• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Demokrasi Havarileri, Hukuk Devleti ve Helvadan Putlar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hacı Bayancuk, 12 yıldır cezaevinde ve o cezaevinde iken Muhterem babası da Hakkın Rahmetine kavuşmuştu.

Ferzendane bir evlat olanHacı Bayancuk ve onun gibiler için en acı olan şey, ana/babasının vefatını birkaç gün sonra öğrenmek ve en önemlisi de ana/babasının cenazesine katılamamaktır.
Bir insanın en doğal ve insani hakkı olan yakınlarının ve hele de ana/babasının cenazesinde bulunma isteği, insanlık ve hukuk(!) adına hareket eden ve fakat adamına göre hukuğu uygulayanlar tarafından ne idüğü belirsiz gerekçelerle engelleniyor.

İnsanlığı iskat olmuş, hukuğun üstünlüğü(!) ilkesi tefessüh etmiş zevatlar, Hakkın Hukuğu karşısında bunun hesabını veremeyeceklerdir.
Zira adamına göre hak ve makamına göre hukuk uygulayanlar, birgün aynı duruma düşebileceklerini akıllarından çıkarmasınlar.

Evet; Hukuk adına hukuksuzluk yapıyorlar. Hak dağıtıyoruz diye, haksızlık yapıyorlar.
Daha önce de ‘’Rana Baran’’ ‘’Şerife Adem’’ adındaki teyzelerimiz vefat etmiş, ancak zindanda haksız ve hukuksuz bir şekilde tutulan, düzmece dosyalarla 36 yıl ceza verilen evlatları ‘’İhsan Baran’’ ve ‘’Guro Adem’’ annelerinin cenazelerine katılamamışlardı.

(biz bu yazıyı hazırlarken vefat haberini aldığımız Sabiha Şeran’a da Hak Teala’dan rahmet diliyor, zulmen zindanda tutulan yusuf-misal bir sabır kahraman olan oğlu Sedat Şeran’a da sabır ve metanet diliyoruz.)

Tüm herkesin bildiği gibi, daha önce birkaç ergenekon zanlısının yakınları vefat etmiş ve savcılık tarafından cezaevinde olan bu zanlılara ‘’Cenazeye katılma’’ izni verilmişti.

Ergenekon zanlıları ve yukarıda adını yazdığım sabır kahramanlarının şahsında diğer arkadaşlarını sadece üç konuda kıyaslayalım…

Ergenekoncular, halkın can ve malına kastetmiş ve bu da kanıtlanmıştır.
Hacı Bayancuk, İhsan Baran, Guro Adem, Sedat Şeran ve arkadaşları ise halkın can/malını korumak için kendilerini feda etmiş fedakar insanlardır.

Ergenekoncular; halka ithal ABD/Siyonist kanunlarını uygulatmak ve bu konuda darbe yapmak için kurulan teşeron ve maşa bir örgüttür.
Hacı Bayancuk, İhsan Baran, Guro Adem, Sedat Şeran ve arkadaşları ise (her Müslümanın evinde bulunana ve bulunması gereken) Kur’an-ı Kerim’e göre bir hayat yaşamak ve müslüman halkın da bu hayatı yaşamasını sağlamak adına hareket eden ve bu uğurda kendilerini feda eden insanlardır.

Ergenekoncuların geneli batı illerinden iken, Hacı Bayancuk, İhsan Baran, Guro Adem, Sedat Şeran ve arkadaşları ise genelde doğu illerindendirler.

Zannedersem ve herhalde ergenekoncuların ‘’yakınlarının cenazelerine katılma’’ isteğinin kabul edilmesi İslam’a aykırı hareket etmeleri ve batı illerinde doğup büyümeleridir.
Hacı Bayancuk, İhsan Baran, Guro Adem gibi Müslümanların, ‘’yakınlarının cenazelerine katılma’’ isteğinin geri çevrilmesinin sebebi de, İslam’a uygun hareket etmeleri (sadece Müslüman olmaları) ve doğuda doğup, doğu şivesiyle konuşmalarıdır.

 

AKP’nin ilk kurulma aşamasında, tayyip erdoğan kendilerini ‘’Muhafazakar demokrat parti’’ olarak tanıtmıştı.
Muhafazakarlık, Allah’a inanan ve Mütedeyyin insanların vasfıdır. Demokrat’lık ta (her ne kadar ben inanmasam da) demokrasiden ve insan haklarından dem vuran insanların dillendirdiği bir vasıftır diye biliyorum.

Şimdi başta AKP olmak üzere ergenekoncuların ‘‘yakınlarının cenazelerine katılma’’ isteğini kabul edip, sadece Rabim Allah’tır diyen Müslümanların isteğini geri çeviren ‘’red’çi ve izin vermezük’’çü zevatlara soruyoruz:

Acaba kişinin ana/babasını seçme şansı var mı?
Acaba kişinin doğduğu yeri seçme şansı var mı?

Doğulu olmak suç olmadığı gibi, batı illlerinden birinde doğmak ta masumiyet ve ‘’erk’’ anlamına gelmez.
Eger bir ‘’ERK’’ söz konusu olacaksa, bu masum ve mazlumların sahip olması gereken bir özellik olmalı. Zira mazlum ve masumların hakkını savunmak, en büyük bir hukuk ve o derecede de büyük bir erdemdir.

Demokrasi havariliği ile halkın oylarıyla başa gelenler, daha sonra demoklesin kılıcı olarak halkın başına iniyorlar.
Doğrusu biz demokrasiyi de,‘’DEMOKRASİ HAVARİSİ’’ olanları da gerçekten buna inandıkları için savunmadıklarını biliyoruz. Kendilerine göre ‘’demokrasiye evet’’ ama ‘’BİZ İZİN VERDİĞİMİZ’’ yere ve zamana kadar evet.
Yani bu durum bize Mekke Şirk Toplumunun taptığı ve yola çıkarken acıktıkıp yedikleri ‘’HELVADAN PUT’’larını çağrıştırıyor.
Ne kadar demokrasi o kadar put, ne kadar put o kadar da hukuk…
Demokrasinin sınırları kadar put sayısı ve put sayısı kadar da hukuk çeşitliliği…
İlahını yiyen demokratlar. Hukuğa hükmeden put çöplüğü…

Yazılacak ve yazılması gereken çok şey var ama biz sınırları daha fazla aşmamak adına burada kesiyoruz. Doğrusu biz kessek te konuşmasak ve yazmasak ta ve dahi bilmesek te, bütün bunları bilen ve gören bir Allah c.c. var ve nihayetinde de bunların hesabını soran bir Cenab-ı Züntikam var. AK ile KARA roj-i Mahşerde belli olacak ve dünyada kendilerini AK olarak gösterilenlerin, aslında ne kadar kara oldukları egemen güçlerin icraatıyla gün gibi ortaadır.

Vefat eden teyzelerimize tekrar Allah c.c.’tan rahmet diliyor ve medrese-i yusufiyyedeki evlatları başta olmak üzere yakınlarına da sabr-ı cemil niyaz ediyoruz.

Merhumeler adına Allah c.c. rızası için bir fatiha okuyalım ve sabır kahramanları olan medrese-i yusufiyyedeki kardeşlerimizin hürriyetlerine kavuşması için de dua edelim. Fi Emanillah wesselam

Hacı Şahabettin

Bu haberler de ilginizi çekebilir