Aile Terbiyesinde Namazın Önemi
Anne; dini eğitimde ilk öğretmen, baba da ilk eğitimcidir. Tarihe mal olmuş büyük âlimler, eğitimlerinin çoğunu ailelerinden aldıklarını söylerler.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile…
Dini bilgilerin çocuğa verildiği ilk kurum ailedir. Ebeveynlerin, bu önemli vazifenin farkında olmaları gerekir. Çünkü çocuklara ailede verilen eğitim hayatlarının diğer evrelerine ışık tutacak ve yön verecektir.
Allah (c.c)’ın insanlara verdiği sayısız nimetlerden birisi de evlat nimetidir. İnsana verilen bu nimete sahip çıkmak, Allah ve Resulü (s.a.v)’nün istediği şekilde terbiye etmek Müslümanların en önemli görevlerindendir. Aynı zamanda imtihan için de verilen evlatlar, Allah-u Teâlâ’nın bizlere verdiği birer emanettir.
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz…” (Tahrim / 6) Ayeti celilinden de anlaşılacağı üzere Müslümanın kendisini, eşini, çocuğunu kısaca ailesini cehennemden sakındırması ve koruması gerekir. Bu koruma ancak İslami bir terbiye ile olur. Çocuk, yaşına göre ibadetleri kademe kademe hayata aktarmaya başlamalıdır. Asıl sorumluluk ergenlik çağına geldiğinde başlasa da önceden ibadete alıştırılmalı, bunun için teşviklerde bulunulmalıdır.
“Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde onlara namazı emredin. On yaşına geldiklerinde namaz kılmadıkları takdirde onları bu yüzden dövün. Birbirlerinden yataklarını da ayırın.” (Ebu Davud)
Bazı ibadetler alışkanlık gerektirir. Namaz da bu ibadetlerdendir. Bu yüzdendir ki; en büyük mürebbimiz olan sevgili Peygamberimiz, çocuklarımıza ergenlik çağına girmeden namazı öğretmemizi tavsiye etmiş, mükellef oluncaya kadar bunun alışkanlık haline gelmesini istemiştir. Çünkü ergen olduktan sonra günahlardan sorumlu olunacağı için şeytanın kişiyle uğraşısı artar.
Gerçekten de tecrübeyle sabittir ki çocuğunu yedi yaşında namaza alıştıran anne-babaların çocukları buluğ çağına gelinceye kadar namazı alışkanlık haline getirmişlerdir. Ama “Daha küçüktür, biraz daha büyüsün sonra öğretirim” diyen veya bu hadisi ihmal edip önemsemeyen aileler, ileriki yaşlarda çocuklarıyla hem çok uğraşmış hem de bir türlü namaz kılmaya çocuklarını alıştıramamışlardır.
Çocuğu namaz kılmaya başlatırken anne ve babalara düşen en önemli vazifeler kısaca şunlardır:
1- Anne ve babalar çocukları için ortak hareket etmeli ve çocuklar için en büyük örneğin kendileri olduğunu unutmamalıdırlar. Onların namaza vereceği önem çocuklarının da dikkatini çekecektir. “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.” (Saff / 2-3)
2- Çocuğu, Resulullah (s.a.v)’ın buyurduğu gibi, yedi yaşında namaza alıştırmak gerekir. Bu alıştırma süreci uzun ve meşakkatli olabilir. Anne-babalar sabırla ve itinayla bu süreci geçirmelidirler. Yılmadan, gevşeklik göstermeden ve taviz vermeden… Çünkü bu dönem zor bir dönemdir. Ama çocuğun bu zaman içerisinde alacağı eğitim, hayatının diğer bölümlerinde kendisini gösterecektir. Nasıl ki toprağa atılan tohumlar hemen yeşerip filizlenmiyorsa, çocuğa verilen namaz eğitimi de semeresini hemen göstermeyebilir. Bu yüzden çocuk sürekli murakabe altında tutulmalıdır.
3- Namaz ibadeti ailece yapılırsa, bu çocuğun ruhu üzerinde önemli tesirler bırakacaktır. Çocuk namaza başladığı zaman cemaatle bütün aile fertlerinin topluca secde yapması, bu ibadetin büyüklüğünün göstergesi olarak çocuğun benliğinde yer edinir. Anne-babaların evde namaz kıldığı zaman evlatlarını yanlarına alıp sureleri hafif yüksek sesle okuması, çocuğun sureleri ezberlemesinde etkili olacaktır. (Bu konuda eğitici videolar yardımcı olabilir.)
4- Çocuğa namaz sevdirilmeli, güzellikleri anlatılmalıdır. Öğrendiği her hareket, ezberlediği her sure için küçük ödüller verilebilir. Güzel söz ve iltifatlar bu konuda destekleyici olacaktır. Bütün bunların yapılması çocuğu namaza teşvik edecektir.
5- Çocuk namaz kılmaya başladığı zaman büyüklerinin ve kendi yaşıtlarının yanında övülmeli ve kıldığı namazlardan bahsedilmelidir. Bu da çocuğun şevkini artıracaktır. Her nerede olursa olsun sürekli çocuğa namazını kılıp kılmadığının sorulması, hatırlatılması gerekir. Bu davranış sürekli namaza devamlılık kazandıracaktır.
6- Kılınmayan namaz varsa kazasının mutlaka kıldırılması gerekir. Çocuğa evde bir namazgâh tahsis edilmesi, ona özel seccade alınması, erkekler için sarık, kızlar için örtü vs. gerekli malzemelerin onlara has kılınması çocuklarda ‘benim namazım’ duygusunu oluşturacaktır.
7- Aile içerisinde ayda bir bile olsa namazın önemine dair sohbetlerin yapılması faydalı olacaktır. Babaların camiye gittiklerinde çocuklarını beraberlerinde götürmeleri, çocukların namaz kılan insanları görmeleri onlar üzerinde etki bırakacaktır.
8- Özellikle çocukları sabah namazlarına kaldırma hususuna dikkat edilmelidir. Anneler merhamet duygusunu bir kenara itip “Yavrum küçük uykusu bölünmesin… Hava soğuk, sıcak yatağından kalkıp hasta olmasın… Su soğuk üşütmesin…” Gibi düşüncelere kesinlikle kapılmasın. Nihayetinde çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyilik cehennem ehli olmamaları için gayret sarf etmektir.
Arzu Demir / Nisanur Dergisi – Eylül 2012