Kimyasal vahşeti Batman`da tel`in edildi
Batman Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Bileşenleri, Şam`a bağlı bölgelerde kimyasal silah kullanarak gerçekleştirilen katliama düzenlediği kitlesel basın açıklamasıyla kınadı.
BATMAN - Batman Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Bileşenleri, saat 18.00`de Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde 2 bine yakın insanın katledildiği kimyasal vahşetini düzenlediği kitlesel basın açıklaması ile tel`in etti.
Basın açıklamasına Hak ve Özgürlükler Platformu yetkilileri, Batman`daki siyasi parti temsilcileri, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Basın açıklamasına katılan kitle, sık sık Esed aleyhinde sloganlar attı.
Basın açıklamasından önce Memur-Sen Batman Şube Başkanı M.Şafi Özperk söz alarak, başta Mısır olmak üzere Suriye`de yapılan katliamı lanetledi.
Daha sonra basın açıklamasını İlim Yayma Cemiyet Batman Şube Başkanı Davut Okçu okudu. Okçu, Şam`ın dün sabaha karşı insanlık tarihinin en vahşi katliamlarından birine sahne olduğunu söyleyerek, "Esed güçleri, GUTA semtine kimyasal silahlarla saldırı düzenledi. Saldırıda şuan itibariyle çoğu çocuk bin 300`ün üzerinde ölü ve 3 binden fazla yaralı bulunmaktadır. Dünya büyük çapta kimyasal silahlarla Nagazaki ve Hiroşima`da tanışmıştı. İnsanlık tarihi boyunca masum ve sivil yüz binlerce insanı atom bombalarıyla öldürme suçunu ilk kez ABD işlemişti. 16 Mart 1988 tarihinde ise, Halepçe`de mazlum Kürt halkı kimyasal silahlarla katledilmişti. Amerika ve Batı`nın desteklediği faşist ve barbar Baas rejimi tarafından 5 binden fazla masum Kürt vahşice katledilmiş, binlercesi yaralanmış ve sağ kalanların çoğu ise gırtlak ve mide kanserine yakalanmıştı" dedi.
Katledilen halk, İslam dünyasının duyarsızlığının kurbanıdır
Bir diğer faşist ve solcu Baas rejiminin bu kez 21 Ağustos günü Şam`ın doğusundaki Guta bölgesini kimyasal silahlarla vurduğunu belirten Okçu, "Televizyonlara yansıyan görüntüler tam anlamıyla bir insanlık ayıbıdır. Yüzlercesi çocuk, binlerce insan beton zeminin üstünde yan yana dizilmiş yatıyor. Bedenlerinden sızmış bir damla kan bile yok. Kimisi ise bir tek nefes alabilmek için karınlarını patlatırcasına çaba sarf ediyor. Şüphesiz Saddam ve Esed zalimine `Bi eyyi zanbin kutilet?`(Bu çocuklar hangi günahlarından dolayı öldürüldüler? sorusu sorulacaktır. İnsanlığın savaş anlayışına ilk kez sivil ve savunmasız insanların öldürülemeyeceği hükmünü kazandıran İslam dinidir. İslam dininin öngördüğü savaş hukuku uluslararası metinler haline gelmiştir. Kimyasal silah kullanmak BM tarafından da suç kapsamına alınmıştır. Ne yazık ki, insanlığa karşı işlenen son kimyasal katliam İslam coğrafyasında işlenmiştir. Dünyanın gözü önünde devlet terörü ile katledilen Suriye halkı uluslararası camianın ikiyüzlülüğünün ve İslam dünyasının duyarsızlığının kurbanı olmaktadır" ifadelerini kullandı.
Katliama sessiz kalmak insanlığın bitiş noktasıdır
Suriye`den gelen katliam haberleri karşısında sessiz kalmanın cinayetleri onaylamak olduğunu vurgulayan Okçu, "Bu katliamlara alışmak ve tepkisiz kalmak insanlığın bitiş noktasıdır. Beşar Esad bütün umutları kurutmuş ve Baba Hafız Esed`i aratmayacak katliamlara imza atmıştır. Dünya Kamuoyunun gözü önünde baskı ve zulmün derecesi o kadar artmıştır ki sokaklar ölmüş insan bedenleriyle dolmuş, on binlerce insan yaşadığı beldelerden kaçarak kendilerine daha güvenli mekân arayışına geçmiştir. Bu ahlaksız saldırılarda şimdiye kadar yüz binden fazla mazlum, masum, kadın, çocuk ve yaşlı insan insafsızca katledilmiştir Kısacası Suriye halkı can ve mal güvenliğine sahip olmadan hayatlarını idame ettirmeye çalışmaktadırlar. Sarin gazıyla yapılan katliam aynı zamanda bir soykırım olup, soykırım kararını verenler insanlık suçu işlediklerinden İnsan Hakları Mahkemelerinde yargılanmalıdır" diye konuştu.
Müslüman asla zalimin yanında yer alamaz
Esad`ın zulmünü durdurmaya muktedir olan tüm kesim ve şahısları sorumlu davranmaya davet ettiklerini kaydeden Okçu, "Müslüman asla zalimin yanında yer alamaz. Yapılan zulümlerin dini ve mezhebi olmaz. Mazlumun da dini sorulmaz. Halepçe canisi Saddam, Filistin kasabı Siyonist İsrail, Mısır`da binlerce Müslüman`ı şehid eden Katil Sisi ve Suriye`yi kan gölüne çeviren Zalim Esed işledikleri cürüm açısından aynı kefededir. Bu bağlamda zalimi zulmünden alıkoymak da İslami bir vecibe olduğu asla unutulmamalıdır" şeklinde konuştu.
Müslümanların dökülen kanı Batılıları memnun etmektedir
Bu güne kadar Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyinden Müslümanlara yönelik katliamları durduracak hiç bir kararın çıkmadığına dikkat çeken Okçu, sözlerini şöyle tamamladı: "Öyle anlaşılmaktadır ki, Müslümanların dökülen kanı Batılıları rahatsız etmemekte, bilakis memnun etmektedir. O halde bu sahte demokratlardan ve sözde insan hakları savunuculardan kurtulma zamanı gelmiştir. İkiyüzlü Batı dünyası için iki adet balinayı kurtarmak binlerce Müslümanları katliamdan kurtarmaktan önemlidir. O halde en kısa zamanda ümmetin birliğini sağlayacak ve onların güvenliğini temin edecek örgütler kurulmalıdır. Ne halkını katleden, zulmeden diktatörler ne de çıkarları için dünyayı kan gölüne çeviren Batı dünyasının insanlığa verebileceği hiç bir şey yoktur. Biz, Batman Düşünce ve İnanç Platformu olarak her zaman olduğu gibi bundan sonra da dünyada devam eden her türlü zulmün son bulması adına bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."
Açıklamanın ardından kitle, sloganlar atarak sessizce dağıldı.
Basın açıklamasına Hak ve Özgürlükler Platformu yetkilileri, Batman`daki siyasi parti temsilcileri, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Basın açıklamasına katılan kitle, sık sık Esed aleyhinde sloganlar attı.
Basın açıklamasından önce Memur-Sen Batman Şube Başkanı M.Şafi Özperk söz alarak, başta Mısır olmak üzere Suriye`de yapılan katliamı lanetledi.
Daha sonra basın açıklamasını İlim Yayma Cemiyet Batman Şube Başkanı Davut Okçu okudu. Okçu, Şam`ın dün sabaha karşı insanlık tarihinin en vahşi katliamlarından birine sahne olduğunu söyleyerek, "Esed güçleri, GUTA semtine kimyasal silahlarla saldırı düzenledi. Saldırıda şuan itibariyle çoğu çocuk bin 300`ün üzerinde ölü ve 3 binden fazla yaralı bulunmaktadır. Dünya büyük çapta kimyasal silahlarla Nagazaki ve Hiroşima`da tanışmıştı. İnsanlık tarihi boyunca masum ve sivil yüz binlerce insanı atom bombalarıyla öldürme suçunu ilk kez ABD işlemişti. 16 Mart 1988 tarihinde ise, Halepçe`de mazlum Kürt halkı kimyasal silahlarla katledilmişti. Amerika ve Batı`nın desteklediği faşist ve barbar Baas rejimi tarafından 5 binden fazla masum Kürt vahşice katledilmiş, binlercesi yaralanmış ve sağ kalanların çoğu ise gırtlak ve mide kanserine yakalanmıştı" dedi.
Katledilen halk, İslam dünyasının duyarsızlığının kurbanıdır
Bir diğer faşist ve solcu Baas rejiminin bu kez 21 Ağustos günü Şam`ın doğusundaki Guta bölgesini kimyasal silahlarla vurduğunu belirten Okçu, "Televizyonlara yansıyan görüntüler tam anlamıyla bir insanlık ayıbıdır. Yüzlercesi çocuk, binlerce insan beton zeminin üstünde yan yana dizilmiş yatıyor. Bedenlerinden sızmış bir damla kan bile yok. Kimisi ise bir tek nefes alabilmek için karınlarını patlatırcasına çaba sarf ediyor. Şüphesiz Saddam ve Esed zalimine `Bi eyyi zanbin kutilet?`(Bu çocuklar hangi günahlarından dolayı öldürüldüler? sorusu sorulacaktır. İnsanlığın savaş anlayışına ilk kez sivil ve savunmasız insanların öldürülemeyeceği hükmünü kazandıran İslam dinidir. İslam dininin öngördüğü savaş hukuku uluslararası metinler haline gelmiştir. Kimyasal silah kullanmak BM tarafından da suç kapsamına alınmıştır. Ne yazık ki, insanlığa karşı işlenen son kimyasal katliam İslam coğrafyasında işlenmiştir. Dünyanın gözü önünde devlet terörü ile katledilen Suriye halkı uluslararası camianın ikiyüzlülüğünün ve İslam dünyasının duyarsızlığının kurbanı olmaktadır" ifadelerini kullandı.
Katliama sessiz kalmak insanlığın bitiş noktasıdır
Suriye`den gelen katliam haberleri karşısında sessiz kalmanın cinayetleri onaylamak olduğunu vurgulayan Okçu, "Bu katliamlara alışmak ve tepkisiz kalmak insanlığın bitiş noktasıdır. Beşar Esad bütün umutları kurutmuş ve Baba Hafız Esed`i aratmayacak katliamlara imza atmıştır. Dünya Kamuoyunun gözü önünde baskı ve zulmün derecesi o kadar artmıştır ki sokaklar ölmüş insan bedenleriyle dolmuş, on binlerce insan yaşadığı beldelerden kaçarak kendilerine daha güvenli mekân arayışına geçmiştir. Bu ahlaksız saldırılarda şimdiye kadar yüz binden fazla mazlum, masum, kadın, çocuk ve yaşlı insan insafsızca katledilmiştir Kısacası Suriye halkı can ve mal güvenliğine sahip olmadan hayatlarını idame ettirmeye çalışmaktadırlar. Sarin gazıyla yapılan katliam aynı zamanda bir soykırım olup, soykırım kararını verenler insanlık suçu işlediklerinden İnsan Hakları Mahkemelerinde yargılanmalıdır" diye konuştu.
Müslüman asla zalimin yanında yer alamaz
Esad`ın zulmünü durdurmaya muktedir olan tüm kesim ve şahısları sorumlu davranmaya davet ettiklerini kaydeden Okçu, "Müslüman asla zalimin yanında yer alamaz. Yapılan zulümlerin dini ve mezhebi olmaz. Mazlumun da dini sorulmaz. Halepçe canisi Saddam, Filistin kasabı Siyonist İsrail, Mısır`da binlerce Müslüman`ı şehid eden Katil Sisi ve Suriye`yi kan gölüne çeviren Zalim Esed işledikleri cürüm açısından aynı kefededir. Bu bağlamda zalimi zulmünden alıkoymak da İslami bir vecibe olduğu asla unutulmamalıdır" şeklinde konuştu.
Müslümanların dökülen kanı Batılıları memnun etmektedir
Bu güne kadar Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyinden Müslümanlara yönelik katliamları durduracak hiç bir kararın çıkmadığına dikkat çeken Okçu, sözlerini şöyle tamamladı: "Öyle anlaşılmaktadır ki, Müslümanların dökülen kanı Batılıları rahatsız etmemekte, bilakis memnun etmektedir. O halde bu sahte demokratlardan ve sözde insan hakları savunuculardan kurtulma zamanı gelmiştir. İkiyüzlü Batı dünyası için iki adet balinayı kurtarmak binlerce Müslümanları katliamdan kurtarmaktan önemlidir. O halde en kısa zamanda ümmetin birliğini sağlayacak ve onların güvenliğini temin edecek örgütler kurulmalıdır. Ne halkını katleden, zulmeden diktatörler ne de çıkarları için dünyayı kan gölüne çeviren Batı dünyasının insanlığa verebileceği hiç bir şey yoktur. Biz, Batman Düşünce ve İnanç Platformu olarak her zaman olduğu gibi bundan sonra da dünyada devam eden her türlü zulmün son bulması adına bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."
Açıklamanın ardından kitle, sloganlar atarak sessizce dağıldı.
(M.Fatih Akgül/Mehmet Mikyas/Yasir Oğuz - İLKHA)