NORMALLEŞMEYE RAMAZAN UMUDU
Koronavirüs dünyayı kasıp kavuruyor. Dengelerin alt üst olduğu salgın sonrası normalleşmenin ne zaman olacağı ise tartışılıyor. Cuma namazlarının, vakit namazlarının camilerde kılınmasının yasaklandığı bugünlerde Müslümanların umudu Ramazan ayının bereketi. Birileri yaza, birileri aşıya, birileri farklı tedavi yöntemlerine umut bağlarken Müslümanların normalleşme umudu ise tıbbi çalışmaların yanı sıra rahmet ve bereket ayı Ramazan…
HABER MERKEZİ
Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru Çin’de ortaya çıkan yeni tip koronavirüs salgını etkisini arttırarak ve yayılarak dünyayı etkisi altına almaya devam ediyor. Çin'in Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde ortaya çıkan Kovid-19'un dünya genelinde bulaştığı kişi sayısı şu ana kadar 2 milyona yaklaşırken, 120 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği, yarım milyona yakın kişinin de iyileştiği belirtiliyor. Normalleşme için farklı tarihler ve farklı senaryolar konuşulsa da Müslümanların umudu rahmet ve mağfiret ayı Ramazan ayı. Yapılacak tıbbi çalışmaları destekleyen ve yetkililerin yaptığı, yapacağı uyarıların dikkate alınması gerektiğini savunan Müslümanlar, Ramazan ayıyla beraber oruç, dua ve namazlarla bu sürecin normalleşmesini ümid ediyor.
RAHMET MAĞFİRET VE KURTULUŞ AYI: RAMAZAN
Nurlu gölgesi üzerimize düşmeye başlayan, bütün müminler ve insanlık için rahmet, mağfiret ve kurtuluş iklimi olan Ramazan ayı 24 Nisan Cuma günü başlıyor. Kur'an-ı Kerim'de, "(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (Bakara-185)" buyruğuyla bahsedilen Ramazan, 24 Nisan Cuma günü başlıyor.
RAMAZAN YOĞUN BİR ŞEKİLDE İBADETE YÖNELME AYIDIR
Ramazan ayı, insanın Rabbine yaklaşmak için yoğun bir ibadet programına girme ayıdır. Bu yoğun programda hemen hemen bütün ibadetler vardır. İbadetlerin asıl amacı ise güzel ahlaklı insan oluşturmaktır; "Namaz çirkinlik ve kötülükten alıkoyar." (Ankebut 45) "Kötülüklerden korunasınız diye size oruç farz kılındı." (Bakara 183) "Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al." (Tevbe-103) ayetleri ibadetin temelinde ahlak olduğunu ortaya koymaktadır.
RAMAZAN AYININ FAZİLETİ
Kur'an-ı Kerim'de ismi açık olarak zikredilen tek ay ramazan ayıdır. Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de, "bin aydan daha hayırlı" olduğu belirtilen Kadir Gecesi, bu ay içerisindedir. Dinimizin beş temel esasından biri olan oruç ibadeti bu ayda farz kılınmıştır. Fıtır sadakası vermek bu aya mahsus bir ibadettir. Teravih namazı da bu aya mahsus ibadetlerdendir. Ramazan ayının son on gününde itikâfa girmek sünnettir. Ramazan ayı en faziletli aydır. Bu konuda Peygamber Efendimizden bir takım hadis-i şerifler rivayet edilmiştir: "Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah Teâlâ ümmetime (rahmet nazarıyla) bakar. Allah her kime (rahmet nazarıyla) bakarsa ona ebedi olarak azap etmez." "Akşamladıklarında ağızlarının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir." "Melekler her gün ve her gece onlara istiğfar ederler, Allah'tan bağışlanmalarını dilerler."
BURUK BİR RAMAZAN OLACAK OLSA DA DOLU DOLU GEÇİRMEK GEREKİR
Koronavirüs salgını nedeniyle camilerin kapalı olduğu, teravih ve mukabelelerin camilerde veya toplu olarak yapılamayacak olması Müslümanlar için bir hüzün sebebi olsa da Allah’ın emri üzerine bu ay en güzel biçimde değerlendirilecek. Ramazandan önce olduğu gibi ramazan ayında da Müslümanların yine hastalığı bulaştırmamaya gayret etmeleri ve bununla beraber rahmet ayında daha fazla dua ve niyazda bulunarak bugünlerin atlatılarak normalleşmenin sağlanması için Rabbimize niyazda bulunmalıyız.
DİYANETTEN “RAMAZAN”AÇIKLAMASI
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulundan yapılan açıklamada, ramazan ayının yaklaştığı şu günlerde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle vatandaşlardan oruçla ilgili pek çok soru yöneltildiği ifade edildi. İslam dininin ilkelerine göre her ibadetin ifa edileceği zaman, mekân ve şartların vahiyle belirlendiği hatırlatılan açıklamada, "Ramazan ayında sağlıklı olan her müminin oruç tutması Allah Teâlâ’nın emriyle farz kılınmıştır. Bu ibadetin topyekûn ertelenmesi mümkün değildir. Alan uzmanlarından alınan bilgilere göre sağlıklı bireylerin oruç tutmaları, hastalığın yayılması bakımından özel bir risk oluşturmamaktadır. Ayrıca oruç tutmanın bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğine dair kanıta dayalı tıbbi bir tespit bulunmazken, aksine oruç tutmanın bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkiler meydana getirdiğine ilişkin bilimsel yayınlar mevcuttur." denildi.
RAMAZAN ORUCUNU TUTMAMAYI MÜBAH KILAN TEMEL MAZERETLER
İslam dininin, emir ve yasakların ifasında kişileri güçleri nispetinde sorumlu tuttuğu, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler koyduğu ifade edilen açıklamada, bu genel ilke uyarınca farz olan ramazan orucunu, belli şartlara bağlı olarak kazaya bırakma konusunda bazı ruhsatlar tanındığı aktarıldı. Açıklamada, "Kur'an-ı Kerim'de ramazan orucunu tutmamayı mübah kılan temel mazeretlerden biri olan hastalık halinde, orucun daha sonra kaza edilmesine izin verilmiştir. İslam âlimleri, oruç tutulması halinde hasta olunması, hastalığın uzaması veya artması ihtimalini de bu kapsamda değerlendirmişlerdir." ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, Kovid-19 teşhisi konulmuş olup doktoru tarafından oruç tutması sakıncalı görülenler, oruç tuttuğu takdirde hastalığı daha ağır geçireceği doktorlarca belirtilenler, oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar, oruç tutmaya engel kronik hastalığı bulunanlar, oruç tutmaları halinde hem sağlıklarının bozulmasından hem de sağlık hizmetlerinin aksamasından endişe eden sağlık çalışanları, hamile veya emziren kadınlar, ağır ve meşakkatli işlerde çalışıp sağlıklarının bozulacağından endişe edenlerin, mazeretleri devam ettiği sürece daha sonra kaza etmek üzere oruç tutmayabilecekleri kaydedildi.
"KARAR DOKTORLARLA İSTİŞARE EDEREK VERİLMELİ"
Sağlık durumları hiçbir şekilde kaza oruçlarını tutmaya el vermeyenlerin tutamadıkları her bir gün için fakirlere bir oruç fidyesi ödemeleri gerektiği ifade edilen açıklamada, şunlar aktarıldı: "Dini vecibelerin yerine getirilmesinde müminlerin, ihlas ve samimiyetle Allah'a kulluk bilincini kaybetmeden doktorlarla istişare ederek bu kararı vermeleri ve keyfi değerlendirmelerden kaçınmaları önem arz etmektedir. Salgın devam ettiği müddetçe sosyal izolasyon kuralı çerçevesinde başkalarıyla temastan kaçınmalı, bu doğrultuda akraba, komşu ve dostlarla beraber iftar düzenlemekten kesinlikle uzak durulmalıdır. Halkımızın, toplum sağlığını korumakla görevli yetkililerin koyduğu kurallara uymaları, kendilerinin ve başkalarının hayatını tehlikeye atabilecek tutum ve davranışlardan uzak durmaları medeni bir sorumluluk olduğu gibi dini bir vecibedir. Yaşadığımız bu zor süreçte ortaya çıkabilecek yeni sıkıntıları da göz önünde bulundurarak, ihtiyaç sahibi kardeşlerimize bağışlarımızı ulaştırmak ve yardımlaşmak, infak ayı olan ramazanı hakkıyla idrak etmeye ve paylaşma bilincimizi canlı tutmaya hizmet edecektir.
TERAVİH NAMAZLARIMIZI, MUKABELELERİMİZİ EVİMİZDE İFA ETMELİYİZ
Camilerden uzak kalmamızın hüznünü yaşadığımız şu günlerde, teravih namazlarımızı, mukabelelerimizi evimizde ifa etmek, dualarımızı ve istiğfarlarımızı hep birlikte hanemizden Rabb'imize yöneltmek, Ramazan ayının maneviyatından azami derecede istifade etmeye vesile olacaktır. İdrak edeceğimiz Ramazan ayının, bu salgın hastalıktan bir an önce kurtuluşumuza vesile olmasını, milletimize, Ümmet-i Muhammed'e ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak'tan niyaz ederiz."