pkk/Bdp`lilerce haince, haksızca katledildi. Onlardan kuvvetli delillerle aksi yönde bir açıklama gelmedikçe Allah nezdinde ve halk nazarında akan kanın sorumlusu Pkk`ciyim, Bdp`liyim diyen herkestir. Bilmeden onların gösterilerine katılmak, onları sevmek, onlara destek anlamına geleceği için Allah muhafaza sizlerin de sorumluluk altına girmenize sebep olabilecektir. Ateşten kaçar gibi onlardan kaçmak siz kardeşlerimizin öncelikleri arasında olmalıdır.
 

Ve son bir not: Bölge`de veya Batı`da olan diğer İslami şuur sahibi kardeşlerimiz çok iyi biliyorlar ki, Pkk/Bdp idarecilerinin ideolojik zihniyeti ile laikçi Kemalist zihniyet ile, Amerika ve israil`in zihniyeti arasında İslam`a bakışları açısından hiçbir fark yoktur. Şehid Ubeydullah kardeşimizin de Filistinli bir şehidimizden hiçbir farkı yoktur. Vuran belli vurulan belli iken, duruşların da belli olması gerekmez mi?

İslam şehidimizin şehadeti mübarek olsun der, geçici bir hasretle yürekleri yanan şehidin yakınlarına taziyelerimi sunuyor sabr-ı cemil diliyorum.
 

Allah`a emanet olunuz.


 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar