Şeytanın önceliği israilin güvenliği!
Esad rejiminin kimyasal silahlarını uluslararası denetime devretmeyi kabul ettiğini bildirmesi üzerine müdahalenin rafa kaldırılması, ABDnin niyetini deşifre ederken amacın, Suriyedeki savaşı durdurmak veya sivillerin ölümünü önlemek değil israilin güvenliğini sağlamak olduğunu ortaya koydu.
Bütün dünya ABD öncülüğündeki işgalci batılı ülkelerin Suriye’ye askeri müdahalede bulunması olasılığını konuşurken Rusya’nın Esad rejiminin kimyasal silahlarını uluslararası denetime devredilmesi teklifiyle gündem bir anda değişiverdi.
Konu ile ilgili görüştüğümüz Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin, Ak Parti MKYK üyesi ve Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay ve İpek Üniversitesi Öğretim Üyelerinden uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Gökhan Bacık, gazetemize önemli açıklamalarda bulundular.
Suriye’ye yapılması planlanan müdahale ve sonrası gelişmeleri gazetemize değerlendiren bu üç önemli isim de Amerika’nın Suriye’deki savaşı durdurma amacında olmadığı, kendi menfaatlerini oluşturma ve israil’in güvenliğini sağlama derdinde olduğu fikrinde birleşiyor.
HÜDA PAR GENEL BAŞKAN YARDIMCISI SAİT ŞAHİN
Amerika’nın Kırmızıçizgisi İsrail’dir
Amerika’nın müdahaleyi gerektirecek tüm şartlara hazırlanmışken kimyasal silahların uluslararası denetime teslim edilmesinin Suriye tarafından kabul edilmesi sonrası müdahaleden vazgeçmesinin israil’in güvenliğini tesis etme amacı taşıdığını belirten Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin, “Amerika’nın İslam coğrafyasındaki kırmızıçizgisi, Suriye’de kimyasal silahların kullanılması değil, kesinlikle israil’dir.
PROF. DR. YASİN AKTAY
AKTAY: ABD’NİN HEGEMONYA ONURU VE İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ
“Böyle bir müdahaleden herkesin beklentisi farklı” diyen Ak Parti MKYK Üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay ise Türkiye’nin beklentisinin tabi ki Esad’ın durdurulması, vurucu gücünün yok edilmesi ve iki buçuk yıldır halkına karşı uyguladığı katliamların bitirilmesi olduğunu dile getirdi.
Aktay, Amerika’nın da ilan etmiş olduğu kendi kırmızıçizgisinin ihlal edilmiş olmasından dolayı çiğnenen bir hegemonya onuru var, bir yandan onu kurtarmak var, bir yandan da tabi ki sadece israil’e değil, tehdit altında olması dolayısıyla Türkiye’ye karşı da vermiş olduğu bir söz var” dedi.
Kendisinin hiçbir zaman Esad’ın israil’i tehdit ettiğini düşünmediğini ifade eden Aktay, “Zaten operasyonun yapılmıyor olması israil’e yönelik ciddi bir tehdidin olmadığının bir işaretidir” şeklinde konuştu.
ABD’NİN NİHAİ AMACI…
İsrail’in Esad’dan kendisine yönelik bir tehdidin gelmesi konusunda yeterince müsterih olduğunu kaydeden Aktay, şöyle konuştu: “Yine de ABD için böyle bir operasyonun nihai amacı bölgede kendisiyle uyumlu bir rejimin ortaya çıkmasını sağlamak.
Ama bu Türkiye’nin de talepleri ile paralel gitmiyor olduğu için veya Suriye halkının gidişatıyla paralel gitmiyor olduğu için ABD bu konuda istekli davran(a)mıyor. Çünkü ABD’nin atacağı her adım işleri daha kontrol edilemez hale getirebilir. Kendisi açısından güvenilmez bir iktidarın önünü açabilir. Onun için saldırıp saldırmayacağı konusunda ciddi tereddüt yaşıyor.
Bu saldırı Irak’taki süreçten çok daha farklı bir süreç aslında. Yani olay öyle zannedildiği gibi çok basit bir hadise değil. Amerika bahane arıyor da oraya gelip saldırmak istiyor değil, aksine saldırmamak için şu an bahane arıyor.
Dikkat ederseniz o kadar saldıracağım dediği halde ilk bahaneyle de hemen ikna oluyor, erteliyor ve saldırmıyor. Dolayısıyla operasyon büyük bir ihtimalle askıya alınabilir. Esad ise bundan sonra kimyasal silah kullanmayacak, ama kendi halkını normal silahlarla katletmeye devam edecek. Belki bir çırpıda binlerce insan ölmeyecek ama peyder pey insanlar ölecek.”
KARIŞIK DURUM DEVAM EDİYOR
Diğer yandan Türkiye’nin, yapılacak sınırlı bir müdahalenin hiçbir işe yaramayacağını bildiğini ifade eden Aktay, Amerika’nın sınırlarını kendisinin belirleyeceği bir operasyonun da maksadının ne olacağı konusunda da herkesin endişeleri olduğunu söyledi. Aktay, ancak Suriye’deki mevcut durumun böyle devam ediyor olmasının da içinden çıkılır bir durum olmadığını ve durumun karışık olduğunu ifade etti.
İSRAİL’İN ESAS KORKUSU DA BU
Aktay, siyonistlerin güdümünde olan kötü niyetli bir Amerika’nın ise Suriye’de krizin devam etmesini, insanların ölmesini, şehirlerin tarumar olmasını arzu ettiğini belirterek “Bu düşünce israil’in güvenliğini istiyor.
İsrail’in güvenliği açısından tamamlanmamış bir Suriye krizi çok çok daha iyi. Suriye’de nasıl olsa Esad’la olamayacağına göre iyice bütün vurucu unsurlarından arındırılmış bir Suriye çok çok daha iyidir.
Mesela Esad’ın gideceği anlaşıldığına göre Esad’dan sonrası için endişe verecek tek konu, kimyasal silahlar. Kimyasal silahların Esad’ın elinde olduğu sürece onların israil’e karşı kullanılmayacağını çok iyi bilir.
Bu düşünceye göre ya Esad’lı güçlü bir Suriye veya Esad’sız güçsüz bir Suriye arzu edilmektedir. Kriz durumunda olan mevzu ise şu anda kimyasal silahların güvenilir bir ele teslim edilmesini sağlamaya dönük bir krizdir.
İsrail’in esas korkusu da bu. Yani kimyasal silahların el Kaide’nin ya da Özgür Suriye Ordusu’nun eline geçmemesini istiyor” diye konuştu.
DOÇ. DR. GÖKHAN BACIK
ABD VE BATI, MÜDAHALEYİ KENDİ KAMUOYLARINA ANLATAMIYORLAR
Son durumun çok karmaşık bir hale geldiğini, uluslararası bilimde bunu tarif etmenin zorlaştığını anlatan İpek Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Gökhan Bacık da “Amerikalılar ne yapmak istiyor, amaçları ne? Ruslar stratejik nedenlerle Suriye’ye sahip çıkıyorlar” diyerek vakıanın ilginç bir hal aldığını, soğuk savaş sonrası tuhaf bir durumun meydana geldiğine dikkat çekti.
KİMYASAL SİLAHLAR İSRAİL’İN GÜVENLİĞİNİ SIKINTIYA SOKTU
Doç. Dr. Gökhan Bacık, “Batı kamuoyu ve Amerikan elitleri, Irak ve Afganistan’da o kadar kötü bir mirası devraldılar ki negatif anlamda, bunu kendi kamuoylarına izah edemiyorlar. Artık insanlar bu askeri müdahale işini sorgulamaya başlıyor. Fakat halk böyle dese de yüksek siyasetin menfaatleri var. Şimdi onlardan bir tanesi israil’in güvenliği.
Ama israil’in güvenliği sadece Suriye’de ortaya çıkmış bir mesele değil. Herhangi bir konuda batılı büyük devletlerin dikkat ettikleri güvenli nedenler, buradaki kimyasal silahlar israil’in güvenliğini sıkıntıya soktu. Zaten dikkat ederseniz Suriye’ye müdahale konusunda en iştahlı ülkelerden biri de israil’dir.” diye konuştu.
Bir başka durumun da Obama’nın geçtiğimiz hafta dünyayı heyecanlandıran konuşması olduğunu hatırlatan Bacık, bu konuşmada ‘Nükleer nedenlerle bir ülkeye müdahale etmezsek bir başkasına da edemeyiz’ diyen Obama’nın üstü kapalı İran’a mesaj verdiğini dile getirdi.
OBAMA’NIN BÖYLE BİR ÇEKİNCESİ DE VAR
Olaya çok gerçekçi bakmak gerektiğini söyleyen Bacık, müdahalenin maliyetinin çok yüksek olduğunu bunun kamuoyu maliyetinin de olduğunu kaydederek, “Çünkü bir müdahale, Obama’nın inşa etmeye çalıştığı barışçıl imajı yerle bir edecek. Şimdi biz bunu teyit ederiz etmeyiz, ama Obama kendini savaştan kaçınan barıştan yana biri gibi gösteriyor.
Fakat bu işe girdiği zaman Obama biter. Kitaplar şöyle yazar: Bush’un yaptığı müdahaleler, Obama’nın yaptığı müdahaleler. Ha bir tane, ha bin tane fark etmez. Dolayısıyla Obama’nın böyle bir çekincesi de var” diye belirtti.
KİMYASALA SAHİP BİR SURİYE YA DA NÜKLEER YETENEĞİ OLAN BİR İRAN, İSRAİL İÇİN KABUL EDİLEBİLİR OLMAYACAK
Diğer bir noktanın ise İran’ın etki altına alınmasının hesap edileceğini ifade eden Bacık, “Kamuoylarını kırmayacak ama kendi stratejik menfaatlerine de halel getirmeyecek bir formül arıyorlar. Bundan ne çıkar bilemiyoruz. İşte kimyasal silahların kontrol edilişi çıkabilir. O zaman Obama, ‘Bakın Bush’tan da ileriyim. Savaşmadan kimyasal silahlardan temizledim bir ülkeyi. Halbuki Bush bunu çok pahalı askeri yöntemlerle yaptı’ der ve havasını atar.
Fakat burada ortaya uzun vadede kimyasal silah yeteneği olan bir Suriye, israil için kabul edilebilir olmayacaktır. Nükleer yeteneği olan bir İran, israil için kabul edilebilir olmayacaktır. Yani kitabın ortasından konuşacak olursak zaten israil’in güvenliği açısından başka çekinecek bir şey yok burada” diye konuştu.