Başarı ve sevginin sırrı
Menkıbe ve hikmetli sözler... Başarı ve sevginin sırrı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Başarılı bir iş adamı olan, büyük bir zata, (Hem başarılısınız, hem de herkes sizi seviyor. Bu nasıl oluyor?) diye soruluyor. O da uyguladığı prensipleri özetle şöyle açıklıyor:
Güven: İçimizde, güvene ve sevgiye dayalı bir ateş olmalı. Çalışanları sevmeli, onlara güvenmeli. Güvenen mutlu olur. Ailede, ticarette, hemen her sahada sıkıntı güvensizlikten kaynaklanır. Güvenden ise sevgi doğar. Sevgi de başarıya sebeptir. Güven ve sevgiyi yakalayan, başarır.
Kalb kırmamak: Kalb, en kıymetli organdır, Allah'ın evidir. Onu kıran, Cenab-ı Hakk'ı üzer. Kâfirlere de eziyetten sakınmalı. Herkes Allah'ın kölesidir, köleyi inciten efendisini incitmiş olur. Herkesin gönlünü almaya çalışmalı.
Hizmet: İnsanlara iş ve aş vermek en büyük sevinç olmalı. Bu hizmet, eşkıyalığı da önler. Çünkü aç olan, her şeyi yapar. Karnı tok, sırtı pek olandan fazla zarar gelmez.
Çok çalışmak: Önce Allah'a tevekkül etmeli, emrolunduğu için sebebe yapışıp çalışmalı. Bu işin sırrı, inanç, azim ve ihlâstır.
Tevazu: (Bunu ancak ben yaparım) diyeni Allah zelil eder, başarısız kılar. (Bizde iş yok, ama sizinle beraber bu işi başarabiliriz) derse, Cenab-ı Hak onu aziz eder, başarılı kılar.
Dua almak: Herkes parayı hedeflerken, dua almak hedeflenmeli. Başarı, başta ana baba ve hoca duası olmak üzere, herkesin duasını almaya bağlıdır. Bu hizmetlerle hidayete erenlerin akıttıkları gözyaşları Cehennemin ateşini söndürür. Bunların duaları yedi sülaleye yeter.
Kötü düşünce: Hiç kimse hakkında, kötü düşünmemeli, kin tutmamalı. Herkese iyilikle yaklaşan başarır.
Sevmek: Seven, sevilir. Biz insanları sevmezsek, onlar bizi asla sevemez. İnsana sevgi veya nefret, kendinden gelir, başkasından değil.
Cömertlik: Bir şey veren, alandan çok sevinmeli. Alan onun sıkıntısını çeker, veren ise daima mutlu olur, rahat eder. Onun için mümkün mertebe alıcı değil verici olmalı.
Acı ve yük çekmek: Eğer bir iş, hedefine sağlıklı gidiyorsa, onda gözyaşı ve üzüntü vardır. Acı ve yük çeken, başarılı olur. Acıyı başkasına çektiren ise, bir gün silinir gider.
İnanç: Kişi inanmadığı şeyi yapamaz, sevmediği şeyi başaramaz. İçi yanmayan, başkasını yakamaz. Büyüklerin ateşiyle yanan her işe dört elle sarılır.
Çalışmak ibadettir
Müminin çalışması ibadettir. Fakat imansızın çalışması ibadet olamaz. Ben namaz kılmam ama bak çalışıyorum, bu da ibadettir demek yanlıştır. Namaz kılmayanın da çalışması ibadet olmaz.
Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak çok kıymetlidir. Peygamber efendimiz, Hazret-i Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki:
- Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış.
- Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum.
Fahr-i kâinat efendimiz, Hazret-i Muaz’ı öpüp buyurdu ki:
- Bu eli Cehennem yakmaz. (Tibyan)
Yine bir gün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Eshab-ı kiramdan bazıları, bunu uygun görmediler. Orada bulunan Peygamber efendimiz buyurdu ki:
“Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir.” [Taberani]
Görüldüğü gibi bir Müslüman’ın iyi niyetle çalışması ibadettir. Fakat kâfirin ve her haramı işleyen kimsenin çalışması ibadet olmaz. Namaza ne lüzum var, çalışmak da ibadettir demek çok yanlıştır. Böyle söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle çalışması ibadettir. (K. Saadet)
Herkesin rızkı ayrılmıştır
İnsan, rızkını aradığı gibi, rızk da, sahibini arar. Çok fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allahü Teâlâ kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızk gönderir. Allahü Teâlâ, insanları yaratırken, ömürleri gibi, rızklarını da takdir etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
“Allahü Teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir.” [İ.Hibban]
“Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez.” [Hakim]
“Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Rızk için sıkıntı çekerseniz, Allahü Teâlâ’nın emrine uygun hareket edin.” [Taberani]
“Allah korkusunu sermaye edinen, rızkına ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur.” [Taberani]
“Allahü Teâlâ’ya tam tevekkül etseydiniz, sabah aç gidip, akşam tok dönen kuşlar gibi rızka kavuşurdunuz.” [Tirmizi]
Helal rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır. Para kazanmak, malı arttırır. Fakat rızkı arttırmaz. Rızk, mukadderdir. Yani ezelde ayrılmıştır. Rızk, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Allah emrettiği için çalışmak gerekir. Çünkü Allahü Teâlâ’nın işleri, sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlahiye böyledir. Fakat bazen, sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Yahut sebepsiz de, hasıl olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
“Rızkının bol olmasını isteyen, sıla-i rahm etsin.” [Buhari]
“Rızk için üzülme, takdir edilen [ezelde ayrılmış olan] rızk seni bulur.” [İsfehani]
“Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır.” [Beyheki]
“Allahü Teâlâ sevdiğine, rızkını kâfi [yetecek kadar] verir.” [Ebuşşeyh]
“Helal kazanmak için sıkıntı çekene, Cennet vacip olur.” [İ.Gazali]
“Rızka kavuşan çok hamd etsin!” [Hatib]
Rızkların dağılması sabah namazından sonra olur. Manevi rızkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte uyumamaya dikkat etmelidir! (El-Envar)
Hamd etmek, Allahü Teâlâ’ya şükretmek demektir. Her nimetin Allahü Teâlâ’dan geldiğine inanmak gerekir. Allahü Teâlâ, Hazret-i Musa’ya buyurdu ki:
“Kendine verdiğim nimeti, benden bilip kendinden bilmeyen, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmeyen ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur.” [İ.Gazali]
Çok kazanmak için çok çalışmak
Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Çalışıp kazanmak farzdır.” [Taberani]
Çoluk çocuğunun bir yıllık nafakasını toplayacak kadar çalışmak mubahtır. Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.” [Kudai]
Gösteriş için, övünmek için kazanmak tahrimen mekruhtur. Çalışmak rızkı artırmaz. Çalışmak takdir edilen rızka kavuşturmaya vesiledir. Rızkı veren Allahü Teâlâ’dır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)
Ahiret sevabı için, (çok kazanmak için, çok çalışmak gerekir” sözü elbette pek hoştur.
Kur'an-ı kerimde mal için hayır adı verilmiş ve mal övülmüştür. Hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
“Bir zaman gelir ki, kişi dinini ve dünyasını ancak para ile ayakta tutabilir.” [Taberani]
Dinimiz, parayı değil, paranın sevgisini kötülemiştir.
İbrahim aleyhisselam, Peygamber olup puta tapmaktan çok uzak olduğu halde, “Ya Rabbi, beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru!” diye dua etmiştir. Puttan maksat para sevgisidir. Demek ki, parayı sevmek, puta tapmaya benzetilmiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Paraya tapan helak olur.” [Tirmizi]
“Altın ve gümüşün [paranın] kuluna lanet olsun!” [Tirmizi]
“Paraya gönül vermek, sizden öncekileri mahvettiği gibi sizi de mahvedebilir.” [Taberani]
“Bir zaman gelir ki, kaygısı mide, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olan kimseler çıkar. Bunlar halkın şerlileridir.” [Sülemi]
Hadis-i kudside de buyuruldu ki:
“Hak Teâlâ buyurdu ki, -Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun.-” [Ebu Nuaym]
Doğruhaber - Sorularla islamiyet