• DOLAR 32.236
  • EURO 34.776
  • ALTIN 2458.473
  • ...
Üçüncü İntifada
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Geçen yıllar bu merasim sınırlı bir şekilde Gazze’de, çok sönük bir şekilde de Batı Yakası, Suriye, Ürdün ve Lübnan’daki Filistin kamplarında gerçekleştiriliyordu. Oysa bu yıl sayı bakımından ve mekân açısından insanların katılımı ve buralarda verilen şehitlerle ilgili tablo geçen yıllardan oldukça farklıydı. Filistin’in etrafında bulunan ülkelerde sürgünde yaşayan Filistinliler genellikle bu tür merasimlere ciddi bir katılımda bulunmazlardı. Ve aynı şekilde Mısır halkının katılımından da herhangi bir haber yoktu.

Aslında bu yılki Nikbet günü Siyonistlere karşı yeni bir intifadaya dönüştü. İşgal topraklarının içindeki ve dışındaki intifadalarla bir bütünlük oluşturduğunu da ortaya koydu. İlk defa Filistin topraklarının dışından ülke sınırlarına insanlar gelip protestolarda bulunuyor, işgalcilerin kurşunlarıyla hayatlarını kaybediyorlardı. Sina çölüne hareket eden Mısır halkının Filistin halkını desteklemesi de bir ilki oluşturuyordu. İşgal edilmiş Filistin topraklarına komşu olan dört ülke (Mısır, Lübnan, Suriye ve Ürdün) arasında sadece Ürdün’deki Filistinliler üçüncü intifadayla bütünleşemediler. Bu trajedi, Ürdün yönteminin işgalcilerle el ele çalıştığını gösteriyordu. Ancak bugünkü şartlarda Mısır, Suriye ve Ürdün’de böyle bir sıkıntı görünmemektedir.

İçten ve dıştan Filistinlilerin sınıra yürümeleri yeni bir gelişme olup intifadaya mantıklı bir renk katabilir. Siyonistler için bölgeyi kontrolü mümkün olmayan bir alana dönüştürebilir. Katılım şekli ve verilen kayıplarla farklılıklar oluşturan üçüncü intifadanın nasıl şekillendiği ve bunun sebeplerinin ne olduğunu kısaca açıklayabiliriz.

Bu önemli konuda iki önemli sebep göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlardan birincisi Müslüman Arapların kıyamı, özellikle de Mısır halkının kıyamının bir nebze de olsa Filistin halkının mücadelesinde etkili olduğudur. Arap dünyasının en büyük ülkesi olmasıyla Mısır halkının Filistin halkına yaklaşımı Filistinliler için ümit kaynağına dönüşebilir.

Bunlardan ikincisi ise Hamas ve Fetih arasındaki vahdettir. Bu adımın Filistinlilerin enerjilerinin artmasına yol açtığı görünmektedir. Hamas ve Fetih arasındaki barışının ilanından sonra bazıları bu barışı Hamas için olumsuz bir yaklaşım olarak yorumlamaya çalıştılar. Bazı tahlilcilerin bildirdiğine göre, Suriye’de yaşanan karışıklıkların bu ülkenin siyasi geleceğini müphem hale getirmesinden dolayı muhtemelen Hamas burayı kendisi için emniyetli sayamamaktadır. Bölgede yeni alternatifler oluşturmak için çabalamakta, , örneğin Mısır’ı bir alternatif olarak ileri sürüp ve aynı zamanda bu şıkkı Fethin de önüne koymaktadır. Bununla birlikte korkular, Hamas’ın uzlaşma yönüne doğru kaydırılması üzerine şekilleniyordu. İsrail isminde bir ülkeyi tanıyacağı ve direniş silahını yere bırakacağı kaygıları dillendiriliyordu.

Oysa üçüncü intifada (Aynı zamanda Hamas’ın önceki iki intifadasının da mirasıdır) gösterdi ki, Hamas, Nikbet gününde gerek Batı yakasından gerekse de Suriye ve Lübnan’daki Filistinlilerin kamplarından Fetih taraftarlarını da direnişe doğru harekete geçirebilmektedir. Halkın itirazı ve direnişi karşısında gerek Filistin’in içinden gerekse de dışından değişik yerlerde 50’ye yakın Filistinli şehadete kavuştu. Fetih her ne kadar barış ve uzlaşmayı düşünse de Hamas direniş şıkkını seçmiştir. Ancak Hamas ve Feth’in müşterek noktası (uzlaşmada olsun ya da silahlı mücadelede olsun) ülkelerinden sürülen Filistinlilerin yeniden Filistin’e dönüşüdür. Bir bütünlük oluşturan bu müşterek noktanın ülkelerinin özürlüğü için Filistinlilerde toplumsal seferberliklere yol açacağını göstermektedir.

Mısır’ın yeni hükümetinin Hamas’la sıcak irtibatı (ki Mısır’ın eski hükümetinin sadece Mahmut Abbas ve Fetihle arası iyiydi) Fethin bu ortamda Hamas’la el ele vermesi için bir sebep teşkil edebilir. Zira Hamas ne vahdet için direniş şartından vazgeçmiş, ne de Fetih, vahdet şartını Hamas’ın direnişten vazgeçmesine bağlamış. Zira Hamas ve Feth’in vahdeti işgal topraklarında Filistin halkının gücünün artmasına sebep oldu. Bu gelişmeler, Filistin dışında yaşayan Filistinlileri de derinden etkiyecektir.

Onları harekete geçiren sebeplerden biri bu vahdetten dolayı çehrelerine yansıyan hoşnutluktu. Eğer Filistin’in komşusu dört ülke “Sürgünde İntifada” ile ilgili bir anlaşmaya varabilseler, hem işgal edilmiş Filistin toprakları ve hem de bu toprakların sınırları işgalciler için emniyetli olmayacak. Bununla birlikte Arap ülkelerindeki diktatörlerden her birinin düşüşü Filistinlilerin gücünü daha da arttıracak. Öyleyse üçüncü intifada mübarek olsun.

Kaynak: Cevan Gazetesi

Yazan: Abdullah Genci

Çeviren: Hanefi Aydın

Bu haberler de ilginizi çekebilir