Eğitim Bir-Sen Başkanı Yalçın: MEB'i sorumluluk almaya davet ediyorum
Eğitim Bir-Sen Adıyaman Şubesi tarafından düzenlenen 9'uncu Bölge Eğitim Programı Toplantısında konuşan Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın MEB'i milletle beraber hareket etmeye ve sorumluluk almaya davet etti.
Bir otelin toplantı salonunda düzenlenen programda konuşan Yalçın, eğitimdeki sorunlar, öğretmenlere yönelik şiddet ve toplu sözleşmede yaşanan sıkıntıları dile getirdi.
Okunan Kur'an-ı Kerim'den sonra söz alan Yalçın, "Bizim kuruluşumuzdaki temel eksen, temel gaye Anadolu'nun kabul görmüş değerlerini yüceltmektir. Medeniyet ilkelerimizi baş tacı etmek, değeri millet, kendi millet, işi millet, yükü yeniden güçlü medeniyet yaklaşımıyla bu ülkede yeniden medeniyet bayrağını ayağa kaldırma iddiası ve idealidir. Özelde ilimiz, genelde ülkemiz, evrensel anlamda yer küremiz iddiasıyla yolculuğumuza devam ediyoruz. Bu yolculuğa devam ederken hiçbir zaman Vandalizm'e kaymadan, şiddeti aramıza koymadan, kaldırım taşını sökmeden, esnafın camını kırmadan, milletin arabasını tahrip etmeden ve sendikacılığa halel getirmeden yolumuza devam etmektir. Bu milletin birikimi bizim ortak birikimimizdir. Bu milletin yolculuğu bizim idealimizdir. Medeniyet ise ayağa kaldırmamız gereken bayrağımızdır iddiası ve idealiyle ile yolculuğumuz devam ediyor." dedi.
Sendika olarak referandum sürecinde zor süreçler atlattıklarına değinen Yalçın, "Referandum paketi önümüze geldiğinde eğer referandumda memur ile toplu sözleşme hakkı olmayacaksa biz ilk toplu görüşmede masayı muhatapsız bırakacağız, çünkü iş bize geçmiştir. Memur-Sen'in sürece dâhil edilişi ve paketin Memur-Sen tarafından omuzlanmasıyla birlikte toplu sözleşme hakkının elde edilmesi gibi güzel bir merhaleyi memur sendikacılığına kazandırdık." ifadelerini kullandı.
"Masada kamu görevlilerin hakkını almak için uğraştık"
Kamu çalışanlarının hakkını almak için çabaladıklarını dile getiren Yalçın, "Masada kamu görevlilerin hakkını almak için uğraştık. Ülkenin ekonomik büyüklüğünün farkındayız. Bunun için emekle ilgili sürece noktayı koyduk. Masa geride kaldı ama sorunlarımız geride kalmadı, halen devam ediyor. Bizim sorunlarımızı çözmek için tek yolumuz bu salonlarımızdaki örgütlü yapımızdır. Çünkü hiç kimse size durup dururken şöyle bir konuda canımız sıkıldı, şöyle bir ihtiyaç fazlalığı var, size şöyle bir hak verelim demez. Ben sendikal anlamda 2004'ten bu yana hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım." şeklinde konuştu.
"Eğitime ilişkin ortada çok ciddi sorunlarımız var"
Eğitim camiası olarak birçok sorunlarının olduğunu ve bu sorunların derhal giderilmesi gerektiğini vurgulayan Yalçın, "Eğitime ilişkin ortada çok ciddi sorunlarımız var. Çünkü bizim yıllardır dile getirdiğimiz başlıklar eğitim vizyonuna dâhil edilerek bir çerçeve içerisinde kamuoyuna duyurulmuştu. Bu vizyon ne rafta kalmalı ne de lafta kalmalı, bunun içi doldurulmalıdır. 24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşıyor. Öğretmenler olarak her geçen gün tahammülsüzlüğümüz daha da artıyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu geciktirilmeksizin biran önce Meclis'e sevk edilmeli ve derhal çıkarılmalıdır." dedi.
"Evde kafası atanın stresini çıkaracağı yer okulda eğitim çalışanı değildir"
MEB'in eğitim çalışanlarına yönelik uygulanan şiddete seyirci kalmaması ve bu konuda gerekli adımları derhal atması gerektiğini savunan Yalçın, "Hepimizin canını sıkan bazı durumlar cereyan ediyor. Öğretmen şiddet oranları artıyor. Yapanın yanına kâr kaldığı bir saçmalık, her geçen gün kendini yeniden gösteriyor. Diyarbakır'da yansıyan görüntü akıllara durgunluk veriyor. Bunun bir daha tekrar etmemesi, tekrar ederse buna cesaret edenlerin bedeli misliyle ile ödemesi, gerekirse kamu hizmetlerinden mahrum edilmesi her türlü tartışmanın yapıldığı şiddeti önleyen bir yasal düzenleme şarttır. Buna ilişkin bir yol haritasını önümüzdeki süreçte kamuoyuyla paylaşacağız. Bu olmazsa olmazdır, bunu mutlaka başarmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
"Aklına esenin, kafası bozulanın, evde kafası atanın stresini çıkaracağı yer okulda eğitim çalışanı değildir." diyen Yalçın şöyle devam etti:
"Milli Eğitim Bakanlığını bu konuda kınama mesajları yayınlamaya değil, sorumluluk almaya davet ediyorum. Milli Eğitim Bakanlığını başka bir konuda da göreve davet ediyorum. Bu ülkede 28 Şubat yaşandı. 28 Şubat'ta dışarıdan talimat verenler mason localarıydı. 28 Şubat'ın hemen akabinde okullara giden Milli Eğitim Bakanlığı talimatları vesilesiyle ikinci meali gibi okullarda, eğitim yuvalarında cirit attı."
"Rotary ne okula yaklaşmalı ne de öğrenci ile yakınlaşmalıdır"
28 Şubat sürecini millete yaşatan dış güçlerin okullardaki çalışmalarına öncülük etmemesi için MEB'i hassas olmaya davet eden Yalçın, "Bu millet başı dışarıda, kökü burada, dal budağı her tarafta olan yapılara ilişkin uzun süredir bir sıkıntı, bir stres yaşıyor, içi daralıyor daralıyor, yeter artık deyip aman arıyordu. 15 Temmuz ihanet girişimi olduğu zaman bu millet iradesini ortaya koydu. Başı dışarıda, kökü burada, dal budağı her tarafta olan bu tip emperyal yapıların saçma sapan idealler için bu ülkede faaliyet gösteren yapıların ilişkilerinin kesilmesini noktasında bir irade beyanında bulundu. Ve 15 Temmuz'da da bedelini ödedi. Onun için Rotary ne okula yaklaşmalı ne de öğrenci ile yakınlaştırılmalıdır." şeklinde konuştu.
"Bu konuda bakanlık ile görüşmeler, illerde sözleşmeler gibi çeşitli merhaleler ve adımlar gerçekleşiyor. Bunları asla doğru bulmuyoruz." diyen Yalçın şöyle devam etti:
"28 Şubat'ta yaptıklarından sonra milletin olaya el koymasıyla 28 Şubat'ın tüm bakiyesinin bin yıl süreceğini söyleyip tehdit savuranların bütün bariyerlerini ve faaliyetlerini 10 yılda milletin iradesi ile iktidara teslim ettiği yetki ile teker teker tarihin çöp sepetine atmıştır. Hangi masal gerçekleşsin diye… Bu konuda 'yeniden Rotary okulda' diye müjde verir gibi sevinç çığlıkları atmamız gerekiyor gibi projeler gerçekleştiriyor ve eğitime dâhil ediyor. Bırakın kardeşim açmasınlar okullarını."
"Barış Pınarı'ndaki hikâye ne?"
Suriye'nin kuzeyine yönelik gerçekleştirilen operasyonun MEB tarafından yapılan uygulamalarla anlamsız hale getirildiğine vurgu yapan Yalçın, "Biz Barış Pınarı'nda neden şehit verdik. Barış Pınarı'ndaki hikâye ne? israil'de bir gazetenin, '6 yılda yaptığımızı 6 günde kaybettik' dediği hikâye ne? Arz-ı mev'ud… büyük israil topraklarına ulaşmak. israil Milli Eğitim Bakanlığı'nın 'Bizim arz-ı mev'ud'tan vazgeçmemizi istiyorsanız kutsal kitabımızı değiştirmeniz lazım.' dediği ortadayken, kim neyin kafasını yaşıyor. Biz bunun ne anlama geldiğini 28 Şubat'ta yaşadık. Kurumların resmi talimatlarla kamu görevlilerini sürecin içerisine çekip onlar üzerinde çalışmalar yaptığı o süreçte herkes bu alanda bunlara tanıklık etti." dedi.
"Oleyy hoş geldiniz, iyi ki geldiniz mi diyeceğiz"
Bakanlığın Müslüman halkın değerlerini dikkate almayıp ülkeyi emelleri doğrultusunda dizayn etmeye çalışanlara destek vermekle suçlayan Yalçın, "Açık konuşuyorum bu konuda bakanlığı hassas olmaya davet ediyorum. Milletle birlikte hareket etmelisiniz. Sınırda Mehmetçik arz-ı mev'ud gerçekleşmesin, terör koridoru oluşmasın, Suriye'deki mülteciler geri ülkesine dönsün, Suriye'nin toprak bütünlüğü bölünmesin diye gayret gösterirken, bunu dünyadaki planlayıcısı, bütün emperyalizmin güçleri sahaya sürülü olan siyonist israilin bağlantılı olduğu yapıların bu anlamda can suyu verir gibi cesaretlendirilmesi ve 'Rotary okulda' diye sloganla yeniden sanki çığlık atacağız, oleyy hoş geldiniz, iyi ki geldiniz mi diyeceğiz. Bu Konuda Milli Eğitimi Bakanlığını sorumlu davranmaya davet ediyorum." ifadelerini kullandı. (Cemil Özdaş-İLKHA)