İslam'ın Temel İlkeleri
Yüce dinimiz İslam’ın olmazsa olmazı olan beş temel ilkesi vardır. İşte İslam'ın Temel İlkeleri
Yüce dinimiz İslam’ın olmazsa olmazı olan beş temel ilkesi vardır. İşte İslam'ın Temel İlkeleri...
İslam'ın Temel İlkeleri şöyledir:
- Can Emniyeti
- Nesil Emniyeti
- Mal Emniyeti
- Din(inanç) Emniyeti
- Akıl Emniyeti
(Bunlara, Zarûrât-ı Diniyye de denir.)
İslam’ın bütün hükümleri bu beş temel gözetilerek bina edilir. Bir başka ifadeyle, bu ilkelere aykırı hüküm konulamaz. Daha net ifadeyle; bu ilkeler, İslam anayasasının değiştirilemez hükümleridir.
Bir Müslüman'ın yirmi dört saati nasıl olmalıdır?
Bir Müslümanın günlük hayatı nasıl olmalıdır ayet ve hadisler.. Müslümanın hayatı nasıl olmalı…
Sevgili dostlar, dünya insanı büyük bir sınavdan geçiyor bu günlerde. Ancak, sınav sorusu bilinmeyen, çalışılmayan yerden geldi galiba. Bunun içindir ki, insanlık topyekûn panik halinde. Biz de ülke olarak aynı sınavın öğrencileriyiz. Ancak avantajlıyız; çünkü Allah’a, ahirete, kadere, kazaya imanımız var elhamdülillah. Bununla birlikte; tedbiri, tezekkürü, teakkulu, tefekkürü emreden yüce bir dine mensubiyetimiz var. Efendim, neyi kastettiğimi elbette anladınız, korona virüs; çabuk bulaşan, hızlı yayılan, henüz aşısı bulunamayan virüs... Uzmanlar öyle diyor.
Günlerden beri dünyanın birinci gündem maddesi. Tüm sağlıkçılarımızın ısrarla dikkat çektikleri virüs. Nedir bu virüs, elle tutulan, gözle görünen bir şey mi? Hayır! Peki çok büyük bir şey mi? Hayır! Ancak insan, bir yönüyle yeryüzünün en güçlüsü, idarecisi, Allah’ın ifadesiyle; yeryüzünün halifesi. Ancak diğer yönüyle de en zayıfı. Cenab-ı Hak da Nisa sûresinde öyle buyurmuyor mu?
“İnsan zayıf yaratıldı.” (Nisa suresi/28) O kadar zayıfız ki, bir başka ayet-i kerime bunu çok veciz ifade ediyor. Hac sûresi,73. Ayette Rabbimiz:
“Ey insanlar! Size bir misal verilmekte; iyi dinleyin onu: Allah’tan başka kendilerine yalvarıp yakardıklarınız var ya, hepsi bir araya gel - seler bile bir sivrisinek yaratamazlar. Hatta sinek onlardan bir şey kapsa, onu dahi ondan kurtaramazlar. İsteyen de aciz, kendinden istenen de.” İşte bizim gerçeğimiz bu! Aksini iddia edebilene rabbimiz bu ayet-i kerime ile adeta haydi bakalım, hodri meydan! Yapabilecekseniz yapın bakalım; der gibi.
Sevgili dostlar, işte bu gerçekler ışığında dünya yolculuğumuz devam edecek, Allah’ın bize takdir ettiği ömür neyse o kadar yaşanacak. Bir dakika sonrasına garantimiz yok. Biz seferdeyiz, yolumuza bakacağız; yolculuğun gerektirdiği şartları yerine getireceğiz. Sonuçta, Allah var, gam yok. Eceli gelmeden ölen kimse yok, eceli gelenin de ölümünü engelleyecek hiçbir güç yok. Müslüman için mesele bundan ibarettir. Gerçek bu olmakla beraber bize düşen görev yok mu? Olmaz mı, elbette var: Esbaba tevessül. Yani tedbir, tedbir, yine tedbir.
İşte bugün bizden istenen de bu. Bu tedbirin başında da; temizlik, kelimenin orijinaliyle taharet gelmekte. Bu virüs belki de bize, İslam’ın ve Müslüman olmanın değerini hatırlatıyor. Beş vakit abdest, yatarken, kalkarken, yemek öncesi ve sonrası ellerin yıkanması. Çevrenin temiz tutulması, tabiatın muhafaza edilmesi, havanın, suyun kirletilmemesi, mahlukata merhamet, kainatın dengesiyle oynamamak vs. vs.
İnsanlık; geçici, basit, küçük menfaati için sünnetullah dediğimiz ilahi kanunları ihmal ettiği sürece başının beladan kurtulması mümkün değil. Bu dünyanın bize, Allah’ın emaneti olduğunu unutursak, emanete emin olamazsak önümüze konan fatura da o denli ağır olabilir.
“Bir yerde bulaşıcı hastalık olduğunu duyduğunuzda oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık çıkarsa oradan çıkmayınız.” (Buhari, Tıp. 30; Müslim, Selam, 8) buyuruyor Peygamberimiz. Bütün bu ilahi ve Nebevi emirler varken ve işin uzmanları bir tehlikeyi haber veriyorken burada her türlü tedbiri almak mecburiyettir.
Kıymetli dostlar, bu ahval ve şeraitte, “ben buna uymam diyen bilmeden günah işlemektedir. Bizden dolayı bir Müslümanın hayatını kaybetmesi, sıradan bir günah değil; bilakis çok büyük bir günahtır. O kadar büyük bir günah ki, “bütün insanlığı öldürmüş” gibi bir günah.
İnanıyoruz ki, her şer görünende hayır vardır. Virüs musibetinin bize, sahip olup da farkında olamadığımız birçok nimeti hatırlamaya vesile olması hakkımızda en mühim hayırdır.
Bununla beraber camii, cemaat, musafaha, kucaklaşma, abdest, ibadet, nezafet, nezaket ve nezahet ne kadar değerliymiş belki daha iyi anlamış olacağız. Ve inanıyoruz ki, her sıkıntının ardında ferahlık vardır. Cenab-ı hak bizi her türlü afetten, hastalıklardan korusun.