• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.98
  • ...
Yaşasın Kur`an-ı Kerim`in Kanun-u Esasileri
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

26 Şubat 1324 (11 Mart 1909) Dinî Ceride, No. 73

Ey Meb’usan! Uzunluğu ile beraber gayet mûcez bir tek cümle söyleyeceğim. Dikkat ediniz, zira itnâbında îcaz var. Şöyle ki:

Cumhuriyet ve demokrat mânâsındaki meşrutiyet ve kanun-u esasî denilen adalet ve meşveret ve kanunda cem-i kuvvet, bu unvan ile beraber,
asıl mâlik-i hakikî ve sahib-i unvan-ı muhteşem olan (1),
ve müessir ve adâlet-i mahzâyı mutazammın bulunan (2),
ve nokta-i istinadımızı temin eden (3),

ve meşrutiyeti ve cumhuriyeti bir esas-ı metine istinad ettiren (4),
ve evham ve şükûk sahibini varta-i hayretten kurtaran (5),
ve istikbal ve âhiretimizi tekeffül eden (6),

ve menafi-i umumiye olan hukukullahı izinsiz tasarruftan sizi tahlis eden (7),
ve hayat ı milliyemizi muhafaza eden (8),
ve umum ezhanı manyetizmalandıran (9),

ve ecanibe karşı metanetimizi ve kemâlimizi ve mevcudiyetimizi gösteren (10),
ve sizi muahaze-i dünyeviye ve uhreviyeden kurtaran (11),
ve maksat ve neticede ittihâd-ı umumîyi tesis eden (12),

ve o ittihadın ruhu olan efkâr-ı âmmeyi tevlid eden (13),
ve çürük mesâvi-i medeniyeti hudud-u hürriyet ve medeniyetimize girmekten yasak eden (14),
ve bizi Avrupa dilenciliğinden kurtaran (15),

ve geri kaldığımız uzun mesafe-i terakkiyi sırr-ı i’câza binaen, bir zaman-ı kasırda tayyettiren (16),
ve Arap ve Turan ve İran ve Sâmileri, yani beraber olanları tevhid ederek az zaman içinde bize bir büyük kıymet verdiren (17),
ve şahs-ı mânevî-i hükûmeti Müslüman gösteren (18),

ve kanun-u esasînin ruhunu ve on birinci maddeyi muhafaza ile sizi hıns-ı yeminden kurtaran (19),
ve Avrupa’nın eski zann-ı fasidlerini tekzip eden (20),
Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın hâtemü’l-Enbiya ve şeriatının ebedî olduğunu tasdik ettiren (21),

ve muharrib-i medeniyet olan ve anarşiliğe yol açan dinsizliğe karşı set çeken (22),
ve zulmet-i tebâyün-ü efkârı ve teşettüt-ü ârâyı safha-i nuranîsi ile ortadan kaldıran (23),
ve umum ulema ve vâizleri ittihad ve saadet-i millete ve icraat-ı hükûmeti, meşruta-i meşruaya hâdim eden (24),

ve adalet-i mahzâsı merhametli olduğundan anâsır-ı gayr-ı müslimeyi daha ziyade telif ve rapt eden (25),
ve en cebîn ve âmi adamı en cesur ve en has adam gibi hiss-i hakikî-i terakki ile ve fedakârlık ve hubb-u vatanla mütehassis eden (26),
ve hàdim-i medeniyet olan sefahet ve israfattan ve havayic-i gayr-ı zaruriyeden bizi halâs eden (27),

ve muhafaza-i âhiretle beraber imâr-ı dünya etmekle sa’ye neşat veren (28),
ve hayat-ı medeniye olan ahlâk-ı hasene ve hissiyat-ı ulviyenin düsturlarını öğreten (29),
ve her birinizi, ey meb’uslar, elli bin kişinin takazasını, yani haklarını sizden dâvâ etmelerini hakkınızda tebrie eden (30),

ve sizi icma-ı ümmete küçük bir misâl-i meşru gösteren (31),
ve hüsn-ü niyete binaen âmâlinizi ibadet gibi ettiren (32),
ve üç yüz milyon Müslümanın hayat-ı mâneviyesine suikast ve cinayetten sizi tahlis eden (33),

ol Kur’ân-ı mukaddesin düsturları unvanıyla gösterseniz ve hükümlerinize me’haz edinseniz ve düsturlarını tatbik etseniz, acaba bu kadar fevaid ile beraber ne gibi birşey kaybedeceksiniz? Vesselâm…

Yaşasın Kur’ân’ın Kanun-u Esasîleri! (Divan-ı Harb-i Örfî)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
âmâl : emeller, arzular
binaen : -dayanarak
düstur : kâide, kural
fevaid : menfaatler, faydalar
hayat-ı mâneviye : mânevî hayat
hüsn-ü niyet : güzel niyet
icma-ı ümmet : aynı asırda yaşamış olan İslâm âlimlerinden müçtehit olanların, şeriatın bir meselesi hakkında verilen hükümde birleşmeleri, dinî bir konuda söz birliği etmeleri
kanun-u esasî : anayasa
Kur’ân-ı mukaddes : mukaddes Kur’ân
me’haz : kaynak
misâl-i meşru : şeriata uygun timsal, örnek
tahlis : kurtarma
tebrie etme : kusur ve noksandan uzak tutma
vesselâm : işte bu kadar; mektup sonlarında sonsuz selâm mânâsında kullanılan bir ifade
adalet-i mahzâ : tam ve mükemmel adalet; “ferdin hukuku asla fedâ edilemez” görüşündeki adalet
ahlâk-ı hasene : güzel ahlâk
aleyhissalâtü vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âmi : basit, sıradan
anâsır-ı gayr-ı müslime : Müslüman olmayan unsurlar (azınlıklar)
binaen : -dayanarak
cebîn : korkak, cesaretsiz
düstur : kâide, kural
ebedî : sonsuz, sonu olmayan
hâdim etme : hizmetçi, hizmet etme
hâdim-i medeniyet : medeniyet yıkan, yok eden
halâs etme : kurtarma
has : özel
hâtemü`l-Enbiya : Peygamberlerin en sonuncusu Hz. Muhammed (a.s.m.)
havayic-i gayr-ı zaruriye : zorunlu olmayan ihtiyaçlar, ihtiyaç olmadığı halde ihtiyaç haline gelmiş şeyler
hayat-ı medeniye : medenî hayat, uygar yaşam
hıns-ı yemin : yemini bozma, sözünde durmama
hiss-i hakikî-i terakki : gerçek ilerleme duygusu
hissiyat-ı ulviye : yüce duygular, hisler
hubb-u vatan : vatan sevgisi
hudud-u hürriyet : hürriyetin sınırları
icraat-ı hükûmet : hükûmetin icraatı
imâr-ı dünya : dünyanın bayındır hâle getirilmesi, düzenlenmesi
israfat : savurganlıklar
ittihad : birleşme, birlik
kanun-u esasî : temel kanun, Anayasa; Sultan İkinci Abdülhamid’in emriyle hazırlanıp, 23 Aralık 1876’da kabul ve ilân edilen anayasa özelliğindeki kanunlar
meb’us : milletvekili
mesafe-i terakki : ilerleme mesafesi, ilerlemede kat edilen mesafe
mesâvi-i medeniyet : medeniyetin kötülükleri
meşruta-i meşrua : şeriata uygun meşrutiyet
muhafaza : koruma, saklama
muhafaza-i âhiret : âhireti koruma
muharrib-i medeniyet : medeniyeti yok eden, yıkan
mütehassis : hislenme, duygulanma
neşat : sevinç, mutluluk
rapt : bağlama
sa’y : çalışma, emek
saadet-i millet : milletin mutluluğu
safha-i nuranî : nuranî sayfa, nurlu sayfa
Sâmi : Arapça, Asurca, İbranîce ve Habeşçe konuşan çeşitli milletlerin toplandığı kol
sefahet : yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük; zararı yararı dikkate almadan beyinsizce davranma
sırr-ı i`câz : mu’cizelik sırrı
şahs-ı mânevî-i hükûmet : hükûmetin mânevî şahsiyeti, tüzel kişiliği
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet
takaza : hakkını dava etme, sıkıştırma
tayy : uzun zaman veya mesafeyi az zamanda geçip aşma
tekzip etme : yalanlama
telif : uzlaştırma, uyumlu hâle getirme
teşettüt-ü âra : fikir dağınıklığı, kargaşası
tevhid : birleştirme, birleme
tevlid etme : doğurma, sebep olma
Turan : Türk Ülkesi
ulema : âlimler
umum : bütün, genel
zaman-ı kasır : kısa zaman
zann-ı fasid : bozuk, yanlış zan
zulmet-i tebâyün-i efkâr : fikirlerin uyuşmazlık karanlığı
adâlet-i mahzâ : tam adâlet; “ferdin hukuku hiçbirşey için fedâ edilemez” görüşünde olan adalet anlayışı
cem-i kuvvet : gücü toplayıp bir araya getirme, güç birliği
ceride : gazete
ecanib : yabancılar
efkâr-ı âmme : genel düşünce, kamuoyu
esas-ı metin : sağlam esas, ana metin
evham : kuruntular, şüpheler
ezhan : zihinler
hayat-ı milliye : millî hayat
hitaben : hitap ederek, seslenerek
hukukullah : Allah’ın hakkı, kamu hakları
îcaz : az sözle çok mânâlar anlatma, özlü söz
istikbal : gelecek zaman
istinad : dayanma, dayanak
itnâb : sözü gereğinden fazla uzatma
ittihad : birleşme, birlik
ittihad-ı umumî : genel birlik, herkesin bir noktada birleşmesi
kanun-u esasî : temel kanun, Anayasa; Sultan İkinci Abdülhamid’in emriyle hazırlanıp, 23 Aralık 1876’da kabul ve ilân edilen anayasa özelliğindeki kanunlar
kemâl : olgunluk, mükemmellik
maksat : gaye, amaç
mâlik-i hakikî : gerçek sahip
manyetizmalandırma : etkileme, kendisine çekme, cezbetme
meb’us : milletvekili
meb`usan : milletvekilleri
menafi-i umumiye : umumi faydalar, umumun menfaatleri
meşrutiyet : başında hükümdar bulunmakla birlikte, yasama yetkisi kısmen meclis tarafından kullanılan, kısmen de olsa kuvvetler ayrılığına dayanan idare şekli
meşveret : işlerin istişâre (danışıp görüşme) yoluyla halledilmesi; meclis
metanet : sağlamlık, kararlılık
mevcudiyet : varlık, var olma
muahaze-i dünyeviye ve uhreviye : dünya ve âhirette hesaba çekme
mûcez : özlü; çok mânâ ifade eden (özlü söz)
mutazammın : içine alan, kapsayan
müessir : tesirli, etkili
neşretme : yayınlama
nokta-i istinad : dayanak noktası
sahib-i unvan-ı muhteşem : ihtişamlı isim sahibi
şeriat-ı garrâ : parlak ve nurlu şeriat; İslâmiyet
şükûk : şekler; şüpheler
tahlis : kurtarma
tasarruf : dilediği gibi kullanma ve yönetme
tekeffül etme : kefil olma
temin etme : sağlama
tesis etme : kurma, yerleştirme
umum : bütün, genel
varta-i hayret : tehlikeli, hayret uçurumu

Kaynak: Risale Haber

Bu haberler de ilginizi çekebilir