PKK Medyasını Sürükleyen `Aydınlıkçı` Grup Bu Yazıya Ne Diyecek?
Hüseyin Sağlam / Analiz-Haber
Yazı, PKK’nin Avrupa’daki yayın organı “Özgür Politika”dan. Yazarı ise Selahattin Erdem. Kimi rivayetlere göre bu isim müstear ve aslında Duran Kalkan’ın ta kendisi! Duran Kalkan mı değil mi bilmiyorum ama, böyle bir yazının Rojava üzerinden İslami kesimlerin geneline bilahare Hüda Par’a yönelik dezenformasyonun amiral gemisi “Özgür Politika”da yer almış olması en önemlisi.
PYD; Nusra ve diğer bazı gruplarla girdiği çatışma üzerinden oradaki tüm İslami kesimleri hedefe koyarken, sınırın Türkiye tarafında da önce tüm İslami kişi, kurum ve camialar, sonrasında özellikle Hüda Par, PKK’ye bağlı çevrelerin en acımasız iftiralarına maruz bırakıldı. Halk arasında iftira ve karalama kampanyaları yürütülmeye çalışılırken PKK’ye bağlı medya organlarında kurguya dayalı ve hiçbir gerçeğe dayanmayan ithamlar günlerce, haftalarca birbirini izledi. Belki daha da önemlisi, PKK medyasında saltanat kuran “Aydınlıkçı grubun” bu kampanyaya öncülük etmiş olmasıydı. Özellikle Avrupa menşeli “Özgür Politika” iftira ve dezenformasyon kampanyasında amiral gemisi rolünü icra ettiği gibi, gazeteci kılıklı “Aydınlıkçı ajan grubunun” amiral gemisinde kaptanlık yapması, kampanyanın provokatörlük boyutuna taşınmasında önemli bir etkisi oldu. “Aydınlıkçı grubun” provokatörlüğü neticesinde yine kişiler ve kurumlar hedef alındı, olası bir çatışma için ajanlık zekasının tüm şeytanilikleri devreye sokuldu.
Her şey “katliam var”da özetleniyordu ve katliama ortaklar tahsis edilmeye çalışılıyordu.
İşte bu nedenle “Özgür politika”dan alıntılayarak aşağıya aldığımız satırlar “sistem içi” “Aydınlıkçı grubuna” ve buna aldanmaya dünden razı görünen gruha ithaf etmek üzere sizlerle paylaşıyoruz:
“Ülkede kalmak"
…
Tabii bu durumun bir de PYD boyutu var… Dar ve tek yanlı duruş ve mücadelelerle sonuç alınamaz. Dahası zarar görme, kazanımları kaybetme bile yaşanabilir. Bu açıdan dikkatli olmak ve olayları çok yönlü ele almak gerekir.
…
Tabii bu durumun bir de PYD boyutu var… Dar ve tek yanlı duruş ve mücadelelerle sonuç alınamaz. Dahası zarar görme, kazanımları kaybetme bile yaşanabilir. Bu açıdan dikkatli olmak ve olayları çok yönlü ele almak gerekir.
Dikkat edelim, 19 Temmuz Devrimi savaşla kazanılmadı, kansız bir devrimdi ve doğru siyasetin başarısı oldu. Bu siyasetin merkezinde de Rojava’yı çatışma alanı haline getirmemek ve herkesle taktik ilişki içinde olmak vardı. Fakat şimdi Rojava Özgürlük Hareketi bu tutumda görünmüyor. Her şeyden önce, çok savaşçı kesilmiş durumda ve her şeyi savaşla halletmek istiyor. Halbuki önce siyasal yaklaşım gerekli, siyasette derin ve geniş olmak gerekli. Ama sanki siyaset unutulmuş gibi. Herkesle ilişki içinde olmayı öngören bir hareket, şimdi neredeyse herkesle savaşır hale gelmiş durumda. Belli ki bunun düzeltilmesi gerekiyor.
Diğer yandan düşmanı iyice tanımak ve doğru tarif etmek lazım. Karşıt olan herkese “Çete” deyip geçmek fazla sonuç vermez. Deniyor ki, bu çete denenler El Nusra örgütüne aitler. Yine El Nusra örgütü de El Kaide’nin bir kolu. Bu durumda Rojava Kürtleri ve dolayısıyla tüm Kürtler El Kaide ile savaşa tutuşmuş oluyorlar. Hem de seferberlik düzeyinde! Halbuki bizim bildiğimize göre hiçbir parçada Kürtlerin El Kaide ile savaş yapma kararı yok. El Kaide’ye “Çete” de demiyorlar. Ayrıca Rojava da dahil hiçbir yerde şu koşullarda Kürtlerin El Kaide ile savaştan kazançlı çıkması mümkün değil.
El Kaide’nin Kürtlerle savaşma ve Rojava Devrimini yıkma kararı var mı, bilmiyoruz. Normalde olmaması gerekiyor. El Kaide’nin Kürtlerle, PKK ile savaştan kazanacağı fazla bir şey olamaz. Kaldı ki El Kaide ya da onun kolları böyle bir şey yapmak istese bile, bu durum Kürtlerin hemen savaşmasını getirmez. “Oldu bittiye geldik” demek de politik duyarlılık ve tedbirden uzak olunduğunu gösterir.”
(Yazının tamamına ulaşmak isteyenler için: http://www.yeniozgurpolitika.eu/index.php?rupel=nivis&id=4430)
Evet! Bu satırlar, eleştirilen yanlış stratejiyi açıkça deşifre eden PKK’ye yakın Özgür Politika gazetesinden Selahattin Erdem’e ait.
Ne oldu şimdi? Katliam nerede… Çetecilik kimlere mahsus? Hüda Par’ın güya savaşa gönderdiği Kürt gençleri nereye uçtu? El Kaide ile savaşa tutuşulmasının bile eleştirildiği bu satırlarda, El Kaide üzerinden tüm İslami camialara yönelik yalan ve iftira furyası nereye oturtulacak?
Günay Aslan… Zana Azadi… Neredesiniz? Gününüz “Aydınlık” olsun diyecektik de!