• DOLAR 34.546
  • EURO 36.187
  • ALTIN 2982.362
  • ...
SON DAKİKA
İletişim ve Medya Uzmanı Kılınç: "Aşırı bağımlılıktan, önce büyükler kurtulmalı"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İçinde bulunduğumuz çağda her geçen yıl internet kullanımının, çocuk kullanıcılarında artışı gözlemlenmektedir. İnternetten; eğitim, eğlence ve benzeri birçok alandan yararlanmak isteyen çocukların rağbet ettiği bir alan olarak güncelliğini koruyan bu durum yararlı olduğu kadar içerisinde riskler de barındırmaktadır.

Çocuklar, internet sitelerine kolaylıkla girebiliyor olması nedeniyle yaşlarına uygun olmayan görüntülere rastlayabilmektedirler. Çocukların serbest ve denetimsiz bırakıldıkları taktirde, yaşları itibariyle izlememeleri gereken şiddet, alkol, madde kullanımı ve cinsellik başta olmak üzere çok sayıda kötü içeriklere maruz kalmaları da kaçınılmaz bir gerçekliktir.

Çocukların mutlaka ebeveynlerin kontrolünde internet kullanması ve yaşına uygun içeriklere yönlendirilmesi gerektiğini söyleyen İletişim ve Medya Uzmanı Kurtuluş Kılın, İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

"Çocuklar anne karnında başlamış oluyor"

İnternet ve telefon kullanımına çocukların anne karnında maruz kaldığına vurgu yapan Kılınç, "Teknolojinin gelişmesi ve insanların sosyal medya alışkanlıklarının da aşırı derecede artması nedeniyle çocuklar anne karnında buna başlamış oluyorlar. Henüz anne karnındayken oradan gelen seslere ya da annenin verdiği tepkilere veya dışarıdan aldıkları seslere tepkiler vermeye başlıyorlar." diye konuştu.

"Fiziksel etkileri var"

Kurtuluş Kılınç

"Özellikle annelerin büyük bir kısmı günlük rutin işlerini yapabilmek açısından tabletlerle veya cep telefonlarıyla çocukları oyalanacağını düşünüyorlar. Bu geçmiş dönemlerde biraz daha televizyonla oluyordu, şimdi ise biraz daha sosyal medya üzerinden tabletler ve cep telefonları ile gerçekleşiyor" diyen Kılınç, internette ve sosyal medyada uzun süre vakit geçirmenin kullanıcı açısından doğuracağı zararlara vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:

"Tabii bunun olumlu yönleri olabilir ama daha çok olumsuz yönleri var. Fiziksel etkileri var. Uzun süre oturmaktan kaynaklanan obeziteye yol açabiliyor. Belirli bir zaman çocuklar kendi yaşlarının gereği hareketler yapmazlarsa, bir müddet sonra sağlıklarından olabiliyorlar. Bununla birlikte sosyal etkiler de var. Çocuklar burada bir sanal dünya kuruyorlar kendilerine ve gerçek dünya gibi olduğunu zannediyorlar fakat insan içine karıştıkça görüyorlar ki oradaki sanal dünya ile gerçekteki dünya arasında büyük farklar var. Böyle olunca da psikolojik sorunlar yaşayabiliyorlar. Aynı zamanda zihinsel etkileri de var. Sadece telefonla ya da tablete internete bağlı olan çocukların konsantrasyonları bozulabiliyor ve dikkat eksiklikleri doğabiliyor. İletişim kurmakta zorluk ve zihin yorgunluğu ile uyku düzenine yönelik bazı problemler yaşayabiliyorlar."

"Çocukların ekran başında geçirdiği süreleri kısıtlamalı ya da belirli bir düzen vermeliyiz"

Anne babaların çocuklar üzerinde denetleyici bir rolünün olması gerektiğini belirten Kılınç, "Ebeveyn olarak çocukların ekran başında geçirdiği süreleri kısıtlamalı ya da belirli bir düzen vermeliyiz. Örneğin, eğer bir çocuk yemek yiyemiyorsa, eline bir tablet bir telefon verip, onunla oyalanırken hemen o çocuğun karnını doyurmaya çalışıyoruz. Bu çok büyük bir yanlıştır. İkincisi, yemek kültürü ve adabı, bedensel, zihinsel aktiviteler, beslenme anlamında yanlış. Üçüncüsü ve en önemlisi, bizim çocukluğumuzda yemek saati belirli bir zaman diliminde olurdu ve en küçükten en büyüğe kadar, herkes aynı saatte o sofraya oturur yemeğini birlikte yer ve ondan sonra kalkar kendi işine gücüne bakardı." dedi.

"Subliminal bir mesaj vermek kaygısı güdülüyor"

Sosyal medyada çocuklar için içerik seçimine dikkat edilmesi uyarısında bulunan Kılınç, "Peki neler yapabiliriz? İçerik seçime çok dikkat etmemiz lazım. Bazı platformlarda ebeveyn yönetimi diye bir olgu var. Bunlar bir kısmında çok da işe yaramıyor, açık söyleyelim. Özellikle son dönemlerde artan LGBTİ propagandası yüzünden, yerli ve milli olmayan yazılımlarda ki bu çok büyük bir orana tekabül ediyor, maalesef orada bir propaganda bir gönderme, subliminal bir mesaj vermek kaygısı güdülüyor. Bazen de bunu açık açık yapabiliyorlar. Bu noktada sadece: 'Ebeveyn denetimini kurdum, benim çocuğum 18 yaşından küçük dedim, ona göre bir şeyler çıkar dedim platforma; o da nasıl olsa çizgi filmler çıkarıyor ya da farklı oyunlar çıkarıyor, o çocuk ne istiyorsa o şekilde davranabilir' demeyeceğiz. Mutlaka ne izlediğini kontrol edeceğiz hatta gerekiyorsa, eğer varsa imkânımız, birlikte izleyeceğiz. Yoksa önce biz izleyip, ondan sonra onun izlemesi için teşvik edeceğiz." diye belirtti.

"Aşırı bağımlılıktan, önce biz kurtulacağız"

Ebeveynlere düşen en önemli sorumluluğun örnek olmak olduğunu kaydeden Kılınç, "Çocuğunuzda sıfır kilometre bir kamera var. Bu kameranın muhteşem bir hafızası ve hard diski var. İçerisi bomboş, ne görüyorsa çocuk bunu yapıyor. Anne babanın elinde sürekli tablet, telefon görürse çocuk da bunu yapacak. Kitap görürse o da öyle yapacak. Sürekli dışarıda gezmeyi, eğlenmeyi seven bir aile ortamımız varsa, çocuk da gezmekten, eğlenmekten ve muhabbet etmekten zevk alacaktır. Ama sürekli ev içerisinde fiziksel ya da psikolojik şiddet görüyorsa çocuk, emin olun aynı şeyleri kendisi de yapacak çünkü kameraya kaydediyor ve doğru oymuş gibi yaklaşıyor. Aşırı bağımlılıktan önce biz kurtulacağız sonra çocuklarımızı kurtarmış olacağız. Aksi takdirde kendimizle ve ailemizle ilgili daha büyük sorunlar yaşayabiliriz." şeklinde konuştu.

"Çocuklarımızın zihinsel gelişimlerini daha sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmeleri için sosyal medya denetimi çok önemli"

Çocuklar için oluşturulacak güvenli ortamın onlarda 'seçicilik' gibi bir özellik kazandıracağına dikkat çeken Kılınç, şunları kaydetti:

"Eğer doğru içeriği seçersek, çocuklarımız için güvenliği oluşturursak, çocuklar her noktada, hayatın her alanında seçici olmayı öğrenecekler. 'O yaptığım yanlış ya da o yapılan yanlış, doğru olan budur' demeyi daha kısa sürede öğrenecekler. Çocuklarımızı hem sosyal izolasyon altında tutmamak hem psikolojik etkilere maruz kalmamaları hem fiziksel, sağlıksal sorunlara maruz kalmamaları hem zihinsel gelişimlerini daha sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmeleri hem de kültürel ve fiziksel şiddetten geri kalabilmeleri için sosyal medya denetimi çok önemli. Çocuklarımızın orada neler yaptığını kontrol edebilmemiz çok önemli. Burada da en büyük iş yine anne ve babaya düşüyor."

"Bir ayağımızın her zaman sabit kalması, doğru yerde durması gerekir"

Internet ve sosyal medya kullanımının olumlu yönlerinin de olduğunu ifade eden Kılınç, sözlerini şöyle tamamladı:

"2 yaşından önce keşke hiç vermesek. Çocuklarımıza hayatın gerçeklerini konuşarak, muhabbet ederek, gezerek, eğlenerek, birlikte yaşayarak gösterebilsek. 2 yaşından sonra da belirli kurallar, kıstaslar içerisinde çocuklarımıza sahip çıkarak, onların ne yaptığını gözetleyerek, doğru bir şekilde kanalize etmemiz lazım. Çok zeki, muhteşem işler yapabilecek çocuklarımız, gençlerimiz var. Onlar yetişiyor, bir sonraki kuşakta ama ne olursa olsun bizim Pergel Metaforu'ndaki sabit ayağımızın hep sabit kalması lazım. Eğer iki ayağımızı birden yerinden oynatırsak, emin olun iş temelden sarsılacak, göçecektir. İşte bunu yapmamak için doğru adımlar atmamız lazım ve bir ayağımızın her zaman sabit kalması, doğru yerde durması gerekir. (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir