• DOLAR 32.218
  • EURO 35.305
  • ALTIN 2523.528
  • ...
Tarihte bugün: 28 Kasım
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

1912: Arnavutluk Osmanlı’dan bağımsız oldu. Resmî adı Arnavutluk Cumhuriyeti olan ülke, Balkan Yarımadası’nda bulunmaktadır. Kuzeyde Karadağ, kuzeydoğuda Kosova, doğuda Makedonya ve güneyde Yunanistan ile komşudur. Arnavutluk’un Osmanlılarca fethinden sonra İslam dini, Arnavutlara üçüncü bir din olarak katıldı. 17’nci yüzyıldan sonra diğer Balkan milletleri gibi Arnavutlar da Müslüman oldular. Ancak Arnavutlar Müslüman olunca; Rumlar, Gürcüler, Çerkezler, Lazlar vb. gibi Türkleşmeyip, Arnavut kültürünü ve soylarını inatla korudular ve İstanbul Saray Yönetimi’nde Sadrazamlık, Paşalık, Valide Sultanlık gibi pek çok mevkii, 17’nci yüzyıldan sonra diğer sayısız etnik gruba rağmen ellerine geçirdiler. Bu sayede hem pozisyonlarını güçlendirdiler, hem de kendileri için asimilasyonu büyük beceri ile en alt düzeyde tuttular. Osmanlı’nın son döneminde ülkenin kuzeyi İşkodra, merkezi Manastır ve güneyi Yanya vilayetinin sınırları içerisindeydi. Birinci Balkan Savaşı’nda ülke Karadağ, Sırbistan ve Yunanistan’ın işgaline uğradı ve yağmalandı. İtalya ve Avusturya-Macaristan’ın araya girmesiyle Arnavutluk Krallığı kuruldu.

1920: Mehmet Akif (Ersoy) ve Eşref Edip, “Sebilü’r-Reşad” dergisini Kastamonu’da çıkarmaya başladılar. Memleket meselelerine duyarlı bir yayıncılık felsefesi izleyen dergi, muhalefet ettiği yeni rejim tarafından sık sık kapatılmalara maruz kaldı. Derginin en büyük özelliklerinden birisi de Safahat’ın tamamına yakınının burada yayımlanmış olmasıdır.

1925: Kabul edilen Şapka Kanunu yürürlüğe girdi. Artık, başta memurlar olmak üzere “herkes şapka takacak” tı. Kanun aleyhine gösteriler Rize’de de yapıldı; 82 kişi tutuklandı, 8 kişi idam edildi. Yapılan baskı, işkence ve idamlara rağmen Müslüman Halk, “gâvur serpuşu” diye adlandırdığı şapkayı giymemekte kararlı olduğunu ortaya koyuyordu. Ancak Müslüman halk kendi inancının gereği olarak şapka takmadığı için dönemin kabadayılarından büyük eziyetlerine maruz kalmıştı.

1938: Mustafa Kemal’in 5 Eylül’de yazdırdığı vasiyetnamesi açıldı. Atatürk, vasiyetinde; parasının nemasından yakınlarına, manevi evlatlarına aylık, İnönü’nün çocuklarına yükseköğrenim ödeneği bağlanması koşuluyla parasını ve Çankaya’daki mülkünü, CHP’ye bıraktı. Nemadan kalacak miktarın her yıl Türk Dil ve Tarih kurumlarınca paylaşılmasını istedi. Mustafa Kemal’in malvarlığının kaynağı belirtilmezken Kurtuluş Savaşı yıllarında, dünyanın dört bir yanından Müslümanlarca gönderilen yardımların nerelere aktarıldığı da tam olarak bilinmemektedir. Türkiye’nin ilk partisi CHP’nin Türkiye siyasetine bu kadar uzun yıl dayanmasının arkasında, Mustafa Kemal’in maddi mirasını CHP’ye devretmiş olması vardır. CHP, hali hazırda İş Bankası’nın ortağıdır. Önemli bir nokta ise darbeler döneminde, bütün partilerin kapatılmasının ardından CHP’nin o maddi mirasa konma adına her defasında aynı isimle bir kez daha kurulmasıdır. Demokrasilerde böyle bir miras kınanırken, CHP’nin bu konu her gündeme geldiğinde Mustafa Kemal’in vasiyetini öne sürerek işin içinden çıkmaya çalışması, dikkatlerden kaçmış değildir.

1940: İkinci Dünya Savaşı ortamında Türkiye, savaşa girmemesine rağmen 500 kilogramdan fazla tahıl stoklarına el konulmasını kararlaştırdı. CHP’nin tek parti yönetiminde yılların ihmaliyle meydana gelen sefalet için İkinci Dünya Savaşı, iyi bir bahane oluşturmuştu.

1958: Afrika’da Çad, Kongo, Gabon, Mali, Moritanya ve Senegal, Fransız Birliği içinde bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yıllarca Fransız sömürgesi olan bu yerlerin bağımsızlığını istemeyen Fransa, hem Milletler Cemiyeti hem de Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen diretmiş ve birçok yerde de katliamlar yapmak suretiyle bağımsızlık taleplerini bastırmaya çalışmıştı.

1967: Türk jetleri Kıbrıs üzerinde uyarı uçuşu yaparken Makarios (Makaryos), Yunan Alayı ile Türk Alayı’nın da Kıbrıs’tan çekilmesini istedi. NATO Genel Sekreteri Brosio (Brosyo), Ankara’da Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ile görüştü ve Atina’ya geçti. Gerginlik doruk noktasına ulaştı; Türkiye savaş gemileri Kıbrıs karasularına girdi ve geri döndü.

1986: Hollanda Sağlık Bakanlığı, Türk çayında yüksek oranda radyasyon bulunduğunu açıkladı. Çay-Kur Genel Müdürlüğü iddiaları “batı tezgâhı” diye nitelendirdi ve “kaynatıldığında radyasyon yapraklarda kaldığından kirlilik oranı 5-6 kat düşer” açıklaması yaptı. O dönemde Sovyetler Birliği içinde olan Ukrayna’nın Kiev iline bağlı Çernobil kentindeki Nükleer Güç Reaktörü’nün 4’üncü ünitesinde 26 Nisan’da, erken saatlerde meydana gelen nükleer kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salınmış; 30 Nisan’da ise bu durum tüm dünya tarafından öğrenilmişti. Tüm Avrupa’nın ve Karadeniz ülkelerinin yoğun olarak etkilendiği bu nükleer kaza sonrası Türkiye’den yapılan çelişkili açıklamalar, kazanın sonuçlarının kamuoyundan gizlendiği yorumlarını beraberinde getirmişti.

1995: Tekstil ve döviz piyasalarının tanınmış isimlerinden yahudi işadamı Nesim Malki, Bursa’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldü. İş dünyasında mevcut pastayı bölüşememe sonucu işlenen cinayet, mafya ve iş dünyası arasında yaşanan kirli ilişkileri de ortaya çıkarması bakımından önemli sayılmaktaydı. Cinayeti azmettiren kişi olma iddiasıyla, zeytin kralı olarak bilinen Erol Evcil, kırmızı bültenle aranmaya başlandı.

1997: Sivas’taki Madımak Oteli’nde, büyük bir provokasyon sonucu 2 Temmuz’da 1993’te 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili olarak yargılanan 99 sanıktan 33’ü idam cezasına çarptırıldı. Olayla ilgili yeterli delillerin bulunmaması ve yargılamanın taraflı bir ortam içerisinde medyanın yoğun propagandası altında yapılması, hukukçular arasında büyük eleştiri ve tepkiye neden oldu. Aradan on yıllar geçmesine rağmen Sivas Davası Mağdurları, hâlâ ceza evlerinde tutulmaktadır. Sivas olayından bir kaç gün sonra Erzincan’ın Başbağlar Köyü’nde gerçekleştirilen katliamda 33 Müslüman şehid edilmiş, katliamı yapanlar “Sivas’ın intikamını aldık” notu bırakmışlardı. Ama bu 33 Müslümanı şehid eden katiller hakkındaki bütün dosyalar kapandı ve hiç kimse ceza almadı. Bu da geçmişten günümüze Türkiye’de yargının çifte standardını gösteriyor.

2002: Abdullah Gül başkanlığında kurulan 58’inci Hükümet, TBMM’de yapılan oylama sonucunda 170 ret oyuna karşı 346 kabul oyuyla güvenoyu aldı. Böylece bir dönemin başlangıcı sayılacak olan AK Parti iktidarı, resmen başlamış oldu.

2014: Nijerya’nın kuzeydoğusundaki Kano kentinde, bir camiye düzenlenen birden fazla bombalı saldırıda 120 Müslüman katledildi; yüzlerce Müslüman da yaralandı.

Bu haberler de ilginizi çekebilir