Hukukçu Yaman: Devlet genç evlilik mağdurlarını serbest bırakıp özür dilemeli
Cumhurbaşkanı kararıyla Türkiye'nin, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasını olumlu bir şekilde karşıladıklarını belirten Hukukçu Mehmet Yaman, sözleşmenin mağdur ettiği genç evlilerin cezaevlerinde olmalarının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan karar ile Türkiye adına 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan ve 10 Şubat 2012 tarihli sözde "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nin (İstanbul Sözleşmesi) feshedilmesinin ardından sözleşmenin mağduru olan insanların giderilmesi ile ilgili Türkiye Aile Meclisi Genel Başkan Yardımcısı Hukukçu Mehmet Yaman, İLKHA değerlendirmelerde bulundu.
Aileyi yıkan İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin önemli bir gelişme olduğunu söyleyen Yaman, sözleşmeden kaynaklanan genç evlilik mağdurlarının cezaevlerinden çıkarılıp mağdurlardan özür dilenmesi gerektiğini söyledi.
"Bizde evlilik için şart akil ve buluğ olmasıdır"
Yaman, "İnanç ve ahlaki değerlerimiz içerisinde evlilik maddesini gündeme getirmek lazım. Bildiğiniz gibi bizde evlilik için şart olan şey kişinin akil ve buluğ olmasıdır. Buluğ şartı dediğimiz ergenlik şartı var ve bir de akil olma şartı vardır. Yani evlenecek olan kişilerin kız ve erkeğin akıl sahibi olması gerekiyor. Bu iki unsur oluşmadığı müddetçe evlilik vaki değil. Birleşmiş Milletler üyesi devletlerin evlilik yaşlarıyla ilgili bir istatistiği yapacak olursak Brezilya ve Portekiz'de evlilik yaşı 12'dir. Dünya üzerindeki 46 devlette evlilik yaşı 14'tür. Romanya, Fransa, Norveç ve Belçika'da evlilik yaşı 15'tir. İspanya, Hollanda, Danimarka, Almanya gibi 4 devlette de evlilik yaşı 16'dır. Bizde ise Türk Medeni Kanunu'nun 124'ncü Maddesine göre evlilik yaşı 18'dir." dedi.
"18 yaş altı evlilikler cinsel yönden istismar olarak kabul edilerek 8-15 yıl arası hapis cezası veriliyor"
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'de evlilik yaşının 15 olduğunu hatırlatan Yaman, "Türk Medeni Kanunu evliliğe Mustafa Kemal Paşa zamanında 15 yaşında müsaade ediliyordu. Daha sonra 1938'de ölümünden sonra evlik yaşını değiştirerek 18'e çıkardılar. Yürürlükteki Türk Medeni Kanunumuzun 124'ncü maddesine göre evlilik yaşı kız ve erkeklerde 17 yaşını doldurmak 18'den gün almış olmak gerekiyor. Kanunumuzda 18 yaşın altında bulunanlar çocuk olarak görülür. Eğer 16 yaşını doldurmuşsa ancak hâkim izniyle evlenmeye müsaade edilir. Medeni Kanun'un 126'ncı Maddesinde 'Küçük olan çocuklar yasal temsilcilerinin izni olmadıkça evlenemez.' diyor. Medeni Kanun'un 126'nci Maddesine göre küçük sıfatını taşıyan kişilerde yasal olarak velilerin izniyle evlenebilirler. Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü Maddesi 2016 yılında değişikliğe uğradı. Son şekliyle küçük bir çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır." ifadelerinin yer aldığını söyledi.
"Kanunların çelişmesi nedeniyle şu anda binlerce erkek suçsuz yere cezaevlerinde bulunuyor"
Genç evliliğin önüne geçilmesiyle nikahsız birlikteliklerin olmasına zemin hazırlandığını aktaran Yaman, "18 yaşından küçük olup buluğa eren 14-15 yaşlarındaki yavrularımız yasal velilerin izniyle evlenmişlerse 126'ncı Maddeye göre evlenmişler. Kendilerine de bu maddeye dayalı olarak resmî kurumlardan evlilik cüzdanı verilmişse resmî kurumlarında izinleriyle bu evliliği yapmışlarsa 18 yaşını doldurmadıkları için Ceza Kanunu'nun 103'üncü Maddesine göre 16 yıldan aşağı olmamak üzere hapisle mahkûm edilebilirler. Bunun için kişilerin itirafı yeterli. 'Yaşımız küçük ama ana babamızın izniyle biz evlendik.' demeleri başka herhangi bir belgeye ihtiyaç hissettirmeden bunların cezalandırılması ki bu uygulamada çoğunluk itibarıyla erkeklerin cezalandırılması şekline dönüşüyor. Bir tarafta Medeni Kanun'un 126'nci Maddesine göre müsaade etmesi var. Bir taraftan da Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü Maddesine göre 18 yaşından küçük olanların herhangi bir evlilik yapmaları halinde en az 16 yıl olmak kaydıyla cezalandırılması esası getiriliyor. Bu iki kanun maddesi birbiriyle çelişiyor. İnanç ve ahlaki değerlerimizin istikametine daha uygun bulunan Medeni Kanun'un 126'ncı Maddesi doğrultusunda Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü Maddesi yeniden gözden geçirilmesi mutlaka gereklidir. Bu kanunların çelişmesi nedeniyle şu anda binlerce erkek suçsuz yere cezaevlerinde bulunuyor." dedi.
"Yasalarla nikahsız birliktelikler teşvik ediliyor"
Konuşmasının devamında Yaman, şunları aktardı:
Eğer 18 yaşının altında olan o kişiler 'Biz anne babamızın izniyle nikahla bir araya gelerek evlendik' demeselerdi, 'Biz kendi irademizle ortak ev arkadaşı olarak bir arada oturup kalkıyoruz, evet bu çocuklar da bizim ama kendi irademizle yapmış olduğumuz çocuklardır' deselerdi suç işlemiş sayılmazlardı. Yani nikâhsız birliktelik olsaydı aldıkları cezayı almayacaklardı. Ya da yasalara karşı hile sahtekarlık yapmış olsalardı yine bu cezayı almayacaklardı. 103'üncü Maddede şöyle gizli bir tehlike var ki inanç sistemimizin örf ve adetimizin müsaade ettiği ölçülerde akil ve buluğ olan çocukların velilerin de izinlerini almak suretiyle dini görevlerini de yerine getirerek evlenmeleri halinde cezalandırılıyor. Yoksa bugün Batı tipi dinden, imandan, nikahtan bahsetmeksizin 'Size ne canım! Biz kendi hür irademizle bir araya gelmişiz, ortak ev arkadaşıyız, istediğimiz gibi hareket edebiliriz, istediğimiz gibi cinsel ilişki kurabiliriz.' deselerdi bunlar cezalandırılmayacaklardı. Burada bir ikilemin olduğunu ve buradaki savaşın bizim inanç sistemimiz, halkımızın ört ve adetleriyle alakalı olduğunu bir kere daha görmüş oluyoruz. Bu bakımdan 103'üncü Maddenin bir ve ikinci fıkralarının tekrar gözden geçirilmesi bunlara ilişkin cezalandırılan kişilerin genel bir af ile çıkarılarak Türk Medeni Kanunu'nun 126'ncı Maddesinin ışığında yeni bir değerlendirme yapılması gerektiğini buradan sizin aracılığınızla bugünkü iktidarın temsilcilerine, kanun yapıcılarına uyarmak istiyorum.
"Genç evlilik mağduru olarak cezaevlerinde olan gençlere iktidarın bir özür borcu vardır"
Genç evlilik mağdurlarının mağduriyetlerinin bir an evvel giderilmesi gerektiğinin altını çizen Yaman, son olarak, "Türk Medeni Kanunu'nun 126'ncı Maddesine göre genç evlilik mağdurları bırakılmak zorundalar. Yavrularımız anne babaların izinleriyle, merasimlerle düğün yaparak evlenmişler. Bunların davranışlarında da hem inanç itibarıyla hem ahlaki değerler hem de mevcut kanunlar itibarıyla hiçbir engel yok iken 18 yaşından küçük evlendikleri için, dini değerlere karşı olan düşmanlıklardan dolayı cezaevlerine mahkûm ettiler. Bunu çok açık ve net görüyoruz. Bu sebeple bu yavrularımızın bir an evvel özgürlüklerine kavuşması gerekir. Genç evlilik mağduru olarak cezaevlerinde olan gençlere iktidarın bir özür borcu vardır. Genç evlilik mağdurları bir an evvel çıkarılmalı ve hem de ellerinde yasal kurumların verdiği evlilik cüzdanları bulunan yavrularımızdan özür dilemeleri, bunları onure etmeleri devletin kurumlarının bir görevidir. Eğer devlete güveniyor ve inanıyorsak, bu kurumların verdiği resmi evlilik cüzdanları itibarlıysa, bu itibarın yerine getirilmesi ve kendilerine haksız yere verilen cezaların ortadan kaldırılması 103'üncü Maddenin de bir an evvel ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yoksa bu problemler devam edecek. Haksız yere cezaevlerinde 3-5 bin yavrumuz varsa bunların aileleri, çocukları var. Bu mağduriyetlerin giderilmesi iktidarın boynunun borcudur." ifadelerini kullandı. (İLKHA)