• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Alimlere verilen idam kararı kabul edilemez! ÜMMET HAREKETE GEÇMELİ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İbrahim Koçyiğit

Mısır'da cunta mahkemesi tarafından uzun süren yargılama ve hapis sürecinin ardından aralarında İhvan-ı Müslümin’in liderlerinin de bulunduğu 12 alim hakkında verilen idam cezalarını onaylandı. İdam kararının onaylanmasına tepkiler artarak devam ederken Gaziantep’te yaşayan Mısır'ın eski parlamenterlerinden Doktor Üsame Cado, idam kararlarını İLKHA’ya değerlendirdi. İhvan-ı Müslümin’in (Müslüman Kardeşler) önde gelen liderlerinin de aralarında bulunduğu darbe karşıtı 12 alimin idam cezasının durdurulması için uluslararası topluma ve insan hakları kuruluşlarına çağrı yapan Cado, Mısır’daki zulümlere son verilmesi için harekete geçilmesini istedi. Verilen idam kararlarının iptal edilmesi çağrısında bulunan Cado, idamları onaylanan 12 alim başta olmak üzere Mısır'da cunta mahkemesi tarafından cezalandırılanların, zindanlarda olanların, müebbet cezası alanların ve diğer tutukların hepsinin suçsuz olduğunu vurguladı.

“CENNET YOLUNUN BU GİBİ MUSİBETLERLE DÖŞENDİĞİNİ BİLİYORUZ”

Hak davaların bedeller ödenerek galip geleceklerini belirten Cado, “Biz tam bir yakinle inanıyoruz ki, Hakk bizden bedeller, kurbanlar alarak hakkına ulaşır. Yine hakka çağırmak yorulmamızı gerektiriyor. Bedeller ve fedakârlık ister. Yine hak davalar bedeller ödenerek galip gelirler. Kur’an-ı Kerim’in Ankebut Suresinin 2’inci ayetinden Allah, “İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden iman ettik demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?’ buyurmaktadır. Evet, musibetler hedeflere ulaşmak için büyük bir yoldur. Peygamberler ve resuller bu yoldan geçmişlerdir. Bunlardan bazıları bütün asırlara, imamlar ve önderler olmuşlardır. Bunun için bizde hakkı talep ettiğimizden çeşitli musibetlere ve olaylara müptela oluyoruz. Biz cennet yolunun bu gibi musibetlerle döşendiğini biliyoruz. Güller ve reyhanlarla dolu olmadığını çok iyi biliyoruz.” dedi.

“HEPİMİZ ALLAH’IN İZNİYLE BU GÜNLERİN BİTECEĞİNE İNANIYORUZ”

İhvan-ı Müslimin olarak 3 Temmuz 2013 yılında yapılan askeri darbeden sonraki geçmiş yıllardan bu güne kadar çok sıkıntılar, musibetler ve sorunlar yaşadıklarını belirten Cado, “Bunlardan sadece biz değil, saygın halkımızda sıkıntı çekti. Ekonomik, toplumsal, ahlaki durumlar bozuldu. Mısır milli kuvvetleri tehdit edildi. Yine tarihi mısır haklarından tavizler verildi. Nil nehri ve benzeri adalar gibi birçok taviz verildi. Yine Akdeniz'deki gaz platformlarındaki tavizler büyük tavizlerdir, büyük sorunlardır. Bizim ülkemize doğrudan etki eden sorunlardır. Kendi ülkesini seven ve özgürlük sevdalıları ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Ancak Mısır ve halkının iyiliği için hırslıdırlar. Biz hepimiz Allah’ın izniyle bu günlerin biteceğine inanıyoruz ve sıkıntılar yok olacaktır. İnşallah yakın bir gelecekte herkes anlar, farkına varır ve doğruya yönelerek ülkenin faydasına hareket edecekler.” ifadelerini kullandı.

“MISIR HALKI VE İSLAM ÜMMETİ İÇİN ÇALIŞANLARI NASIL İDAM SEHPALARINA TAŞIR VE ONLARI İDAM EDERSİNİZ”

Cado, Mısır cunta mahkemesinin İhvan-ı Müslimin’in alimlerine ve diğer Müslümanlara verdiği idam kararlarının ilk olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Son dönemlerde idam kararlarının çıkması ve bunların oylanması, ilk hüküm değildir. Bilakis en az iki bin civarında mahkûm idamla yargılanıyor. Bunun için bu yeni bir şey değildir. Ancak dünyanın sorunları çözmeye çalıştığı ve kan dökmekten kaçındığı bir dönemde askeri darbecilerin daha çok kan dökme arzuları ve ısrarları gariptir. Ayrıca son olarak verilen idam kararları toplumun seçkin kişilerine yöneliktir. Yine İslam şeriatında alim olanlardır. Örneğin Doktor Abdurrahman El Berre Ezher Üniversitesi usulü din fakültesinin dekanıydı. Yine hadis alimlerimden muhaddis sayılabilecek alimlerin ondan dersler aldığı Doktor Sefvet Hicazi, Doktor Muhammed Biltaci, Doktor Usame Yasin, bunlar üniversitelerde hocaydılar. Kendi alanlarında alimlerdir. Mısır halkının saygı gösterdiği ve güvendiği alimlerdir. Yine seçilmiş mecliste milletvekilleriydiler. İnsanlar onlara güveniyordu. Seçim sandıkları da bunu gösteriyor. Bunlar edepleriyle, ilimleriyle, sevgileriyle, çalışmalarıyla ve her yönleriyle ülkelerine faydalı olmak için uğraşan şahsiyetlerdir. Bunların yerleri zindanlar veya idam sehpaları değildir. Bunların yerleri ülkelerini geleceğe taşıyabilenlerle beraber daha ileriye taşıyanların yeridir. Mısır halkı ve İslam ümmeti için çalışanları nasıl idam sehpalarına taşır ve onları idam edersiniz.”

“MISIR ZİNDANLARINDAKİ KARDEŞLERİMİZE SAHİP ÇIKIN”

İdam kararları onaylanan alimlerin saygın kişiler olduğunu belirten Cado, “İdam cezası alan bu on iki kardeş ve idamın uygulanmasını bekleyen diğer onlarcasının hepsi sabırlı ve saygın kişiler olan kişilerdir. Dinleri için canlarını verebilenlerdir. Korkutmalarla ya da daha basit yollarla hakta taviz vermezler. Bunun için onlara idam hükmü verilince tekbir getirdiler. En son temennilerinin Allah yolunda şehadet olduğunu haykırdılar. Yine onları yargılayan mahkemede hakka ve hukuka saygı olmayan siparişle çalışan alçak mahkemelerdir. Ne kendi işlerine ve ne de icra ettiği konuma saygı duymuyorlar. Türkiye'de, Mısır’da, Arap ve İslam basının da bu kararları haber yapmayıp, susan medyalar sorunu canlı bir sorundur. Mısır zindanlarında mazlumca tutuklananları ve idam sehpaları görmeyen medyaların büyük bir sorumluluğu ve emaneti vardır. Sizden istediğimiz haber veya bir mesajla onları açıklamanız gerekir.” şeklinde konuştu.

“İDAM KARARI VERİLEN 12 ALİM, MÜEBBET ALANLAR VE DİĞER TUTUKLARIN HEPSİ SUÇSUZDURLAR”

İdam kararlarının kabul edilemez olduğunu belirten Cado, “İdam kararı verilen bu 12 kişi, müebbet alanlar ve diğer tutukların hepsi suçsuzdurlar. İster idamla yargılansın ister uzun tutuklulukla yargılansınlar, hepsi uydurma gerekçelerle hüküm yemişler, suçsuzdurlar, bunlar kurbanlardır. Doktor Muhammed Biltaci’nin kızı Rabia Günü’nde şehid oldu. Muhammed Biltaci, bugün idamla yargılanıyor, bu nasıl olur? Cellatlar ve katiller yargı makamına çıkmış hükümler veriyorlar. Yaptıkları bu tiyatroyu izleyenler ve izin veren dünyaya da yazıklar olsun. Suçlular, katiller hâkim olmuşlar ve hükümler veriyorlar. Suçluları ve mazlumları getirip, polislerin arasında sipariş üzeri karalarlar dağıtıyorlar. Hiçbiri bu işin uzmanları değillerdir. Bunlar Doktor Muhammed Biltaci ve kardeşlerine iki yıl bile ceza verselerdi, kızardık. Çünkü bunlar suçsuzdurlar. Herkes biliyor, herkes canlı yayınlarda onları gördü ve suçlu olmadıklarını çok iyi biliyorlar.” şeklinde konuştu.

“MASUMLARIN KANININ DÖKÜLMESİNE VE HAKLARIN ÇİĞNENMESİNE ‘HAYIR’ DİYENLERİ SELAMLIYORUM”

Mısır’da yapılanları zulüm olarak nitelendiren Cado, “Bu katiller Rabia Meydanı'nda sabah basın mensuplarının kameraları karşısında insanları katlettiler. Orada bulunan masumları ve halkıyla beraber olanları yakalayıp zindanlara atılar. Şimdi de idam veriyorlar. Bu insanların aklıyla oynamaktır. Ben bunlara karşı sesiz kalmayan, özgürce gerçekleri açıklayan bütün insanlara ve basın mensuplarını selamlıyorum.  Yine zulme, masumların kanının dökülmesine ve hakların çiğnenmesine ‘hayır’ diyenleri selamlıyorum. Çünkü bu durum Peygamber Efendimizin ümmetinde hassas bir durumdur.” diye konuştu.

“FİİLİ OLARAK HAREKETE GEÇMEK GEREKİR”

İdam kararlarının durdurulması için Türkiye'nin birçok ilinde yapılan basın açıklamalarına da değinen Cado, “Bunlar idam ve müebbet kararlara karşı duruyorlar. Ancak yeterli değildir. Sadece sevmek ve destek vermek yetmez. Fiili olarak harekete geçmek gerekir. Her şehirde ve her yerde vicdanları harekete geçirmek için harekete geçmek gerek. Zülüm bitinceye kadar basın ajansları ve diğer medya kuruluşlarıyla durmadan harekete geçmek gerekir.” çağrısında bulundu.

“ONLAR ÜMMETİN RUHLARIDIR”

Mısır zindanlarında olan Müslümanlarım özgürlüğüne kavuşmasını temenni eden Cado, “Zindanlarda bulunan değerli kardeşlerimizi saygıyla selamlıyorum. Allah’tan onları bir an önce hatta şimdi serbest bıraktırmasını diliyorum. Onların doğal hayatlarına dönüp, özgürlüklerini yaşamalarını Cenab-ı Hakk’tan diliyorum. Ülkenin onlara ihtiyacı vardır. Zindanlarda tutulanlar halktan seçkin kişilerdir. Bunun için onlara ihtiyaç vardır. Onların ve ailelerinin sebatlarını selamlıyorum. Onlar ümmetin ruhlarıdır. Onlara Resulullahın Yasir ailesine dediği gibi diyorum; ‘Sabredin ey Yasir ailesi varacağınız yer cennettir.’ Allah onlara güç versin, onları amaçlarına ulaştırsın. Onlarla İslam'ı izzetlendirsin. İslam düşmanlarını da zelil etsin.” dedi.

MISIR’DAKİ İDAMLAR DURDURULMALIDIR

Cunta mahkemelerinin idam kararlarıyla ilgili HÜDA PAR Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada ise, “3 Temmuz 2013’te Mısır’da yapılan ilk serbest seçimlerde halkın oylarıyla cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle yönetimden uzaklaştırılmasının üzerinden tam 8 yıl geçti. Kadın, çocuk ve yaşlı dahil olmak üzere binlerce kişi katledildi. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, bakanlar, milletvekilleri, akademisyen, alim ve gazeteciler başta olmak üzere toplumun çok farklı katmanlarından on binlerce insan tutuklanarak zindanlara atıldı. Yapılan yargılamalarda yüzlercesine idam cezası verildi. Rahmetli Muhammed Mursi, Muhammed Mehdi Akif ve onlarcası zindanda vefat eti. Cunta’nın emirlerini yerine getirmekten başka bir iş yapmayan askeri mahkemelerin ısmarlama kararlarıyla yüzlerce masum insana idam cezası verildi.” İfadelerine yer verildi.

TÜM ULUSLARARASI KURUM VE KURULUŞLAR BU İDAMLARI DURDURMAK İÇİN HAREKETE GEÇMELİDİR

91 idam kararının infaz edildiği belirtilen açıklamada “Son olarak aralarında Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci ile birlikte bakanlık ve milletvekilliği yapmış 12 kişi hakkında verilen idam kararı 14 Haziran’da onandı. Bu kararlar, hukuk ve yargı kılıfı giydirilmiş siyasi cinayetlerdir. Zulüm ve vahşettir. Dünya çapında ciddi bir baskı oluşturulmaz ise kararın infaz edileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Bu cuntaya karşı durmak ve masum insanların idam edilmelerine engel olmak, bütün insanların ortak görevidir. İnsan haklarını dillerine pelesenk yapan AB, BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere diğer tüm uluslararası kurum ve kuruluşlar bu idamları durdurmak için harekete geçmelidir.  Türkiye de bu konuda bütün imkanlarını seferber ederek bu insanlık suçunun işlenmesini önlemeye çalışmalıdır.” denildi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir