• DOLAR 34.472
  • EURO 36.41
  • ALTIN 2906.518
  • ...
Bu mudur Adalet?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Siparişle hâkim atayıp suçsuz insanlara ceza yağdırdılar

Bu mudur Adalet?

Hukukun ve insan haklarının ayaklar altına alındığı, tarihe kara bir leke olarak geçen Sivas Davası ile ilgili mahkemenin ve Yargıtay’ın verdiği kararla onlarca kişi yıllardır suçsuz yere cezaevinde yatıyor. 2 Temmuz 1993’te Pirsultan Abdal şenlikleri için Sivas’a çağrılan ve aralarında Arif Sağ ve Aziz Nesin’in bulunduğu Madımak Otelin’de çıkan yangında 37 kişi yanarak öldü. Bu olaylardan sonra Sivas’ta Müslümanlara yönelik bir insan avı başlatıldı. Yüzlerce kişi gözaltına alındı. Madımak Oteli’nin yakılmasında hiçbir ilgisi olmayan ve olay günü de orada bulunmayan birçok insana müebbet hapis cezası verildi. Derin güçlerin ve yargıdaki uzantılarının işbirliğiyle bu insanlar yıllardır cezaevinde suçsuz olarak tutuluyor. Sivas Davası sanıklarından müebbet hapis cezası alan Zafer Yelok ve Kenan Kale gazetemize gönderdikleri mektupla yaşadıkları mağduriyeti anlattılar.

PROVOKASYONLAR ZİNCİRİ

2 Temmuz 1993’de meydana gelen Sivas olaylarının kesinlikle bir alevi Sünni olayı olmadığını dile getiren Sivas davasından yargılanan ve müebbet hapis cezası alan Zafer Yelok, “Olayları, bazı şer odaklarının yönlendirmesiyle basın, Alevi-Sünni çatışması olarak haber yapmıştır. 2 Temmuz Sivas olayları derin odaklar ve bazı Alevi gruplar tarafından tertiplenmiştir. Esas amaçları Pir Sultan Abdal şenlikleri değildir. Böyle bir amaçları olsa idi Aziz Nesin’i Sivas’a getirmezlerdi. Esas amaç inançlı insanları kışkırtıp Alevi-Sünni gerilimi oluşturarak Alevilerle PKK’nın birlikteliğini sağlamaktı. Bunu başarmak için de TSK içerisinde bazı subaylarla iş birliği içine girmişlerdi” dedi.

OLAYLARIN GERÇEK FAİLLERİ YAKALANMADI

Olayların gerçek faillerinin ortaya çıkarılmadığına ve bu davada suçsuz olan insanların cezalandırıldığına dikkat çeken Yelok, “İnançlı insanları ev ev dükkan dükkan fişlemişlerdi. 2 Temmuz 1993’te Sivas olayları Cuma günü Aziz Nesin’in kitap imzalamasıyla Cuma namazı kılan insanların yan tarafında davul zurna çalarak tahrik etmeye çalışmışlardır. Bu grubu yönlendiren örgüt elemanları Cuma namazını kılan insanları yönlendirerek sokaklara dökmüşlerdir. İnançlı insanların tek amacı protesto yapmaktı. Nitekim de öyle olmuştur. Bu olayları durdurmak için kolluk kuvvetleri hiçbir çaba göstermediler. Sadece olayları seyretmekle yetindiler. O günün valisi, emniyet müdürü, alay komutanı olaylar bittikten sonra inançlı insanlara karşı darbe döneminde bile olmayan bir insan avı başlattılar. Topladıkları insanlar emniyet müdürlüğüne sığmamış, mahalle karakollarına götürmüşlerdi. Müslümanlara karşı tam bir zulüm başlatmışlardı. O günü hatırladığım zaman aklıma hep Rusların insanları vagonlara doldurup Sibirya’ya sürgün etmeleri geliyor” ifadelerini kullandı.

DERİN GÜÇLER YARGIYI YÖNLENDİRDİ

“Ben olaylardan üç gün sonra gözaltına alındım. Beni gözaltına alan polisler: Bir iki gün sonra çıkarsın, seni de ihbar etmişler, dediler” diyen Yelok, buna rağmen yıllardır suçsuz yere cezaevinde yattığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “13 gün emniyet müdürlüğünde sorguda kaldım. Emniyet mensupları, askerler grup grup gelip bizleri teşhis etmeye çalışıyorlardı. Bizi sıraya dizip şunu şuna buna yaz diyerek çekip gidiyorlardı. Biz o zaman bunlara bir anlam veremiyorduk. Daha sonra öğreniyoruz ki amaçları bir şeylerin üzerini örtmekmiş. Nitekim bizi mahkemeye çıkardılar, mahkemede 45 kez idamla yargılandığımızı öğrendik. Suçsuz olduğumuzu adı gibi bildikleri halde tutuklama kararı verdiler. Belli ki yargı da bu derin odaklarla beraber hareket ediyordu.”

CEZA VERMESİ İÇİN ÖZEL HAKİM ATADILAR

Bu davanın mahkeme sürecinde hukukun rafa kaldırıldığını insan haklarının ayaklar altına alınarak kendilerine müebbet hapis cezası verildiğini ifade eden Yelok, “Bu arada 28 Şubat post modern askeri darbesi yapıldı. Askerler mahkeme başkanlarına brifingler verip DGM başkanını Yargıtay’a üye olarak atadılar. Daha sonra bizim yargılandığımız mahkeme başkanlığına Diyarbakır DGM Başkanı olan Orhan Karadeniz’i atadılar. Çünkü Orhan Karadeniz yandaşları olarak bilirim. Bu şahıs bizi idam cezasıyla cezalandırdı. Ben mahkemede bu olaylara hiçbir ilgim yok suçsuzum dememe rağmen bir polisin ‘Bunu da olaylarda gördüm’ demesiyle bana idam cezası verildi. Bu olaylarla ilgili esas yargılanması gereken o zamanın il valisi, emniyet müdürü, alay komutanı ve İçişleri Bakanı yargılanmadı. Nasıl olsa cezalandırılacak kimsesi olmayan garibanlar vardı. Başbağlar`da suçsuz ve günahsız insanları katlettiler. Kimin sesi çıktı, hiç kimsenin” ifadelerine yer verdi.

ZALİMLERDEN HESAP SORACAĞIZ

Kendilerine suçsuz yere müebbet hapis cezası verenlerle gerçek hesap gününde hesaplaşacağız diyen Yelok, “Şu anda suçsuz günahsız yere cezaevinde yatan onlarca kardeşimiz var. Bunlardan bir iki tanesini örnek vereyim. Bir aileden üç kardeş ikisi idam cezası aldı biri 15 sene. Diğer bir aileden iki kardeş ikisi de idam cezası aldı. 18 yıldır yatıyoruz. Aslında o kadar çok yazılacak şey var ki inanın ki sayfalar yetmez. Bize yapılan bu haksızlıkları Allah’a havale ediyoruz. Gerçek hesap gününde bize suçsuz yere ceza verenlerden hakkımızı soracağız, bu zulme seyirci kalanlara da hakkımızı soracağız ve hakkımızı helal etmeyeceğiz” dedi.

Cezaevine girdikten sonra İslam’la şereflendim

Doğu Perinçek’in sahibi olduğu dergide isminin çıkmasından sonra gözaltına alınıp tutuklandığını ifade eden Sivas Davası olaylarının mağdurlarından Kenan Kale ise yaşadığı mağduriyeti şöyle anlatıyor: “Olaylardan önce kıraathane de çalıştırıyordum. Cezaevine girdikten sonra İslam ile şereflendim ve namaza başladım ve Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendim. Temmuz 1993 Sivas olaylarında hiçbir ilgim olmamasına rağmen bir hafta sonra Doğu Perinçek’in sahibi olduğu Aydınlık dergisinin Sivas olaylarına katılanlar adı altında dergide isim listesi yayınlandı. Aynı liste emniyet müdürlüğünde bazı amirlerin elinde de vardı. Bu dergiye bakıldığında yakalanıp ceza alan insanların birçoğu bu isim listesindedir. Ne Sivas Emniyet Müdürlüğünde ne savcılıkta ne sorgu hâkimliğinde ne de mahkemede hiçbir suçlamayı kabul etmedim. Hiçbir suçlamanın altında imzam bulunmamaktadır. 1985- 1990 yıllarından sabıkalı olmama rağmen dava dosyam incelenmediği için de kimlik bilgilerimde mahkemenin vermiş olduğu cezanın kararında aynen şu yazılmaktadır. SABIKASIZ. Bu durumda benim Sivas savcılığından Kenan Kale sabıkalı mı sabıkasız mı diye sorma ihtiyacı bile duymadan ceza verildiği anlamına gelmektedir.”

MAHKEME KARARINI ÖNCEDEN VERMİŞTİ

Mahkemeye çıkarılmadan haklarında tutuklama kararının verildiğini belirten Kale, “Sorgu hâkimliğine çıkmadan bir gün önce tutuklama müzekkeresi hazırlanmış ve bizler sorgu hâkimliğine geç kalıp bir gün sonraya kalınca tutuklanma müzekkeresinin tarihi el yazısı ile bir gün sonranın tarihi olarak atılmıştır” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Sivas Emniyet Müdürlüğünde tutulan fezlekede benim ismim de zikredilerek Kenan Kale’nin çıkan olaylara katılıp katılmadığı tespit edilememiştir diye yazmaktadır. Bizim mahallemizden olan Ali baba Mahallesi Osman Gezmen Karakolu baş komiseri M. Ali Adıyaman, görgü tanığı olarak mahkemeye geldi. İfade verirken mahkeme başkanından söz hakkı talep ettim. Başkomisere sorulmasını istedim. Başkomiser bizim mahallemizin karakolunda görev yapıyor. Beni de çok iyi tanıyor kahvehane çalıştırmamdan dolayı. Kendisi olay yerinde görev yapmış. Sorulmasını istiyorum, beni olayların herhangi bir yerinde görmüş mü dedim. O cevaben, Kenan’ı tanırım, mahallemizde kahvehane çalıştırır, olayların hiçbir yerinde kendisini görmedim diye şahitlik etmiştir. Sivas olaylarına katılmadığıma dair 6 kişi şahitlik etti. Bunlardan 4 tanesi Alevidir. Kenan bizim yanımızdaydı, bize kahvede çay verdi. Olaylara katılmadı, demişlerdi. Suçlamamda incelenen kamera ve fotoğraflar neticesinde gözaltına alındığım yazmaktadır. Fakat olayların hiçbir yerinde ne bir kare fotoğrafım ne de bir kamera kaydım yoktur. Bu kaydımı ve fotoğrafımı mahkemeden talep ettim. Mahkeme bana işte senin kamera kaydın işte senin fotoğrafın diyemedi. Çünkü yoktu, çünkü olay yerinde yoktum ve 18 yıldır işlemediğim bir suç nedeniyle cezaevinde yatmaktayım.”

Bu haberler de ilginizi çekebilir