Siyonist destekçisi ABD'ye tepki!
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Gazze için ateşkes çağrısı yapan taslağın veto edilmesi ve ABD kongresinin siyonizm ile ilgili kabul ettiği karara tepki gösterdi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK toplantısının ardından gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Gazze'de her 10 dakikada bir çocuğun öldürüldüğüne işaret eden Çelik, işgalci rejimin bir yandan katliam yaparken bir yandan da Kudüs'te konut inşa etme planları gibi yasadışı faaliyetlerine de devam ettiğini kaydetti.
"Gazze'de çocuk ve kadınların öldürülmesine verilen onaydır"
Gazze için ateşkes çağrısı yapan taslağın veto edildiğini hatırlatan Çelik, "Şu veto resmi ne demek? Herhangi bir yasa tasarısını, karar tasarısını veto etmiyor. Elini kaldırdığı şey israil ordusunun çocuklarını öldürmesine onay veriyorum, masum kadınların öldürülmesine onay veriyorum diyor. ABD plakasının önünde insan hakları ihlallerinin hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edişinin yıldönümünde bu işaretle birlikte tutuyor bu karara ret veriyorlar. Burada birçok ülke evet verdiği halde bir tek ABD'nin vetosuyla bu gerçekleşiyor. Bu resim israil ordusunun Gazze'de çocuk ve kadınların öldürülmesine verilen onayıdır." dedi.
ABD'nin siyonizm kararı: "Bu kadar akıldan, idrakten yoksun bir karar olabilir mi?"
Çelik, "israilin kendini savunma hakkı artık öyle bir şekilde kullanılıyor ki israil ordusunun masum kadın ve çocuklarını öldürme hakkı olarak kullanılıyor. ABD kongresinde bir karar tasarısı kabul edildi. Antisiyonizm kavramı antisemitizme eşitmiş. Siz siyonizme karşıtlık gösterirseniz Yahudi düşmanı oluyorsunuz. Bu kadar akıldan, idrakten yoksun bir karar olabilir mi? Bu karar bütün Yahudilere haksızlık eden, hakaret eden bir karar. Pekçok Yahudi israilin soykırımı eylemlerine karşı çıkıyor. Tevrat'ı istismar eden Netanyahu katliamları yaparken, vaadilmiş topraklardan bahsedilip, bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü tehdit edilirken bu çabanın adı siyonizmdir. Şimdi diyorlar ki siyonizme karşı olursan Yahudi düşmanı olursun." diye konuştu.
ABD'deki üniversitelerin Filistin'e destek nedeniyle sorgulanması
ABD Kongresi'nde aklı, bilimi, temsil eden üniversitelerin rektörlerinin kongreye çağrılıp sorgulandığı hatırlatan Çelik, "Bu üniversiteler dünyanın en seçkin üniversiteleri. Aklın özgürlüğünü, bilimin özgürlüğünü temsil ediyorlar. İnsanın ifade hürriyetini temsil ediyorlar. Oraya gelip, sorguluyor. Rektörleri sorgulamasının sebebi Filistin'e destek veren başka milletlerden öğrencilerin eylemlerine izin veriyorsunuz? Rektörler bu sorgulama karşısında 'Bu bir ifade hürriyetidir' diyor. Bu resmin biraz geriye gidin Ortaçağ'daki engizisyon yargılamalarından bir farkı yoktur. Aklı, bilimi yargılıyor. Akademik özgürlüğü yargılarken 'intifada çağrısı yapmak Yahudi düşmanlığıdır' diyorlar. Birisi sizin evinizi işgal edecek, ailenizi öldürecek buna karşı direnme hakkından bahsedilmesini suç kabul ediyorlar. Böylesi aşağılık bir yaklaşım olabilir mi?" ifadelerini kullandı.
Çelik, "Bu özgürlüğü savunan bilim adamları büyük baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. Herkes susuyor. Bu yeni engizisyondur. Akıl, bilim tehdit altındadır. İnsanlığım medeniyet yoluyla kazandığı her şey tehdit altındadır. Arkasından dönüyoruz Avrupa'ya. Avrupa zaten büyük bir savrulma içerisinde. Alman hükümeti Mısır'da kadın sorunlarıyla ilgilenen bir vakfa yardımda bulunuyormuş. Bu yardımı kesiyorlar. Niçin? Vakfın başındaki kadın Gazze konusunda Filistin konusunda destek mesajı yayınladığı için. Alman hükümeti diyor ki, 'Gazze konusunda destek mesajı yayınlarsan ben desteği keserim'. En temel değerlerin siyasi şantaja, ilkel pazarlığa dönüştüğü dönem. Saksonya eyaletinde vatandaşlığa alınmak için başvuranların israil devletinin varlığına aykırı her türlü çabayı reddetmelerinin yazılı beyanı isteniyor. İspanya, Belçika, Malta başbakanları tarafından AB Konseyi Başkanı'na bir mektup yazıldı. 'AB Filistin konusundaki tutumunu netleştirsin' denildi. Bu zirvede bunu gündeme alın diyorlar. Burada İspanya, Belçika, İrlanda, Malta Başbakanı bu tavrı ortaya koyarken diğerleri aklı, bilimi yargılayan tutum ortaya çıkıyor. Kuşkusuz İspanya ve Belçika'nın diğerlerine göre daha sağduyulu tutum ama bu AB'nin genel politikası olarak gündeme gelmemiştir." şeklinde konuştu.