• DOLAR 32.344
  • EURO 34.906
  • ALTIN 2395.89
  • ...
Abd`nin `Resülullah Şahsında` İslam`la Savaşı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mukaddes kitabımız Kuran-ı Mübin’in birçok ayet-i celilesinde de, O’nun ulvi ve örnek alınması gereken şahsiyet-i maneviyesinden defaatle söz edilmiştir. Tavır ve davranışlarında, ehli iman için pek çok güzel örneğin olduğu da bildirilmiş, O’nu takip edenlerin saadet-i ebediyeye ulaşacakları muştusu verilmiştir.

Hıristiyan ve yahudilerin kutsal kitapları İncil ve Tevrat’ın bazı bölümlerinde doğrudan ismiyle, bazı yerlerinde de dolaylı olarak Hazreti Muhammed (sav)’in dünyaya teşriflerinden ve üstün özelliklerinden haber verilmiştir.

Üstad Bediüzzaman, “Mucizat-ı Ahmediye” adlı eserinde, semavi kitaplarda geçen Peygamberimizin isimleriyle ilgili şunları dile getirmiştir: “Tevrat ve İncil gibi semavi kitaplarda Peygamberimizin adı, Ahmed, Muhammed ve Mustafa manalarına gelen Süryanice ve İbranice tabirlerle geçiyordu. Açıkça Ahmed ve Muhammed az idi. O az miktarını da kıskanç yahudiler değiştirmişlerdir.

Bahse konu ettiğimiz verilerden anlaşılıyor ki Allah Teâlâ, Hazreti Muhammed (sav)’in veladetinden önce, bazı semavi kitaplarda dünyaya teşriflerinden ve üstün özelliklerinden haber vererek onu insanların en üstünü kılmak istemiştir. Dünyaya teşriflerinden sonra indirilmeye başlanan Kur’an ayetleriyle de, O’nun takip edilmesi gereken bir beşer olarak zikretmiştir.

Evet, Muhammed (sav) bir beşerdir, ama sıradan bir beşer değildir. Diğer tüm yaratılanların en üstünü, en kıymetlisi ve en yüksek şahsiyete sahip olan insanıdır. O’nu âlemlerin mutlak sahibi Allah Teâlâ sevmiş, O’na “Habibim” diye hitap etmiştir. Hiçbir beşere vermediği değeri ve yüksek ahlakı O’na vermiştir. O’nu insanlara ve cinlere yol gösteren ve kurtuluşu vadeden “Rehber” yapmıştır. O’nu takip edeni mükâfatlandıracağını, düşmanlık besleyeni de hem bu dünyada hem ahirette cezalandıracağını, hile-i desiselerini başlarına geçireceğini buyurmuştur.

Geçmişte yaşananlar buna delidir. Sevgili Peygamberimize ve Peygamberimiz şahsında aziz İslam dinine karşı savaş açanların akıbeti gözler önündedir. Bir düşünelim: Peygamberimize karşı duranların ve adavet besleyenlerin hangisi muvaffak olmuştur? Peygamberimiz hayattayken birçok kez müşrik ve yahudilerin saldırı ve hakaretlerine maruz kalmadı mı? Sevgili Peygamberimiz defalarca öldürülme teşebbüsleriyle karşılaşmadı mı? Müslümanların, İslam’ın özellikle de Peygamberimizin en büyük düşmanı Ebu Cehil başta olmak üzere müşriklerin ileri gelenleri az mı Resulullah’ı komplolar kurdular? Amaçları, Resululullah şahsında İslam’ı karalamak ve inananların gözünden düşürmek ve gönüllerine şüphe koymak değil miydi?

Bunların hepsi ve çok daha fazlası sevgili Peygamberimizin hayattayken karşılaştığı zorluk ve sıkıntılardır. Peygamberimizin dar-ı bekaya intikalinden sonra, İbn-i Selüllerin, Ebu Cehillerin yolunu sürdürün ehli küfrün cürümleri sona mı erdi acaba? Elbette hayır! Küfür ve nifakın taraftarları, ebedi âleme intikal etti diye sevgili Peygamberimiz şahsında İslam’a savaş açmaktan ve Müslümanları karalamaktan geri durmadılar. Her fırsatta Müslümanların mukaddesatlarıyla alay etme cürümünü, değişik kişi ve farklı zamanlarda işlemeye devam ettiler. İslam’ı karalayan, Müslümanları aşağılayan söz ve eylemlerde bulundular. Zerre hakikat içermeyen kitap ve makaleler kaleme aldılar. İslam Peygamberini aşağılayıcı karikatürler çizdiler. Müslümanların anayasası hükmündeki ilahi kitaba karşı saygısızlıkta bulunup, yakma girişiminde bulundular.

İşlenen her cürümün arkasında kirli ve kinli güçler, yani ABD ve müşterek hareket ettiği siyonist zulüm devleti israil çıktı. Her seferinde İslam dünyası, yapılan bu densizlikleri kabul etmeyip büyük çapta gösteriler yaptı. Türkiye, Yemen, Bahreyn, Mısır, Afganistan, Tunus, Cezayir gibi ülkelerde ABD ve israil büyük elçilikleri kuşatıldı, mitingler ve yürüyüşler yapıldı. Söz konusu İslam ümmetinin mukaddesatları olunca, İslam dünyası birlikte hareket etti. Emperyalist ve siyonistler başta olmak üzere bilumum İslam düşmanlarına sert mesajlar verildi, Müslümanların da bir tahammül noktası olduğu dile getirildi.

İslam’a ve Müslümanlara düşmanlığı iş edinenler, yakın geçmişte İslam ümmetinin mukaddesatlarına nasıl da sahip çıktığını ve söz konusu “Kur’an” ve “Peygamber” oldu mu neler yaptıklarını sanki bilmiyorlarmışçasına büyük ve kabul edilemez bir cürüm daha işleyerek, “Müslümanların Masumiyeti” adında bir film çektiler ve filmde sevgili Peygamberimize hakaretlerde bulundular.

İslam dünyası için böyle bir cürüm kesinlikle kabul edilemez. Zira İslam ümmetini oluşturan Müslümanlar, Hazreti Muhammed (sav)’e duydukları sevgi ve gösterdikleri bağlılığı hiç kimseye göstermemişlerdir. Yani Hazreti Muhammed (sav), Müslümanlar için en değerli varlık ve ebedi saadete ulaşmalarına vesiledir. Dolaysıyla, sapık ve saçma bir ideolojinin ürünü olan bu girişime yeltenenler ve bu girişime destek verenler, Müslümanların nazarında “Büyük Cürüm” işlemiş sayılmaktadırlar ve bu cürümleri sebebiyle de derhal cezalandırılmalıdırlar.

Muhammet Şerif / Doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir