Bismillahirrahmanirrahim
Hamd yerin ve taşıdıklarının, göklerin ve gölgelediklerinin, küçük büyük, gizli açık her şeyin Rabbi, Rahman, Rahim ve Vedud olduğu gibi, Kahhar, Zuntikam ve Cebbar da olan Allah’adır.
Salât ve selam, O’nun hidayet yolunu göstermek ve Kendisini hak olarak gönderip dinini bütün dinlere üstün kılmak için elçi kıldığı Resul-i Zişan Hz. Muhammed(asm)’e olsun.
 

Şüphesiz “Allah mü’minlerle beraberdir.(Enfal, 19)” ve yine şüphe yok ki “galip gelecek olanlar, muhakkak ki Allah’ın taraftarları, Allah’ın hizbidir.(Mücadele, 22)” Rabbimiz bizi kendi yolundan ayırmasın ve bizi, bizden razı olana dek yaşatsın. Canımızı Müslümanlar olarak alsın ve en güzeli de bizi şehid gibi yaşayan ve şehadet tacıyla taçlananlardan eylesin. (Amin)
Söz şehadetten açılmışken Rabbimizin şu kelamından bahsetmek yerinde olacaktır; “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin(Bakara) / sanmayın(Al-i İmran), bilakis onlar diridirler” ve bu ayetin devamı ise Bakara Suresi’nde “lakin sizler şuurunda değilsiniz.(ayet 154)”, Al-i İmran Suresi’nde ise “onlar Rableri katında rızıklanmaktadırlar.(ayet 169)” şeklindedir. Resul-i Ekrem(asm) de “asıl Allah yolunda olanın kim olduğunu” soran sahabeye “Kim Allah’ın dinini yüceltmek için savaşırsa, o Allah’ın yolundadır” buyurmuştur.(Buhari, Müslim, Ebu Davud…).
 

Bizler (ve en önemlisi Allah ve melekleri) şahidiz ki, 5 Mayıs’ta, hain bir elin bastığı tetikten çıkan kurşunlarla, gülümseyerek Rabbi’ne ulaşan Ubeydullah kardeşimiz şehiddir. Onu katledenler de muhakkak ki bunun hesabını er ya da geç verecektir. Nitekim Resulallah(asm), Müslümanlara yapılan hiçbir şeyi karşılıksız bırakmamıştır. Olayın gelişimi, seyri, her yerden izlenebilecek görüntüleri ve daha “kör gözlere görme kabiliyetini taşıyacak” nice delilleri varken, son günlerde duyduğumuz karalamalar bizleri derinden yaralamakta, içimizi yakmaktadır. Yanlış anlaşılmasın… İçimizi yakan bu karalamalar değildir. Nitekim Allah düşmanları her daim Allah yolunda savaşanlara, mücadele edenlere iftiralar atmış, onları karalamış, onlara tabi olanları ve onları sevenleri tehdit ve baskılarla sindirmeye çalışmışlardır. Nitekim bu iftira, karalama, tehdit ve baskılar, uzak ve yakın geçmişimizde yaşanmış ve bugün de özellikle şehidimizin memleketi Gewer’de yaşanmaktadır.
Bizi içten yaralayan ise, halkımızın bizzat olayı gören, yaşayan, o havayı teneffüs edenlerin kendi yakınlarında olmasına rağmen, bu iftiralar inanmasıdır.
 

Bu mürtedler, bölgemizin hainleri şehadet günlerinde yuksekovahaber.com adlı internet sitesinde “balkondan olayı seyretmekte olan Ubeydullah Durna, nereden geldiği belli olmayan kurşunla balkondan düşerek hayatını kaybetti” denirken, Roj TV’de bu haber “polisle iş birliği yaptığından katledildi” şeklinde verilmişti. Bunlara kendileri dahi inanmayınca, son zamanlarda yeni bir iddia / iftira gündeme geldi: Şehidimiz, dernek çatısına çıkıp, daha önce 12 – 13 kez saldırılıp Kur’an’a, Allah’a, Peygamber’e ve İslami mukaddesata sövenleri tahrik etmiş… Nasıl mı? Şimdiye kadar yapmadığı halde, her nedense “tam da o gün (kendisi de bir Kürt olduğu halde) Kürt halkına hakaretler edip, sövmüş. Buna

dayanamayan bir yurtsever (!) de ona silah sıkmış…”
Olayın üzerinden bir aydan fazla süre geçmiş ve bu olayı yeni yeni ifade ediyorlar. İhanet böyledir, çıkar yol bulamayınca iftira ve karalamalarla yola devam edilir. Adamlıktan dem vuranların işi değildir bu…
Bunlar değil midirler ki, Diyarbakır’da kendilerini ziyaret eden sivil toplum kuruluşlarına, ilgili derneğe ziyaret isteğini iletmiş; ertesi gün Yüksekova (Gewer)’da gördüğü kalabalıkla havaya girerek suçlama, ihanet ve tehditlerine devam eden…
Bunlar değil midirler ki, her halkı gördüklerinde Kürt halkının haklarından; kamerayı gördüklerinde ise İmralı casusu, İslam düşmanının haklarından, özgürlüğünden bahseden…
 

Bunlar değil midirler ki, derin yapıların 80 – 90 yılda, Kürt halkında yapamadığı tahribatı yapma gayretiyle, onları koparamadığı İslam’dan koparmaya çalışan; yaptığı fesat eksenli çalışmalar ve ihanet odaklı anlaşmalarla, kendilerinin üzerine tezler, kitaplar yazdığı Zerdüşt bir gençlik oluşturmaya, halkımızı İslam’a düşman etmeye çalışan… İsterseniz bir araştırın; bu malum kesimin, PKK / BDP yandaşlarının gençlerinden kaçı namaz – niyaz sahibidir…
Bunlar değil midirler ki, Müslümanlığı seçim telaşıyla haftada bir gün bir saate (Cuma saatine) indirgeyen ve seçim – siyaset oyunları bitince, artık buna da gerek duymayıp, kendi Müslüman görüntüleriyle bağlarını koparan siyasi hainler…
Söylenecek / yazacak o kadar çok şey var ki, fakat bunları yazmaya klavye utanır, idrak şaşkın kalır…
 

Bu ihanetler ve iftiralar tabii ki devam edecek, çünkü hak – batıl mücadelesi bunu gerektirir. Lakin şehidimizin temiz kanına leke sürmek isteyenlerin bu ihanetlerinden, yaptıkları alçakça karalamalarından halkımızın haberdar olması ve şehidimiz hakkındaki bu habere itibar etmemesi en büyük dileğimizdir. Nitekim İslam bize haber kaynaklarını sağlam bir şekilde araştırıp, değerlendirmeyi ve amellerimizin boşa gitmemesi için iyice düşünüp incelemeden bir haberi net – doğru kabul etmemeyi de öğretmiştir (Hucurat, 6).
 

Şu an Yüksekova’da – Gewer’de bulunan ve o hainlerin, mürtedlerin baskısı altında, Allah’a verdikleri sözde sebat etme gayretinde olan, İslam için o topraklara dökülen temiz kanın bereketiyle ve şüphesiz Rabbi Zülcelal’in izniyle, O’nun ipine sarılmaya devam eden kardeşlerim başta olmak üzere, yeryüzünde İslam için Allah yolunda savaşan, mücadele eden bütün kardeşlerime sabır ve sebat temennisinde bulunuyor, onları Allah’ın selamı ile selamlıyorum.
“Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 153)”
“Müşrikler hoş görmese bile, de Allah dinini bütün dinlere üstün kılacaktır. (Saff, 9)”
“Kâfirler hoş görmese de, Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır.(Saff, 8)”
“Muhakkak ki kurtuluşa erenler Allah’ın taraftarları, Allah’ın hizbidir.(Maide, 56)”

Haydar Furkan / Van (Hacıbekir) - Yaş: 20

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.