YENİ YARGI PAKETİNDEN BEKLENTİLER BÜYÜK
Yeni yargı paketinin kısa zaman içerisinde meclise gelmesi bekleniyor. İlk yansımalara göre yeni pakette birçok değişiklik olacak. Ancak kamuoyu süresiz nafaka, çocuk haczi, genç evliler ve 28 Şubat mağdurlarıyla ilgili somut adımlar bekliyor. Avukat Hasan Bozdaş yeni yargı paketinden beklentilerin yüksek olduğunu ifade etti.
DOĞRUHABER
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 yılı değerlendirme toplantısında yeni yargı paketinin yakın zamanda meclise sunulacağının sinyallerini vermişti. Kulislerden edinilen bilgilere göre 70 yaş üstü kişiler cezalarını evde çekebilecek, doğum yapan kadınların cezası ertelenebilecek. Ayrıca yasanın meclisten geçmesiyle 42 bin kişinin tahliye olabileceği öngörülüyor. Ancak kamuoyunda süresiz nafaka, çocuk haczi, genç evliler ve 28 Şubat mağdurlarıyla ilgili somut adımların atılması yönünde beklentiler var. Yargı paketinde bu konuların yer alıp almadığı ise henüz belli değil.
42 BİN KİŞİNİN TAHLİYE OLACAĞI ÖNGÜRÜLÜYOR
Adalet Bakanlığı'nın hazırlayacağı teklifin yasalaşması durumunda cezaevleri büyük ölçüde boşalacak.
İlk etapta tahliye olacakların sayısının 42 bin olacağı öngörüldü.
‘TERÖR SUÇLARI’ KAPSAM DIŞI
10 yıl ceza alan kişi, mevcut sistemde 5 yıl 8 ayı cezaevinde geçiriyordu. Yeni sistemle birlikte 10 yıl hapis cezası alan kişi 4 yıl cezaevinde kalacak ve koşullu serbest kalacak. Cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti, örgütlü suçlar, terör suçları ve mükerrer suçlar bu kapsama alınmayacak.
DOĞUM YAPAN BİR KADININ CEZASI ERTELENECEK
Eski sistemde 1 yıl 8 ayın altında ceza alan kişiler, cezaevine girmiyordu, bu sistem de değiştirildi. 1 ay ceza alan kişi bile cezaevine girecek ve 12 gün yatacak. 1 yıl ve altında ceza alanlar talep etmeleri halinde, geceleri cezaevine girerek cezalarını çekecek ya da hafta sonu cezaevine girerek cezasını çekecek. Mevcut sistemde, 6 ay altındaki cezalarda böyle bir uygulama vardı. 70 yaşın üzerindeki bir kişi, 2 yıla kadar olan cezalarını evde çekebilecek. Bu kişilerin takibi elektronik takip sistemi ile yapılacak. 75 yaş üzerindekiler için ise bu sınır 4 yıl olacak. Doğum yapan bir kadın, doğumun üzerinden 1,5 yıl geçmeden cezaevine alınmayacak. 1,5 yıl erteleme olacak. Doğum yapan kadınların aldığı ceza 3 yılın altında ise, bu cezalar tamamen evde çekilecek.
SÜRESİZ NAFAKA MAĞDURLARININ GÖZÜ YARGI PAKETİNDE
Bir gün bile evli kaldıkları halde ömür boyu eski eşlerine nafaka ödemek zorunda kalan mağdurlar birinci yargı paketinden umduklarını bulamadılar. Yıllardır eski eşlerine türlü zorluklarla nafaka ödemek zorunda kalan yüzbinlerce kişi ikinci yargı paketinde sorunlarının çözümünü bekliyor.
ÇOCUK HACZİ SON BULSUN!
Boşanmalar gün geçtikçe artıyor. Boşanmaların artmasıyla birlikte sonuçları da daha derinden hissediliyor. Eşlerin ayrılması durumunda velayet genellikle anneye veriliyor. Babalar ise çocuklarını ancak mahkeme kararıyla görebiliyor. İç acıtan görüntüler doğuran bu durum çocukların psikolojilerini de olumsuz etkiliyor.
GENÇ EVLİLER YAŞADIKLARI ACILARIN SON BULMASINI İSTİYOR
Genç yaşta evlendikleri için ‘cinsel istismar’ suçundan ceza alan 8 bin kişi suçsuz yere cezaevinde yatıyor. Yıllardır mağduriyetlerini dile getirmek için haykıran mağdurlar geçtiğimiz yıl cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaşmış ve sorunlarını anlatmışlardı. Çocuklarına durumu anlamadıklarını belirten mağdurlar çözüm için umutlarını ikinci yargı paketine bağladı. Eşlerinin hiçbir suçlarının olmadığını belirten mağdurlar genç yaşta yuva kurdukları için bunca sıkıntı çektiklerini belirtiyorlar.
DAHA KAÇ 28 ŞUBAT GEÇECEK?
Darbelerle hesaplaşıldığı söylenen dönemde hep göz ardı edildiler. 28 Şubat zulmünün en bariz örneklerinden olan mağdurlar aradan çeyrek asır geçmesine rağmen halen cezaevindeler. Postmodern darbe girişimin birçok aktörü ceza alamadan ölürken mağdurlar hala adalet bekliyor.
“SUÇLULAR CEZAEVLERİNDE DAHA DA PROFESYONELLEŞİYOR”
Yeni yargı paketinden beklentilerin yüksek olduğunu belirten Avukat Hasan Bozdaş, “Yargı paketi ve infaz indirimi ile birlikte genel affa yönelik kamuoyunda uzun süredir bir beklenti oluşturuldu. Bazı siyasi partilerin teklifleri de vardı. Öncelikle genel affa çok sıcak bakmadığımı söylemem gerekir; toplumdaki huzur ve emniyeti suiistimal eden suçların failleri maalesef cezaevlerinde daha da profesyonelleşerek ve hem infaz indirimlerinden hem de aflardan yararlanarak ve daima bu uygulamalardan yararlanacaklarına güvenerek birçok suça yeniden karışmaktadır. Bu elbette, ceza infaz sistemimizin aksaklıklarını ve rehabilite ile topluma yeniden kazandırmaya yönelik bir amacının olmadığını da göstermektedir. Bu anlamda kanuni infaz süresini uygulamak gerekir ki yaptırım, temel amacına ulaşsın. Mükerrer suç oranları incelendiğinde neyi kast ettiğim sanıyorum anlaşılacaktır. ” ifadelerini kullandı.
“BERAAT VE TAKİPSİZLİK ALANLARIN HAKLARI HENÜZ İADE EDİLMEDİ”
Bozdaş şöyle devam etti: “Yine af kapsamından veya ceza infaz indirimi kapsamından insanlar yararlandırılırken suçlar arasında ayırım yapmak veya sadece belli suçları bu kapsama almak Anayasanın bazı temel ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Bugün terör suçlarında cezanın ek arttırımdan sonra 4’te 3’ü infaz edilirken adi suçlarda bu oran cezanın 3’te 2’sidir ve mevcut infaz indirimi düzenlemesi ile birlikte kapsama alınacak suçlarda bu oran yarıya düşürülecektir. Aynı cezayı almış farklı suçlara mahkûm kişilerin durumu arasında ciddi bir orantısızlık oluşacaktır. Bu anlamda bir düzenleme yapılacaksa, eşitlik ve ölçülülük ilkeleri gözetilmelidir. Adi suçlarda devletin bu tür müdahaleleri, suçların mağduru olmuş vatandaşlar tarafından da hakkaniyete uygun olarak doğru görülmemektedir. Kendisine yönelik işlenen suçlarda devlet bu hakkın asıl muhatabı olarak hiçbir inisiyatif almazken, mağdurların vatandaşları olduğu suçlarda rıza gösterilmemesine rağmen af yetkisini veya infaz indirimi yetkisini ölçüsüz bir şekilde kullanması doğru değildir. Yargı paketi içeriği hakkında tam kapsamıyla bilgi sahibi olmamakla birlikte, özellikle olağanüstü süreçler içerisinde beraat ve takipsizlik kararı alan kişilerin hala haklarının iade edilmemiş olması, pasaportlarını alamamaları hukuk devleti ilkesi açısından bir handikaptır, bunun da yargı paketi kapsamında gündeme alınacağını umuyorum.”