Dr. Abdulkadir Turan

Görünmez savaşçı: Sosyal medya

08.06.2018 08:04:00 / Dr. Abdulkadir Turan

Bu seçimin her yandan dikkat çeken farklı bir yönü vardır:

Sosyal medyanın etkinliği.

Türkiye`de 2002 seçimlerine kadar medyanın bir gücü vardı.

Medya, iktidar belirliyor; muhalefet güçlendiriyor, muhalefet diskalifiye edebiliyordu.

O güçlü medyanın tepesinde İngilizlere ait iki kuruluş vardı: Reuters Haber Ajansı ve BBC. Haberler Reuters`in mutfağında pişirilir, BBC`nin sesinden duyurulurdu.

BBC solcu geçinse de her iki kuruluş da İngiltere`ye ait görünmekle birlikte Yahudilerin denetimindeydi.

Dünyayı yöneten güç BBC`nin öncülük ettiği haber ağıyla Türkiye seçimlerine yön verir, dış güçlerle sıkı bir bağ içinde olan Türkiye`nin ana medyası da onunla aynı yönde çalışırdı.

Medyanın Türkiye seçimlerindeki yakın dönem en büyük başarısı Turgut Özal`a karşı Süleyman Demirel ve Erdal İnönü`nün parlatılmasıdır.  

Süleyman Demirel, Doğru Yol Partisi DYP`de milliyetçi-devletçi-muhafazakâr sağ bir söylemle siyaset yapıyordu. Erdal İnönü ise Sosyal Demokrat Halk Partisi SHP`de Batı`nın sihirli uyuşturanı sosyal demokrat bir siyaset iddiasındaydı. Bununla birlikte İnönü`nün partisi PKK`nin siyasi kanadı Halkın Emek Partisi HEP`in de milletvekillerini kendi listesinde aday göstermişti.

Medya, bu geniş koalisyonun başı “fötr şapkalı” Süleyman Demirel`i “Baba geliyor Baba!” sloganıyla pazarladı ve ona seçim kazandırmayı başardı.

Medya, o seçimde Batı hesabına iyi iş görerek Türkiye`nin kalkınmasını durdururken Türkiye siyasetini katı bir Batı yanlısı sağ-sol koalisyonu ve Kürtleri bütün değerlerinden uzaklaştıran PKK siyaseti ile baş başa bıraktı.

1991`den 2002`ye kadar o koalisyonla birlikte o koalisyonu iktidara taşıyan ve iktidarda tutan medya da yıprandı, günün gerçekliğinin dışında kaldı.

Onun yerini alan FETÖ medyası ise 15 Temmuz darbe girişimiyle piyasadan çekildi.

Şimdi Batı`nın bütün umudu başta Twitter olmak üzere sosyal medyadır.

Sosyal medya, Türkiye siyasetinde henüz bir büyük zafere sahip değildir. Ama Arap Baharı`nda ve Mısır Cuntasına giden süreçte Batı hesabına büyük bir iş başardı.

Mısır, İslam aleminin en önemli laboratuarlarından biridir.

Sosyal medya Mısır zaferinin verdiği özgüvenle bu seçimde Batı`nın istediği sonucu sağlamak için en önemli güç olarak savaşıyor.

Eskiden medya baronları vardı, şimdi sosyal medya baronu vardır ve o baron, HÜDA PAR`ın Cumhurbaşkanına verdiği desteği bile Mynet üzerinden saptıracak kadar titiz bir uğraş veriyor.

Seçime iki hafta kala, Sosyal Medya Baronu özellikle o medyaya açık gençliğin kafasını fena karıştırmak için bütün kozlarını oynuyor.

Sistematik çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan`ı itibarsızlaştırma savaşı veriyor, onun mesajlarına karşı bir sıkılganlık oluşturuyor, Trol söylemiyle bunu başarma yönünde de yol alıyor.

İyi Parti ve Muharrem İnce`yi merak edilen siyasetçi sınıfından pazarlıyor. Saadet Partisi`ni de onun yanına veriyor. Yıpranan HDP`yi genelbaşkanının cezaevinde olması üzerinden “mağdur” sınıfından bir kez daha Meclis`e taşımak için denklemler geliştiriyor. Saadet Partisi farkıyla 1991 koalisyonunu tam olarak kuruyor.

Sosyal medya, Batı`nın artık radara yakalanmayan, görünmez savaşçısı rolünde…

Bu görünmez savaşçı, seçime iki hafta kala üzerinde en çok durulması gereken konu olarak herkesin önünde duruyor.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar