• DOLAR 32.272
  • EURO 35.136
  • ALTIN 2504.47
  • ...
BÖYLE BİR ZULÜM GÖRÜLMEDİ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İstanbul/Adana/Batman/Van

PKK/HDP'lilerin 6-8 Ekim 2014'teki vahşi saldırılarında başta Diyarbakır'da Yasin Börü ve arkadaşları olmak üzere bölgede birçok dindar insanın katledilmesinin 8’inci yılında dört bir yanda anma programları düzenledi. HÜDA PAR İstanbul İl Gençlik Kolları da vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarını anma etkinliği gerçekleştirdi. Bağcılar Belediyesi Halk Sarayı'nda yoğun bir katılımla gerçekleşen anma programına, HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik, il yönetimi ve ilçe teşkilatları katıldı. Ebuzer Kınay'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programın açılışında bir konuşma yapan HÜDA PAR İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Hayrullah Seçen, tarihin en zalim ve en kanlı katliamlarından biri olan 6-8 Ekim Katliamı'nın şehidlerin kanlarının bereketiyle dirilişe vesile olduğunu, zalimleri ve eli kanlı katilleri ise zelil ettiğini söyledi.

"6-8 OLAYLARININ FAİLLERİ MEÇHUL BIRAKILDI"

Seçen, "Şehadet mektebi ve şehitler kervanı, tarihin her döneminde izzet sahibi Müslümanlar tarafından miras alınan bir değer olmuştur. Bizler ise bu mirası Hz Hüseyin'den, İskilipli Atıf'tan, Şeyh Said'den ve nice İslam kahramanlarından alıyoruz. Zalimlerin aldıkları miras ise katliam, yağma, zulüm ve zillet olmuştur. 6-8 Ekim olaylarında ve onun öncesinde HÜDA-PAR ve bölgedeki Müslümanlar hedef gösterildi. Sakallı, çarşaflı insanlar hedef gösterildi ve hedefe alınarak saldırıya uğradı. Hem 6-8 Ekim hem de 6-8 Ekim'den önce partimize yönelik çok yoğun saldırılar yapıldı ve ne yazık ki bu saldırıların hiçbiri aydınlatılmadı faili meçhul bırakıldı." dedi.

"AYDINLIĞA TAHAMMÜL ETMEYENLER KARANLIK FİİLLERİNİ HAYATA GEÇİRDİLER"

Programda bir konuşma yapan İlahiyatçı Yusuf Tutak ise, "Biz, bayramları sevinç günleri bilirdik. Biz kurbanları yardım günleri bilirdik. Çünkü bizim temiz geçmişimiz, bizim yüzü, gönlü aydınlık önderlerimiz bize böyle öğretmişti. Yine bir sabah evlatlar en güzel elbiselerini giydiler, sokaklara çıktılar. İnsanlara, fakirlere, düşkünlere yardım etmek için adım adım Diyarbakır sokaklarında dolaşmaya başladılar. Gençler yardım götürecek diye herkes sevinçliydi. Anne-babalar, çocukları bu işin içerisinde yer alıyor diye sevinçliydi. Fakirler o gün kendilerine yardım gelecek, o gün et gelecek diye sevinçliydi. Ancak kara yürekli hainler, kara zihinliler, ne zamanki bu gençler meydanlara çıktılar, ne zaman aydınlığı dünyaya yaymak adına çaba göstermeye başladılar, o karanlıklarını, o zihinlilerinin ve gönüllerinin karanlıklarının artık buna tahammül etmediklerini fiili olarak hayata geçirmeye başladılar." diye konuştu.

"TARİH BÖYLE BİR ZULÜM GÖRMEDİ"

Şehadete sadece 2014 yılında yaşanan vahşetten tanık olmadıklarını, daha önce 17'sinde baba kurşunuyla vurulmuş Ali'lerden, 15'inde Bedir'in meydanında yürüyen Musab Bin Umeyr'den şehadeti tanıdıklarını vurgulayan Tutak, "Biz bugünleri daha önce de görmüştük.  6-8 Ekim olayları anatomisi diye bir kitap var. Alın oradan okuyun. O gün onlarla beraber orada olan Yusuf'un anılarını, Yusuf'un ağzından dinleyin. Tarih böyle bir zulüm görmemiş. Bakın firavun böyle bir zulüm yapmamış. Yeryüzünün süper kâfiri böyle bir zulüm yapmamış. Öldürdün tamam, apartmandan atmak ne? Apartmandan attın tamam, arabayla üzerinden geçmek ne? Arabayla üzerinden geçtin tamam, bıçaklamak ne? Bıçakladın tamam, kurşunlamak ne? Kurşunladın tamam, yakmak ne? Anlatın bana, birisi bana söylesin, birisi bana anlatsın. Bunun neresinde insanlık var? Hani siz Kürt hakları için ayaklanmıştınız? Öldürdüğünüz, şehit ettiğiniz Yasin İngiliz miydi? Riyad Amerikalı mıydı? Cuma Ali Fransız mıydı? Hayır, hayır! Onların dertleri bu değil, onların amaçlarını bu değil. Tıpkı Buruç süresinde Allah'u Teâlâ'nın buyurduğu gibi onlar ateş yakmışlardı. Ateş çukurunun etrafında bir de kendileri çıkmış onları seyrediyorlardı. O işkenceleri seyrediyorlardı. O zılgıt çalanları unutmadık, unutmayacağız! Tıpkı Yasin'i ve Hüseyin'i unutmadığımız gibi o zılgıt çalanları da unutmayacağız." şeklinde konuştu.

ADANA’DA ŞEHİD YASİN BÖRÜ VE ARKADAŞLARI YAD EDİLDİ

HÜDA PAR Adana İl Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından da anma programı düzenlendi. Katılımın yoğun olduğu program, Filistinli Hafız Hussam el Naffar’ın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. HÜDA PAR İl Başkanı Salih Demir’in açılış konuşmasının ardından HÜDA PAR Adana İl Gençlik Kolları Başkan vekili Sacit Pişgin, programda bir selamlama konuşması yaptı. Programda bir konuşma yapan İlahiyatçı Yazar Mehmet Göktaş, bu gençlerin bu şekilde şehit edilmeleri, öldürülmelerinin Allah’ı gazaba getirdiğini söyledi.

“YASİN İSMİ VERİLEN ÇOCUKLAR DA ONUN GİBİ BÜYÜYORLAR”

Yasin Börü’nün şehadeti sonrası anne ve babalar tarafından on binlerce çocuğa Yasin isminin konulduğunu söyleyen İlahiyatçı yazar Mehmet Göktaş, “Yasin ismi verilen bu çocuklar da onun gibi büyüyorlar. Çünkü bu ismi kimden aldıklarını anneleri-babaları söylüyor onlara; oğlum senin adın elbette Kuran’daki Yasin ama bir de Diyarbakır’daki Yasin var, biz onun adını da koyduk sana. Bu çocuklar o şuurla o aşkla yürüyor ve büyüyorlar.” dedi.

“BU YİĞİTLERİN BU ŞEKİLDE ÖLDÜRÜLMELERİ ALLAH’I GAZABA GETİRDİ”

Bu zalimliği yapanların bir daha iflah olmadıklarını vurgulayan Göktaş, “Bir gün bu eşkıya sürüsü düşünecek, muhasebe yapacak olursa şöyle demesini tavsiye ederim; ‘Biz çok zalimlik, gavurluk yaptık ama şu çocuklara bir şey yapmayacaktık. Ondan sonra belimiz doğrulmadı ve iflah olmadık. Yüzümüz ve burnumuz sürtündü. Bir daha ayağa kalkamadık.’ Yasin yeryüzünde Allah’ın bir alametiydi. Daha önce de çok yiğitler verdik fakat bu yiğitlerin bu şekilde şehit edilmeleri, öldürülmeleri Allah’ı gazaba getirdi.” şeklinde konuştu.

“BU YAVRULAR GARİPLERE KURBAN ETİ DAĞITIYOR VE BAŞLARINA GELENE BAKIN!”

Kurban Bayramı’nda herkes gezerken, büyüklerinden aldıkları harçlıkları harcamaya çalışırken bu gençlerin fakir ve gariban insanlara kurban eti ulaştırmaya çalıştığını vurgulayan Göktaş, “Bu yavrular gariplere kurban eti dağıtıyor ve başlarına gelene bakın! İşte Allah bunu görüyor, biliyor ve böyle bir hüküm veriyor. Öyle bir hüküm veriyor ki artık katillerinin yüzü de burnu da yerden kalkmayacak. Bu şehadetin bereketi, özellikle de Yasin’imizin, Riyad’ımızın, Cumali’mizin…” ifadelerini kullandı. Şehitlerin ailelerine taziye ziyaretine gittiğini fakat hangisi olduğunu hatırlamadığı bir şehidin taziyesinde ailesinden kimseyi bulamadıklarını aktaran Göktaş, “Çünkü akrabaları, anneleri, babaları da o taraftanmış. Oğlunu öldürenlerin grubundaymış. Bir kardeşini bulduk ve taziyelerimizi ona sunduk. Allah böyle bir ailenin içinden böyle bir yavruyu seçip cennetine alıyor.” dedi.

BATMAN’DA ANMA PROGRAMINA YOĞUN İLGİ

HÜDA PAR Batman İl Gençlik Kolları Başkanlığı da anma programı gerçekleştirdi. İl Kültür Merkezi Konferans Salonunda yapılan programa; HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Serkan Ramanlı, İl Başkanı Davut Şahin, Batman Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mehmet Sıddık Çiftçi, alimler, kanaat önderleri, STK temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Katılımın yoğun olduğu program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Gençlik Kolları İl Başkanı Ahmet Cemil İptaş’ın açılış konuşmasının ardından HÜDA PAR Batman İl Başkanı Davut Şahin, programda bir selamlama konuşması yaptı. İlahi ve şiirlerin seslendirildiği program, 6-8 Ekim mezalimini konu alan sinevizyon gösterimiyle devam etti. Daha sonra kürsüye gelen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Serkan Ramanlı, günün anlam ve önemine binaen bir konuşma gerçekleştirdi.

“DAVAMIZ İÇİN BEDELLER ÖDEDİK, BUGÜN DE ÖDÜYORUZ, YARIN DA GEREKİRSE YİNE ÖDEYECEĞİZ”

Mensubu oldukları davayla gurur, şeref duyduklarını belirten Ramanlı, “İzzeti davamızla bildik, davamızla tanıyoruz. Davamız için bedeller ödemek gerekti. Geçmişte ödedik, bugün de ödüyoruz ve gerekirse yarın da ödeyeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü biz bir olan Allah’a inanıyoruz. Onun yeryüzünde adaleti tesis etmek üzere bizlere büyük bir yük yüklediğinin farkındayız.” dedi. Ramanlı sözlerine şöyle devam etti: “Bugün Türkiye coğrafyasında ve özelde Kürdistan’da 40 yıldır akan bir kan var. Sistemin sebep olduğu, oluşmasına kaynaklık ettiği bir sorunumuz var. Ama bu sorunun daha da içinden çıkılmaz bir hal alması için uğraşan, yolunu şaşırmış ve insanların yolunu şaşırtmaya şartlanmış maalesef bir bela var. Biz bu belayla 20-30 yıldır muhatap oluyoruz. Bu bela ile mücadele etmek zorunda kalıyoruz.”

“O GÜNLERİ UNUTMADIK”

8 yıl önce İslam’ın sesini kısmak, Müslümanların örgütlü yapısını imha etmek için emperyalistlere hizmet edenlerin bir bahaneyle sokakları ateşe verdiklerini anımsatan Ramanlı, “O günleri unutmadık. O günlerin yasını tutmakla birlikte, o günlerden ders almamız gerektiğini biliyoruz. Sadece biz değil, bize o günleri yaşatanların da ders alması lazım, devlet idare ettiğini iddia edenlerin de bundan bazı dersler alması lazım.” diye konuştu.

“DEVLET NASIL YÖNETİLMEZ, O GÜN BİZE GÖSTERDİLER”

“Ankara’dan, oturdukları koltuklardan bu ülkeyi idare ettiklerini zannedenlerin 6-8 Ekim’de kardeşlerimizi kurbanlık koçlar gibi sırtlanların önüne attıklarını unutmadık” diyen Ramanlı, “Devlet nasıl yönetilmez, o gün bize gösterdiler. Bize düşmanlık edenlerin, hayat hakkı tanımayanların, bizi yeryüzünden silip atabileceklerini zannedenlerin de alması gereken çok önemli dersler var. Bize düşmanlık edenler bilsinler ki, davamız kök saldı, köşe bucak yayıldı. Köylerde, kasabalarda, ilçelerde, illerde, büyükşehirlerde artık davamızın sesini yükseltecek nice kadınlar, erkekler var.” ifadelerini kullandı.

“SIRÇA KÖŞKLERDEN BURALARI YÖNETEBİLECEĞİNİZİ DÜŞÜNÜYORSANIZ ALDANIYORSUNUZ”

HÜDA PAR’ın bugün İslami düşüncenin, mücadelenin bir kalesi olduğuna işaret eden Ramanlı, şunları söyledi: “HÜDA PAR’ın, o günlerde daha bir buçuk yıllıkken adeta imhası için uğraşanlar, eminim bugün gördükleri karşısında kahroluyorlardır. Devleti yönettiğini iddia edenlerin de şu dersi alması lazım. Oturduğunuz sırça köşklerden buraları yönetebileceğinizi düşünüyorsanız aldanıyorsunuz. Halkın arasına karışmadan, halkın sosyal dinamiklerinin farkına varmadan bu ülkeyi idare edemezsiniz ve zaman zaman edemiyorsunuz da.”

“GÖRÜYORSUNUZ İŞTE TÖKEZLİYORSUNUZ”

Konuşmasının devamında Ramanlı, “Siyasi kibriniz, aldığınız oylar, elde ettiğiniz makamlar size bir özgüven veriyor ama görüyorsunuz işte tökezliyorsunuz. Sadece üç örnek vereceğim. Birincisi Suriye meselesi başlamadan evvel bizler hükümeti uyardık. “Orada bir iç savaş çıkmasına müsaade etmeyin, emperyalistlerin oyununa gelmeyin” dedik; O zamanki devlet aklı kibrine yenildi ve bizi duymazdan geldi. Ne oldu? 10 yıl sonra milyonlarca muhacir, milyonlarca ölü ve harap olmuş şehirler…” şeklinde konuştu.

“BİZİ DİNLEMEDİLER AMA DEDİĞİMİZE GELDİLER”

Konuşmasının sonunda Ramanlı, “FETÖ konusunda yıllarca hükümeti uyardık. Ne oldu? Çok geçmedi. 17-25 Aralık’ta bir teşebbüs oldu, 15 Temmuz’da daha büyük bir teşebbüs oldu. 250 insanımız katledildi, şehid oldu. O zaman da bizi dinlemediler. Ama dediğimize geldiler. Ve üçüncüsü… 6-8 Ekim katliamındaki süreci elbette masaya yatırmamız gerekiyor. Çözüm süreci başladığında ‘analar ağlamasın’ dediler, biz de “analar ağlamasın” dedik. ‘Kürd meselesi çözülecek’ dediler, biz size “duacı oluruz” dedik. Ama bir baktık ki, şerefli Kürd halkını bir cinayet şebekesine mahkum ettiler. Onları Kürd halkının temsilcisi olarak karşılarına oturttular. İtiraz ettik, yanlış yapıyorsunuz dedik ve ne oldu? 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra pek çok şehirde çukurlar kazmaya başladılar ve 7 binden fazla Kürd genci o çukurlara gömüldü. O sürece giden yol, 6-8 Ekim günlerinde de kendini gösteriyordu. Ama o zamanki devlet aklı, kibri yüzünden bizleri bu noktaya getirdi.” dedi.

VAN'DA DA ŞEHİTLER YAD EDİLDİ

6-8 Ekim 2014'te PKK/HDP''liler tarafından şehit edilen Yasin Börü ve dava arkadaşları, Van'da düzenlenen etkinlikle anıldı. ​HÜDA PAR Van Gençlik Kolları tarafından tertiplenen etkinliğin açılış konuşmasını HÜDA PAR Van İl Başkanı Rasim Saygın yaptı. Devletin çıkacak olan olaylardan haberdar olduğunu fakat hiçbir önlem almadığını ifade eden HÜDA PAR Van İl Başkanı Rasim Saygın, dönemin Başbakan yardımcısının olaylara 150 bin kişinin katıldığını söylediğini ancak yargılanan kişi sayısının ölen insan sayısı kadar bile olmadığını dile getirdi.

"AZMETTİRİCİ VE FAİLLER BİLİNMESİNE RAĞMEN CİDDİ BİR GİRİŞİMDE BULUNULMADI"

6-8 Ekim olaylarında devletin sahada görülmediğine dikkat çeken Saygın, devletin o günkü tavrının ibretlik ve tarihe geçecek bir olay olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Devlet olayların çıkacağını biliyordu ancak hiçbir önlem almadı. Olaylardan 7 hafta sonrasına kadar da PKK tarafından yapılan bu vahşet masum gösterilmeye çalışıldı. Ancak halka yaşatılan vahşet, katliam ve talanın boyutu ortaya çıktıktan sonra mızrak çuvala sığmadı. Ondan sonra ağız ve söylem değiştirildi. Ancak fiili olarak bir adım atılmadı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın söylemine göre olaylara 150 bin kişi katıldı. Ancak yargılanan insan sayısı ölen insan sayısı kadar bile değildi. Olayların azmettiricileri ve failleri bilinmesine ve aramızda dolaşmasına rağmen ne güvenlik birimlerince ne de herhangi ciddi bir girişimde bulunulmadı. O gün devlet, devlet olma vasfını kullanmadı ya da kullanamadı. Bu saldırılarda meşru müdafaa hakkını kullanan Müslümanlar saldırıların tamamını püskürtmüştür, çok sayıda canımızı da maalesef bu olaylarda şehit verdik. PKK, eskiden beri İslam düşmanlığı yapmaktadır. Bizler ise davamız ve Müslüman halkımız için bedel ödedik, ödüyoruz ve ödemeye devam edeceğiz.”

"PKK KÜRT HALKININ BAŞINA GELMİŞ EN BÜYÜK MUSİBETİR"

Etkinliğe konuşmacı olarak katılan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu ise, çözüm sürecinin başarısızlıkla sonuçlanacağını bildiklerini belirterek, "Her iki tarafın da samimi olmadıklarını, hele hele PKK gibi faşist, gaddar ve jakoben bir anlayışa sahip olan bir örgütün elinden silahı alırsanız sudan çıkmış bir balıktır onlar. Onlar varlıklarını Dehhak gibi Kürt halkının kanını dökerek, emerek, yiyerek, içerek varlıklarını devam ettiriyorlar. Bunlar asla silah bırakmaz. Bu yüzden Kürtlerin başına gelmiş en büyük musibettir. Allah'ın izni ile her karanlığın bir şafağı vardır." dedi.

"FIRTINA GENÇLİK, ŞEYH SAİD GENÇLERİNİN DUVARINA TOSLADI"

Tanrıkulu, "Şu anda cezaevinde bulunan eş başkanları 'fırtına gençlik geliyor. Bu fırtına gençliğin önünde duramazsınız, bak biz bile zor zaptediyoruz bunları.' diyerek birilerine mesaj gönderiyordu. O fırtına dediği gençlik Şeyh Said gençlerinin duvarına tosladı. O fırtına gençlik bir yıl sonra kazdıkları çukurlara gömüldüler. Çünkü bu vahşi katliamların mutlaka bir karşılığı olacaktı." ifadelerini kullandı.

"KATLİAMLARA SESSİZ KALANLAR DA MUTLAKA YARGILANMALIDIR"

6-8 Ekim'de yapılan katliamın insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınması gerektiğini dile getiren Tanrıkulu, "Halkı sokağa çağıran ve destekleyenler mutlaka yargılanmalıdır. Bunlara sessiz kalan, müdahale etmeyen, halkın canını ve malını korumakla görevli mülki amirler mutlaka yargılanmalıdır. Mülki amirler medya önünde açık açık olaylara bilerek müdahale etmediklerini söyledikleri halde bunlara bir dava açılmadı. Bu hükümetin en büyük eksiği ve ayıbıdır." şeklinde konuştu. Siyasi parti ve STK temsilcilerinin de katıldığı etkinlik; okunan ezgi, şiir, sinevizyon gösterimi ve yapılan duanın ardından son buldu.  (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir