Rabbimizin azabından korkarız!...
Bismillehirrahmanirrahim
BİR AYET-İ KERİME
"Ona (o mala) olan arzularına (ve kendi ihtiyaçlarına) rağmen, yoksula, yetime ve esire yemek yedirirler(di). Ve, “Sizi, ancak Allah rızâsı için yediriyoruz; sizden ne bir ücret, ne de bir teşekkür bekliyoruz; çünki biz, yüzleri asık duruma getiren çetin bir günde Rabbimizin azabından korkarız!” (derlerdi)."
(İnsan Suresi, 8-10)
BİR HADİS-İ ŞERİF
Bir adam Peygamber Efendimiz, -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Ben açım.” dedi.
Rasûlullâh Efendimiz, hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şeyler göndermesini istedi. Fakat mü’minlerin annesi:
“–Seni peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok.” dedi.
Diğer hanımlarının da aynı durumda olması üzerine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâbına dönerek:
“–Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?” diye sordu.
Ensâr’dan biri:
“–Ben misâfir ederim, yâ Rasûlallâh!” diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca hanımına:
“–Evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hanımı:
“–Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var.” dedi. Sahâbî:
“–Öyleyse çocukları oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafir içeri girince de lambayı söndür. Biz de sofrada yiyormuş gibi yapalım.” dedi.
Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar.
Sabahleyin o sahâbî, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanına gitti. Onu gören Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“–Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allâh Teâlâ ziyâdesiyle razı oldu.”
(Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 10; Müslim, Eşribe, 172)
BİR HİKMETLİ SÖZ
Abdullâh bin Câfer -radıyallâhu anh- bir seyahat esnâsında, bir hurma bahçesine uğradı. Bahçenin hizmetçisi siyahî bir köle idi. Köleye üç adet ekmek getirmişlerdi. Bu sırada bir köpek geldi. Köle, ekmeklerden birini ona attı. Köpek ekmeği yedi. Öbürünü attı. Onu da yedi. Üçüncüyü de attı. Onu da yedi.
Bunun üzerine Abdullâh bin Câfer -radıyallâhu anh- ile köle arasında şöyle bir konuşma oldu:
“–Senin ücretin nedir?”
Siyahî köle:
“–İşte gördüğünüz üç ekmek.”
“–Niçin hepsini köpeğe verdin?”
Köle:
“–Buralarda hiç köpek yoktu. Bu köpek uzak yerden gelmiştir. Aç durmasına gönlüm râzı olmadı.” dedi.
Abdullâh -radıyallâhu anh-:
“–Peki bugün sen ne yiyeceksin?”
Köle:
“–Sabredeceğim, günlük hakkımı Rabbimin bu aç mahlûkuna devrettim.” dedi.
Abdullâh -radıyallâhu anh-:
“–Sübhânallâh! Benim çok cömert olduğumu söylerler. Bu köle benden daha cömertmiş!” buyurdu.
Ardından da o köleyi ve hurma bahçesini satın aldı ve köleyi âzâd edip, hurmalığı ona bağışladı.
(Gazâlî, Kimyâ-yı Saâdet, s. 440)