İstanbul’da "Hepimiz Meryem’iz" yürüyüşü yapıldı
Uluslararası Kudüs Eğitim Kültür ve Araştırma Derneği (UKEAD) Kudüs’teki kadınlara destek vermek amacıyla "Hepimiz Meryem’iz" adıyla bir yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi.
UKEAD tarafından organize edilen ve yaklaşık 60 STK’nın destek verdiği "Hepimiz Meryem’iz" yürüyüşü, Cuma namazının ardından Fatih Camisinde başladı. Camide toplanan binlerce kişi ellerinde Filistin ve Türkiye bayraklarıyla birlikte tekbirlerle eşliğinde Saraçhane Parkı'na kadar yürüdü.
Basın açıklaması öncesinde yapılan konuşmalarda Kudüs’e destek mesajları verilirken, siyonist işgalcileri destekleyenlere de bu desteklerinden vazgeçmeleri tavsiye edildi.
“Buradan Kudüs’e, Kudüs dostlarına, Kudüs’ün Meryemlerine selam olsun" diyerek konuşmasına başlayan TBMM İdare Amiri ve TBMM Filistin Dostluk Gurubu Başkanı Hasan Turan, Kudüs'ün yalnızlığına, mazlumluğuna dikkat çekti.
Turan, "Hiçbir şey yapamıyorsak bile buradan onları selamlamak imanımız gereğidir. Biz İstanbul’dan onlara selam gönderiyoruz. Onların her daim yanındayız. Kudüs özgürlüğüne kavuşana, Siyonizm’in zulüm ve işgalinden kurtulana, bağımsız Filistin devletinin başkenti olana kadar mücadelemiz devam edecek. Bu organizasyon Hazreti İbrahim’i yakmaya çalışan Nemrut’un karşısında duran ve ateşe su taşıyan karınca misali gibidir. Kudüs duruşumuz, namusumuz, izzetimiz, kırmızı çizgimizdir. Kudüs’ün yanında olduğumuzu İstanbul’dan bütün dünyaya haykırıyoruz. israil aklını başına almaya, Kudüs üzerindeki şeytani planlarından bir an önce vazgeçmeye davet ediyoruz. Uluslararası kuruluşları, Birleşmiş Milletleri, Avrupa Birliğini, İslam İşbirliği Teşkilatını, dünyada ne kadar kurum ve kuruluş varsa haklının ve hakkın yanında durmaya davet ediyoruz. ABD başta olmak üzere emperyalist güçleri artık zulmü desteklemekten, Siyonizm’i ve onun şeytani planlarını desteklemekten geri durmasını tavsiye ediyoruz. Zulmün yanında olan onun ortağıdır. Bir gün gelecek o zulme verdikleri destekten dolayı hem insanlık vicdanında hem mahşeri vicdanda yargılanacaklardır. " şeklinde konuştu.
"Bir davaya kadınlar sahip çıkarsa mutlaka onun ucunda zafer vardır"
Programda bir konuşma yapan IHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, "Allah’tan başkasından korkmayın. Yeryüzündeki emperyalistler, Siyonistler kendi kartondan güçlerine güveniyorlar. Unutmayın mülk Allah’ındır. Sırtını Allah'a dayayan mutlaka kazanacaktır. Biz de adım adım zafere doğru gidiyoruz inşallah. Allah'a şükürler olsun, şu yürüyüşü gören israilin kalbine korku girmemesi mümkün değildir. Çünkü bu yürüyüş hep gençlerden oluşuyor ve çoğunluğu kızlardan kadınlardan oluşuyor. Bir davaya kadınlar sahip çıkarsa mutlaka onun ucunda zafer vardır Allah’ın izniyle. Siz Meryem’siniz, siz Fatma’sınız, siz Ayşe’siniz, siz Hatice’siniz. Siz bir gün Gazze’de vurulan hemşiresiniz. Siz hapishanelere alınan ama özgürlükten vazgeçmeyenlersiniz. Siz evlatları katledildiği, eşleri hapishanelerde atıldığı halde asla korkmayan ve ‘La ilahe illallah Muhammedîn Resulullah’ diyenlersiniz. Sizin yürüdüğünüz yol cennet yolu, şehitler yolu, sadıklar yoludur. Bu yol kurtuluş yoludur. Allah yolunuzu açık etsin. Size inanıyoruz, size güveniyoruz. Sakın meydanlardan ve mücadeleden vazgeçmeyin. Ne Kudüs’ten vazgeçin ne de yalnız kalan insanlar için dua etmekten, malınızı ve canınızı vermekten vazgeçin."
Basın açıklamasını UKEAD Genel Başkan Yardımcısı Ayşegül Bayıcı okudu.
Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Kudüs’ün inançlar açısından önemli ve kutsal yerleri içinde barındırdığını belirten Bayıcı, Kudüs’ün tarih boyunca barış, mukaddesat ve selamet anlamlarına gelen isimleri taşıdığını ve insanlığın ortak mirası olduğunu söyledi.
Bayıcı, "Kudüs geçmişte İslam’ın hâkimiyeti altındayken asla baskı ve şiddet yöntemine maruz kalmamıştır. Bugün ise, Filistin topraklarında, Kudüs’te dünyanın vicdanını kanatan, tarihe kara bir leke olarak sürülen bir süreç yaşanmaktadır. Hiçbir sağlam iradenin kabul edemeyeceği sahneler, her gün dünyanın gözü önünde yaşanmaktadır. Filistin’de, Kudüs’te yaşanan acıları hepimiz az çok biliyoruz ve bu sıkıntıları bütün dünyanın da duymasını istiyoruz. Yaşanan girdaptan en fazla etkilenenler hiç şüphesiz çocuklar ve kadınlar dikkat çekmektedir. Kudüslüler, Kudüslü kadınlar türlü türlü eziyet ve zorluklar yaşamaktadırlar. Kontrol noktalarında veya polis barikatlarının önünde bekletilmeleri, gece baskınları, ev yıkımları, işgalci israil polisi tarafından gözü önünde eşinin veya çocuğunun darp edilmesi, hatta kendisinin dövülmesi, eşinin, çocuğunun veya kendisinin tutuklanıp hapsedilmesi. Haksız ve yüksek vergilere tabi tutulmaları, eğitim ve sağlık haklarını alamaması. Şehit anneleri, eşleri, oğulları, kızları olan ve şehit olan Kudüslü hanım kardeşlerimize mescid-i aksa ’da bir rekât namaz kılmasına müsaade edilmemesi ve burada saymakla bitiremeyeceğimiz baskılar yaşamaktadırlar. Bu acıları Meryemler (Kudüslü kadınlar), sadece hak bildiği inancına sahip çıktığı için yaşıyor. Ancak Kudüslü hanım kardeşlerimiz bütün bunlara karşı ilk kıblemizi mescid-i aksa’yı terk etmiyor. Dünyanın ortak noktası, Müslümanların olan Filistin’in başkenti Kudüs’ü beklemeyi seçiyor." dedi.
"Tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak Kudüs’ün çığlıklarına kulak verelim"
"Özellikle hanım kardeşlerimize ve çocuklara yönelik işlenen cinayetler sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın tepkisini çekmektedir." diyen Bayıcı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Müslümanların dünyadaki 3 kutsalından biri olan Mescid-İ Aksa'da, Hristiyanların dünyadaki en önemli kutsal alanı olan kıyamet Kilisesi’nde, olmadık baskılara şahit olunmaktadır. İşgal yönetimi sadece Müslümanlara değil, Hristiyanların kutsallarına da saygı göstermeyerek gayr-ı menkullerine el koymaktan, kıyamet Kilisesine vergi cezaları göndermeye, kiliselerdeki görevlilere fiziksel şiddet uygulamaya kadar birçok faaliyette bulunmaktadır. Kudüslü Hz. Meryem (a.s) annemiz, bundan 2 bin yıl önce israil oğullarından hangi baskı ve şiddeti görmüşse bugünün Meryemleri de benzer problemler yaşamaya devam etmektedirler. Kudüslü kardeşlerimiz bütün bu baskılara rağmen Kudüs’ün manevi kutsallığını korumakta kararlı olduklarını bütün fedakârlıklarıyla göstermektedirler. Bizler de buradan onlara her türlü desteği vermeye söz veriyoruz, onların yanındayız. Kudüslü kadınlar hepimiz adına orada işgale karşı direniyorlar. Bizler de, başlattığımız bu kampanya ile Kudüs’te özellikle işgalin kadın ve çocuklara karşı ortaya koyduğu insanlık dışı tavrı tüm dünyaya göstermeliyiz. Bütün devletleri; uluslararası hukuk, örf, yasalar ve semavi dinlerin kuralları ile güvence altına alınmış olan kadın ve çocuk olmalarından kaynaklanan haklarını savunabilmeleri için başta Kudüslü kadın ve çocuklar olmak üzere bütün Filistin halkının yanında olmaya davet ediyoruz. Tüm insan hakları ve hukuk savunucularını, Kudüs’te ki Filistinli kadınlara yönelik uygulamalarından dolayı işgalci israil hakkında iddianameler hazırlamaya ve hukuk alanında mücadele etmeye davet ediyoruz. Sağduyulu olan vicdan sahibi herkesi, işgalci İsrail’in Filistinli kadına Kudüs’te ve Filistin’in diğer şehirlerinde yaşamaya maruz bıraktığı çirkin uygulamaları tüm dünyaya anlatarak Filistinli kadının yanında durmaya davet ediyoruz. Bizler inanıyoruz ki, İslam ümmeti ve tüm insanlık Kudüs sevdasında birleşecek ve gerçek barış sağlanacak. Buradan bir kez daha haykırıyoruz! Tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak Kudüs’ün çığlıklarına kulak verelim. Kudüs, tarihte olduğu gibi bizi özgürleştirsin! Ey vicdan sahipleri, dünya barışı Kudüs’ten, Meryemlerin sesinden yükselecek." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)