• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.98
  • ...
 İslam Davası Mustazafların Eliyle Yükselecektir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Tarihte, aziz İslam davası için mücadele etmiş kişi ve toplulukların karşılaştığı pek çok zorluk ve sıkıntı vardır.
 
Bu zorluk ve sıkıntıların baş gösterdiği mücadele, ta Âdem aleyhisselam’dan başlayarak günümüze kadar devam edegelmiştir. Mücadele esnasında hakkın tarafgirliğini yapan Müslümanlar, daima küfre hizmeti şiar edinmişlerin zulümlerine duçar kalmışlardır. 


Öyle bir zaman gelmiş ki, küfre hizmeti şiar edinenler, İslam ümmetinin aziz fertlerine karşı zulümlerini icra etmede sınır tanımamışlar; Müslümanları haksız-hukuksuz bir şekilde ve keyfi gerekçelerle zindanlara atmış, onları davalarından vazgeçirme yoluna gitmişlerdir. Hiçbir suç teşkil etmeyen faaliyetlerinden dolayı ömür boyu hapis cezaları vermişlerdir. Gözaltı ve hapis cezalarının Müslümanları davalarından vazgeçirmediğini gören küfür yandaşları, marjinal stratejilerle zulümlerini uygulamaya devam etmişlerdir. 



Aslında bu mücadele, yani küfür ve iman mücadelesi; Sünnetullah’ın bir gereğidir ve kıyamete kadar da devam edecektir. Şüphesiz Allah Teâlâ, küfür ve iman mücadelesinde hak yoldan şaşmayan iman ehline nusretini gönderecek, onları muzaffer eyleyecektir. Ve onları yeryüzünün varisi ve önderleri kılacaktır. Bu, Allah’ın bir vaadidir ve vaadine sadık kalanların en hayırlısı da, Allah Tebâreke ve Teâlâ’dır. 



Hiç kimse günümüzde gelişen olaylara bakıp da, bu görüşümüzün aksini düşünmesin. Müslümanların uğradığı zulümlerin ve suçsuz yere aldıkları cezaların doğurduğu üzücü sonuçların her daim devam edeceğini aklına getirmesin. Zira Allah Teâlâ Kuran-ı Kerim’de, mümin kullara hitaben şöyle buyurmaktadır; “Olur ki bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz” [Bakara/216] 



Başka bir ayet-i kerimede de, İslam düşmanlarının Allah Resulü şahsında bütün Müslümanlara karşı kurdukları tuzakların nasılda boşa çıkarıldığı ve İslam düşmanlarının tuzakları karşısında Allah’ın da tuzak kurduğu şu şekilde ifade edilir; “Hani bir vakit, o kâfirler, seni tutup bağlamak, öldürmek veya sürüp çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı da, onlar tuzak kurarken Allah da karşılığında tuzak kuruyordu. Öyle ya, Allah tuzakların en hayırlısını kurar.” [Enfal/30] 



Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de, bu gibi başka ayetler de vardır. Yani Rabbimiz İslam dinini kıyamete kadar koruyacak, İslam adına mücadele edenlere de muvaffakiyetler nasip edecektir. Dolaysıyla, bugün rıza-i ilahiden başka hedefleri olmayan mustazaf Müslümanların aldıkları cezalar, uğradıkları zulüm ve haksızlıklar hassasiyet ve hakkaniyet sahibi hiç kimseyi yeis’e düşürmesin, ümitsiz etmesin. Hiç kimse karamsar da olmasın. Zira mutlaka hakikat galip gelecektir. Müslümanlar her bakımdan ilerleyecek ve bu yükselişlerine hiçbir güç engel olamayacaktır. Ve muhakkak en gür seda, İslam’ın sedası olacaktır. 



Tarihte zulme uğradıktan sonra, asıl muvaffakiyeti elde eden Müslümanların durumu da gözler önündedir. O Müslümanlar ki; uğradıkları zulümler karşısında sessiz kalmadılar, haksızlık ve hukuksuzluklara göz yummadılar, zalim idarecilere karşı hakkı haykırmaktan imtina etmediler, jakoben zihniyetlere karşı Hüseyni direniş sergilediler, hile ve kumpaslara karşı ilahi stratejiler ürettiler, yıllarca dehliz-i zindanlarda kalmalarına rağmen şekva etmeyip zindanı yusuf-i medreseye çevirdiler. 



Karşılaştıkları bu problemleri İslami bir mülahaza ile çözmeleri sonucu Allah Teâlâ onlara nusretini gönderdi, düşmana karşı az oldukları bir zamanda onlara yardım edip muvaffak etti. Onlara şan ve şeref, izzet ve üstünlük, zafer ve metanet verdi. Ve İslam’ın bayraktarlığını nasip etti. Tabi bunların hepsi ve daha fazlası Allah Teâlâ’nın izni ve yardımıyla gerçekleşti. 



Allah Teâlâ, bugün yeryüzü mustazaflarına da İslam bayraktarlığını nasip etmiştir. Daha önce ifade ettiğim gibi, bakmayın Müslümanların suçsuz bir yere cezalar aldıklarına… Zulümlere uğradıklarına… Derneklerinin kapatılmasına… Çocuğunu başörtülü okula gönderdikleri için vicdanlı ve imanlı yürekleri derinden yaralayan hapis cezası ile cezalandırıldıklarına… Yetkili mercilerden izin almalarına rağmen etkinliklerini yapmalarına izin verilmemesine… 



Unutulmamalıdır ki, Müslümanların uğradıkları bu haksızlık, hukuksuzluk ve zulümlere, daha önce İslam bayraktarlığı yapan diğer Müslüman topluluklar da uğramışlardı. O zamanın Müslümanları, İslam’ın önce yüreklerde sonra da yeryüzünde hâkim olması için birçok bedel ödemişlerdi. İslam davası uğruna verdikleri bu bedeller sebebiyle, Allah Teâlâ da İslam’ın sedasını onların eliyle yükseltmişti. 



Bugün de İslam davasının ağır yükünü yüklenen ve İslam’ın sesinin her yerde duyulması için mücadele eden mustazaf Müslümanların sırf İslami etkinlikler düzenledikleri, İslami gazete ve dergi okudukları, Habib-i Zişan Efendimizin mübarek viladetini kutladıkları, hasta ve mağdurlara destek çıktıkları, yoksul ve muhtaçlara yardım ettikleri (vs.) sebebiyle aldıkları cezalar İslam sedasının mustazafların eliyle yükselmesi içindir. 



Allah Teâlâ, İslam sedasının yeryüzünün her yerinde yükseleceği günlere şahitlik etmeyi tez elden nasip eylesin. 



Muhammet Şerif 

www.dogruhaber.com.tr 

Bu haberler de ilginizi çekebilir