Yâ Rasûlallah! Yüce Rabbimiz bize güler mi?…
Bismillâhirrahmânirrahîm
“Kitabı sağ tarafından verilen (öyle bir sevinecek ki); ‘Alın, kitabımı okuyun! Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum’ “ diyecek.”
(el-Hâkka Suresi, 19-20)
“Arap kabilelerinden Benî Fezâre temsilcileri Hicretin 9. yılında Ramazan ayında Müslüman olmak için Medine’ye geldiler.
Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara yurtlarının durumunu sordu.
İçlerinden birisi:
“Yâ Rasûlallah! Ülkemiz kuraklık yılına rastladı, hayvanlarımız kırıldı, kıtlık her tarafımızı sardı. Çoluk-çocuklarımız aç kaldı. Bizim için Rabbine dua et. Bizim için Rabbin katında sen şefaatçi ol. Senin katında da bizim için Rabbin şefaatçi olsun” dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
“Sübhânallah! Bu sözünden dolayı sana yazıklar olsun! İzni olmadan Rabbimizin katında ben mi şefaatçi olacağım İzni olmadan Rabbimizin katında kim şefaat edebilir O Rabbimizin ki, kendisinden başka ilah yoktur. O, en yüce ve en büyüktür. O´nun kürsiyy-i ilmi gökleri ve yeri kucaklamıştır. Hiç şüphesiz, Yüce Allah sizin kuraklıktan sıkılıp ferahlığa kavuşmanız için gülüp duruyordun Yağmurunuz yaklaşmıştır!” buyurdu.
Çöl Arabi:
“Yâ Rasûlallah! Yüce Rabbimiz bize güler mi ” diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
“Evet!” buyurunca, çöl Arabi:
“Rabden gülmeyi yok etmememiz daha iyidir” dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, onun bu sözüne güldü. “
(İslam Tarihi- Asım Köksal)
“Başkalarının ayıbını senin önünde sayıp döken, senin ayıbını da mutlak başkalarına söyleyecektir.”
(Sadi Şirazi)