• DOLAR 34.163
  • EURO 38.218
  • ALTIN 2920.218
  • ...
Mustazaflar anıldı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İZMİR - Mustazaflar Cemiyeti İzmir Şubesi "Mustazaflar Haftası" etkinlikleri çerçevesinde Buca Konferans Düğün Salonunda bir panel düzenledi. Panele konuşmacılar olarak HÜDA-PAR Genel Başkan Yardımcısı Araştırmacı-Yazar Mehmet Yavuz ve Doğruhaber Gazetesi yazarı Suat Yaşasın katıldı.

Panel Ömer Akgül`ün okuduğu Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Moderatörlüğünü Cemil Genç`in yaptığı panelde ilk sözü alan Mehmet Yavuz, Cumhuriyeti kuranların halkın değerlerine sırt çevirdiklerini belirterek, "Mustafa Kemal, memleketin ileri gelenlerine gönderdiği mektuplarda, `Gelin, dinimiz ve halifemiz tehlikededir. Hep beraber şeriatı, dini ve hilafeti kurtaralım` diyor. Sonra hilafeti ve dini kurumları yasaklıyor. 1921 yılında bir anayasa yapılıyor. Anayasanın en önemli iki maddesinde, `Devletin dini İslam`dır, bu memleketi Müslüman Türkler ve Müslüman Kürtler kurtardılar, dolayısıyla bu iki halk beraber yaşayacaklar ve kurumlarını beraber oluşturacaklar. Türklerin yaşadığı yer Türkistan`dır, Kürtlerin yaşadığı yer de Kürdistan`dır` yazıyor. Aradan iki yıl geçiyor. İsmet İnönü`nün başında olduğu ve içinde Haim Naum isminde bir Yahudi hahamın da bulunduğu bir heyet Lozan`a gidiyor. Heyet geri döndüğünde her şey değişti. Yeni bir anayasa yapıldı. O anayasayı iki cümleyle özetlemek gerekirse, `T.C devletinin dini yoktur. Bu memlekette yaşayan herkes Türk`tür` denildi. Yani, Kürt, Arap ve Çerkez yoktur. Müslüman Türk`e, `Dinini unutacaksın`, Müslüman Kürt`e ise, "Hem dinini hem de Kürtlüğünü unutacaksın` dediler" ifadelerini kullandı.

"Rize`de sarığını, cübbesini ve çarşafını çıkarmayan halkın üzerine top atışları yapıldı"
Lozan`dan sonra yasakların hızlı bir şekilde başladığını belirten Yavuz, "İlk olarak 1925`te Kılık Kıyafet Kanunu çıkarıldı. Sarık, cübbe ve çarşaf giyen Müslümanlara yönelik korkunç zulümler başladı. Sadece zalimliğiyle meşhur cellâtlardan Kel Ali, 5126 sarılı ve cübbeli Müslümanı idam ettiğini itiraf ediyor. Rize`de sarığını, cübbesini ve çarşafını çıkarmayan halkın üzerine top atışları yapıldı. Yüzlerce insan katledildi. 1932`de, 1300 yıldan beridir Fransızların, İngilizlerin ve İtalyanların cesaret edemediği bir yasak ilk defa getirildi ve Ezan Türkçeleştirildi. Ezan vakitlerinde askerleri camilere gönderdiler. Ezanı Türkçe okumayanlar çeşitli zulümlere maruz bırakıldı. İslam`a ait ne varsa, hepsi yok edilmeye çalışıldı. Bu zulümlere karşı kıyam eden binlerce insan katledildi. Şeyh Said kıyamından sonra binlerce insan şehit edildi. Geliye Zila, Dersim ve daha birçok yerde insanlar vahşi kıyımlardan geçirildi. Bunu 1971 ve 80 darbeleri takip etti" şeklinde konuştu.

"Dilinde Kur`an olan gençleri camiden kopardılar"
Müslümanlara yönelik 2000`li yıllarda çok büyük baskılar yapıldığını vurgulayan Yavuz, "90`lı yıllarda memleket yine kan gölüne dönmüştü. İnsanlar ekonomik dar boğazlara girmişti. Nihayet 1997`de adına post modern dedikleri bir darbe gerçekleştirdiler. Sürek avları başladı. 2000 yılına gelindiğinde Dilinde Kur`an olan gençleri camiden kopardılar. Zindanlara tıktılar. 25 bin insanı Hizbullah Cemaati`ne mensup oldukları gerekçesiyle camilerden alıp,işkencelerden geçirdiler. Ama bu baskılar ve zulümler tuttu mu? Hayır, çünkü Allah ile savaşılmaz. Ağzında Allah kelimesi olan insanlarla asla savaşılmaz" ifadelerini kullandı.

Panelde konuşan Suat Yaşasın, Suriye`deki zulümlere değinerek, "Suriye`de Esed kelimesini ağza almak bile büyük bir suçtu. Suç olup olmadığını göremiyorsun. Çünkü hiç kimse Esed diyemiyordu. Suriye`de kaldığım sure içerisinde Esed kelimesini duymadım. Mesela Suriye`den Mısır`a okumaya gelen Suriyeli öğrenci Mısır`da bile Esed kelimesini ağızlarına almaya korkuyorlardı. Ama bugün görüyoruz ki, o halk artık ayağa kalktı ve zalime karşı kıyam ediyor. Aynı şeyler Mısır`da da geçerlidir" dedi.

"ABD ve Batı, Mısır`ı karıştırmaya çalışsa da Mısır güzel günlere kavuşacak"
Mısır`da sürecin iyiye doğru gittiğini ifade eden Yaşasın, "ABD ve Batı, Mısır`ı karıştırmaya çalışsa da eminim ki, Mısır güzel günlere kavuşacak. Şu anda Mursi`nin evi kuşatılmış durumda. İhvanı Müslimin`e ait bürolar yakılıyor. Paralı gruplar bu bürolara girmeye çalışıyor. İhvan Müslimin aslında bu geçiş sürecinde bazı görevleri yüklenmeyi düşünmüyordu. Zira 60 senedir bu insanlar geri bırakılmış. Bir ziraat ülkesi olan Mısır, buğday ihtiyacının yüzde 95`ini dışarıdan ithal etmek zorunda kalıyor" şeklinde konuştu.

Batının Suriye konusunda korkuları bulunduğunu belirten Yaşasın, "Şahsen Suriye`de hak için mücadele eden Müslüman kardeşlerimiz hakkında Batının endişelerini gördükçe, doğru yolda oldukları kanaatindeyim. Mücadele eden kişiler İslamcıdırlar. Libya`da Kaddafi`ye bir kaç gün içerisinde müdahalede bulunan Batı ve NATO güçleri iki senedir Beşşar Esed`e karşı hiç bir şey yapmıyorlar. İnanın Esed`den sonra gelecek olanların Müslümanlar olduğunu düşündüklerinden dolayı korkuyorlar" ifadelerini kullandı.

Suriye konusunda Türkiye`deki camiaların dengeyi sağlayamadıklarına dikkat çekenYaşasın, "Bize diyorlar ki, `Siz Amerika`nın yanında mısınız, yoksa Esed`in mi?` Biz ikisine de düşmanız. Biz ne Amerika`nın tarafındayız ne de Esed`in. Biz çoğunluğu teşkil eden, direnen ve sabırla mücadele eden Suriyeli Müslüman kardeşlerimizin yanındayız. HAMAS, İslami Cihad ve İhvan Müslimin, çok net bir şekilde Suriyeli Müslümanların yanında olduklarını söylediler. Yine Hizbullah Cemaati Rehberi Muhterem Edip Gümüş, herkes gibi Suriye halkının direnmeye hakkı olduğunu, Batı`nın müdahalesine karşı olduklarını, Esed`in gitmesi ve Suriye`de İslami bir yönetimin kurulması gerektiğini söyledi" dedi.

Panel, Grup Şüheda`nın seslendirdiği ilahilerin ardından yapılan duayla sona erdi.
(Ramazan Sındıraç, Yunus Şani, İlyasYıldız - İLKHA)
 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir