Mehmet Özcan / Analiz

Nitekim Avrupa`nın ortasında üç yüz bin sivilin katledildiği Bosna-Hersek`e müdahaleyi uzun süre tartışan BM`nin Libya konusundaki hızlı kararı ve o dönemde uluslararası operasyonları engelleyen Fransa`nın bir İslam ülkesi olan Libya’ya saldırı konusundaki aceleci tavrı ve operasyona öncülük etmesi, Fransız Bakan Claude Gueant`nın Haçlı seferleri söylemini açıkça doğruluyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) suç dosyası sadece Libya için aldığı bu yeni kararla sınırlı değil. Bosna’nın dışında 60 yıldır Hindu işgali altında olan Keşmir’de yüzbinlerce insanın katledilmesine sessiz kalan BM, yine 60 yıldan fazla bir zamandır Filistin topraklarını kanser gibi kaplayarak vahşi katliamlar yapan israil terör rejimine de sessiz kalmakla da suç dosyasını kabarttı. 2009’da tüm dünyanın canlı yayınlarla izlediği Gazze katliamına rağmen sessiz kalan BM, Libya için bir gecede karar alıp batılı işgal güçleri vasıtasıyla hemen uygulamaya koyabiliyor. Yani bu durum sizce de Fransız Bakanın açıkça söylediği gibi bir haçlı seferi değil midir?

BM; BARIŞI MI, TERÖRÜ MÜ DESTEKLİYOR?

Kuruluş amacı istikrar ve barışı tesis etmek olan Bir-leşmiş Milletler, (BM) kurulduğu 1945 yılından bu yana veto yetkisine sahip beş üye ülkenin kontrolünde hareket ederek Filistin, Bosna, Lübnan, Keşmir, Çeçenistan, Irak, Afganistan ve daha birçok İslam ülkesi topraklarının işgal edilmesine, katliamlar yapılmasına hep göz yumdu. Ayrıca aldığı tüm kararlar, sürekli İslam dünyasının aleyhine oldu. İslam ülkelerinde yapılan katliamlara bırakın ses çıkarmayı kimi olaylara bir kınama dahi yapacak cesareti kendinde bulamayan Birleşmiş Milletler, aslında haksız da sayılmazdı. Çünkü toprakları işgal edenler, katliamları yapanlar ya BM’de veto hakkına sahip beş ülkeden birileri veya bu ülkelerin yandaşları olan zalimlerden başkası değildi. Peki, Birleşmiş Milletler (BM) barışı mı, terörü mü destekliyor?

TÜM İSLAM ÜLKELERİNE SIRASIYLA HAÇLI SEFERİ

Gelelim NATO’nun Libya’da işin içine dahil edilmesi meselesine. BM’nin aldığı kararla Libya’ya müdahale eden batılı güçler, şu anda sadece hava sahasını kontrol etmek ve Kaddafi’nin savunma mevzilerini imha etmekle uğraşıyor. Ancak batılı güçler ve özellikle Amerika’nın asıl amacı karadan müdahale, yani Libya’yı tıpkı Afganistan ve Irak gibi işgal etmek. Bunun için de NATO’nun işin içine girmesini ısrarla istiyorlar. Nitekim NATO, Libya`da silah ambargosunu uygulamak üzere işin içine dahil edildi bile. Afganistan ve Irak’ta gerek askeri ve gerekse ekonomik olarak büyük darbe alan ancak üç milyona yakın insanı katleden Amerika, Libya’ya olası bir kara harekâtında ise açıkçası hem asker zayiatı hem de ekonomik masrafların paylaşılmasını istiyor. Bu nedenle NATO öncülüğünde Libya’ya bir işgal hareketi demek, dün Afganistan ve Irak’a yapılan, bugün Libya’yla devam edebileceği ve yarın Yemen, Cezayir, Fas, Ürdün, Suriye, Tunus, Mısır ve hatta Türkiye gibi tüm İslam ülkelerine sırasıyla başlatılabilecek bir Haçlı seferinin olabileceğini gösteriyor. Tıpkı Fransız Bakanın itirafı gibi…