Tüm tepkilere rağmen Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi kabul edildi
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Kamu personeli alımlarında bazı şartlar getirildi. Bunlardan biri de OHAL kapsamında çıkarılan 676 sayılı KHK ile devlet memurluğuna girişte güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırmasıydı.
Bu düzenlemeyle kamu personeli adayları, devlet memuru olmak için gerekli tüm şartları yerine getirmekle beraber bir de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasından da başarıyla geçmeleri gerekmekteydi.
Tabi bu uygulama meşru ve objektif kıstaslara dayanmadığı için ziyadesiyle mağduriyetler yaşatıldı.
Niyet okumalar, duyuma dayanan tespitler ve asıl kişi dışında akrabalarına ilişkin "şahsilik ilkesi"ne bağdaşmayacak veriler üzerinden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılarak binlerce gencin hayali ve gelecekleriyle oynandı.
Kaldı ki güvenlik soruşturmasının dayandığı arşivleri hazırlayanların bir kısmı ETÖ ve FETÖ soruşturmalarında yargılandılar.
HÜDA PAR' da bu konuda tepki göstermiş, haftalık gündem değerlendirmesinde parti genel başkanı İshak Sağlam konuya ilişkin şu açıklamaları yapmıştı:
"Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması ile ilgili kanun teklifi, kamuoyunun ve muhalefetin büyük tepkisi ve aleyhteki yargı kararlarına rağmen ısrarla TBMM gündemine getirildi. Söz konusu düzenlemenin görüşülmesine ilişkin teklif reddedildiği halde meclis iç tüzüğündeki boşluklar zorlanarak teklifin yeniden oylanması kararı alındı.
Memlekete hiçbir yarar getirmeyecek, aksine birçok vatandaşı mağdur edecek ve kamuoyu nezdinde mimli hale getirecek söz konusu düzenleme bir an önce meclis gündeminden çıkarılmalıdır. Hukuk reformu ile birlikte temel hak ve hürriyetler noktasında daha güçlü bir tavır beklenirken vatandaşları sistem karşısında savunmasız bırakacak bu tür uygulamalar başta cezaların şahsiliği ve masumiyet karinesi olmak üzere pek çok evrensel hukuk ilkesini de ihlal etmektedir. Bu anlamda söz konusu yanlıştan dönülmeli ve şahsın kendisi hakkında bir mahkûmiyet kararı olmadığı sürece bu uygulamalara tabi tutulmasının önüne geçilmelidir. Vatandaşların soyut iddialar veya yakınlarının sabıkasıyla değerlendirilmeye tabi tutulması ancak ilkel toplumlarda görülebilen uygulamalardır. Başta hükümet olmak üzere meclisteki tüm siyasi partilere çağrımız, bu yanlıştan bir an önce dönülmesidir."