• DOLAR 32.584
  • EURO 34.877
  • ALTIN 2429.61
  • ...
`İşgalci`, `İslam düşmanı` Batı, `kurtarıcı` oldu? (Analiz)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
GAZİANTEP - İran ve Suriye`ye müdahalenin somut adımı, `Arap Baharı`ndan önce, 2009 yılında atıldı. ABD, İran`a karşı füze kalkanlarını çeşitli ülkelere yerleştireceğini söyledi. Temmuz 2009`da Rusya ziyaretinden önce bir gazeteye demeç veren ABD Başkanı Obama, kurulacak füze kalkanlarının İran`a yönelik olduğunu açık bir şekilde ifade etti.
 
15 Ekim 2010`da Brüksel`deki son NATO zirvesi öncesinde Amerikan Savunma Bakanlığı`nın Avrupa ve NATO politikalarından sorumlu üst düzey yetkilisi Jim Townsend`in, "ABD`nin İran`a karşı konuşlandırmak istediği Füze Kalkanı Sistemi`nin Türkiye`de kurulması gerektiği ve Türkiye`yi dâhil ettikleri yönündeki açıklaması Türkiye`nin gündemine bomba gibi düştü.
 
Yine Fransa eski Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy de, Füze Kalkanı Sistemi`nin İran`a karşı olduğunu söyledi.
 
Ekim 2010`da ise NATO Zirvesinde Türkiye`ye Füze Kalkanı Sistemi kurulma kararı resmen çıktı.
 
O tarihlerde çeşitli duyarlı STK`lar yaptıkları basın açıklamalarında, NATO`nun Füze Kalkanı projesinin esasında işgal projesi olduğunu yüksek sesle dillendirse de, füze kalkanlarının asıl sahibi ABD ve Fransa sistemin İran için olduğunu açık açık söylese de, hükümet/devlet yetkilileri olayı geçiştirmek için mantıki olmayan açıklamalar yapıyor, sistemin komutasının kesinlikle NATO`da olması gereğini ifade ediyorlardı.
 
Çek Cumhuriyeti `Füze Kalkanı` projesinden çekilirken Türkiye kabul etti
Haziran 2011`de Çek Cumhuriyeti`nin, ABD tarafından kurulması planlanan Füze Kalkanı Projesi`nden çekildiği bildirirken Türkiye`de Füze Kalkan Sistemi çalışmaları son sürat devam ediyordu.
 
14 Eylül 2011`de tüm kamuoyunun tepkisine rağmen Füze Savunma Sistemi için ABD elçisi ile mutabakat zaptı imzalandı. Bu mutabakata göre, radarlar Malatya`nın Kürecik ilçesine yerleştirilecekti.
 
O sıralar herkes aynı fikirdeydi: Bölge, ABD ve İsrail`in çıkarına kurban ediliyor
Füze kalkanı projesi, Türkiye`de birçok kesimden şiddetli tepkiler aldı, ortak kanaat: Bölge halklarının, açık bir şekilde ABD ve İsrail`in çıkarlarına kurban edildiğiydi.
 
Bu hazırlıklar yapılırken Tunus`tan başlayan "Arap Baharı" Suriye`ye sıçradı. `Arap Baharı`nın en ağır sonuçlarını Suriye ödedi. Büyük bir cinnete dönüşen Suriye iç savaşında ABD, tarafların uzlaşmaması için elinden gelini yaptı, Muhalifler tam uzlaşma niyetine girince silah ve destek sözlerinin yanı sıra ara Türkiye`yi gereksiz tepkiler vermeye kanalize etti.
 
ABD, Suriye`de kendisinin direk yönetmediği bir uzlaşmaya her zaman karşı çıktı. Suriye`deki iç savaşı bitirebilecek olan Mısır (Mursi dönemi), Türkiye ve İran`ın yan yana gelmemesi ve işbirliği yapmaması için elinden geleninden fazlasını yaptı. Dünya kamuoyunda zor durumda kalmasına rağmen Mısır`da darbe yaptırdı. Darbeci Sisi, 5 binden fazla masum insanı birkaç gün içinde katlederken ABD ve batı bütün dünyanın gözü önünde buna çanak tuttu.
 
Ve Patriotlar
Kasım 2012`de NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Suriye konusunda Türkiye`yi desteklediklerini belirterek, talep gelmesi durumunda sınıra Patriot füze rampaları yerleştirilmesini değerlendireceklerini söyledi ve kısa süre sonra Türkiye`den Patriot talebi gitti.
 
Kısa bir süre sonra ise, İşgalci NATO tarafından Türkiye`nin en uzun kara sınırı olan Suriye sınırına konuşlandırılacak Patriotların yeri resmen açıklandı.
 
NATO`dan yapılan açıklamaya göre Türkiye ile koordinasyon içerisinde verilen karar uyarınca Almanya Kahramanmaraş`a, Hollanda Adana`ya, ABD ise Gaziantep`e 2`şer adet Patriot bataryasını konuşlandıracak.
 
Son olarak, Haziran 2013`te Ürdün`de, başını ABD ve İngiltere`nin çektiği aralarında Türkiye`nin de bulunduğu 18 ülkenin katılımı ile `Sabırsız Aslan 2` ortak askeri tatbikatı düzenlendi. ABD tatbikat kapsamında Suriye`ye yaklaşık 120 km mesafedeki Ürdün topraklarına Patriot füzeleri ve F-16 savaş uçaklarını konuşlandırdı. Tatbikatın ardından 500 bin asker Patriot füzeleri ile F-16 savaş uçaklarıyla birlikte orada bekletildi.
 
Kitlelerin sesini kesecek bahane de oluşturulunca İşgal için düğmeye basıldı
Savaş hazırlığı tamamlanınca tek eksik kaldı; dünyayı ikna edecek bahane. Sicilinde somut birkaç defa kimyasal silah kullandığı tüm dünyaca bilinen ve ekonomi dışında hiçbir ahlaki değeri gözetmeyen ABD için bu da gecikmedi, adeta tam zamanında geldi. 21 Ağustos`ta Suriye Şam`ın Guta bölgesinde kimyasal silah kullanıldı haberini bekleyen ABD, haberi alır almaz hemen müdahale sesini yükseltti. Suriye Baas yönetimi kimyasal silah kullanmadığını ısrarla söylese de, Rusya ve İran araştırma istese de, ABD ve Türkiye aynı ağızdan "BM kararı çıkmasa da biz vuracağız" demesi işgalin ne denli planlanmış ve dönülmez bir noktaya geldiğini bir kez daha göstermesi açısından oldukça anlamlıydı.
 
İşgalci batının temsilcileri ABD, İngiltere ve Fransa`nın, Suriye ve İran`ı işgal hesabı eskiye dayanıyor: Afganistan, Irak ve Mali`yi pervasızca işgal eden batı, son 4 yıldır Müslümanların gözü önünde adım adım Suriye ve İran`ı işgale hazırlandı ve bugünlerde İşgal kapıya dayandı. (Şefik Mert - İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir