• DOLAR 32.46
  • EURO 34.754
  • ALTIN 2435.993
  • ...
Peki, Geçen 19 Yıllık Zulmün Hesabı Verilecek mi?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Abit Dündar / Şırnak - Doğruhaber
Yakın tarihin en karanlık dönemi… 1993 ve 2000 yılları… Keyfi gözaltılar, işkenceler, gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayanlar. Beyaz Toros marka arabalarla akıllara kazındı. Gittiği her yerde korku saldı.
 
JİTEM denilince herkes bir adım geriye çekildi.
 
Yaşanan tüm zulümlere kimse ses çıkarmadı. Gözaltında kayıp haberler ardı ardına geldi. Sonraki yıllarda da yıllarca konuşuldu. Devlet yaklaşık 20 yıl boyunca bırakın soruşturma ve mağduriyetleri gidermeyi JİTEM’in varlığını dahi inkâr etti. İfşa olan Ergenekon sonrası yaşanan süreçte artık JİTEM’i de gizleme gereği kalmamıştı.
 
Gözaltında kaybolanların ailelerinin mahkeme başvurularının ardından JİTEM davası açıldı ve nihayet Diyarbakır Bölge Ağır Ceza Mahkemesi Baş Savcılığı JİTEM’i terör örgütü listesine aldı.

PEKİ, O YILLARDA NELER YAŞANDI?
JİTEM mağdurları karanlık dönemde yaşananları Doğruhaber’e anlattı. 1993 yılında Şırnak’ın Silopi İlçesine Bağlı Görümlü Köyünde ikamet eden Mehmet Selim Demirhan, gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Demirhan’ın eşi Zeynep Demirhan O Günleri anlatıyor: Gece 12 civarıydı silah ve top sesleri geliyordu. Neler olduğunu anlayamadık. Sabaha karşı 04’e kadar sürdü.
 
Sabah namazını kıldık. Kısa bir süre sonra uzun boylu iri yapılı çok sayıda asker evimizi kuşattı. Eşimi, “Gelip bize silah sıkıyorsun. Şimdi de gelip evinde yatıyorsun” diyerek götürdüler. 10 dakika sonra geri geldiler. 6 küçük çocuğumla beni dışarı çıkarttılar ve evimizi ateşe verdiler.
 
12 gün sokakta kaldık. Korkudan gidip eşimi dahi soramıyorduk. 3. Gününde kayınpederim jandarma taburuna giderek eşimi sordu. Kayınpederime “Oğlunu bıraktık” demişler. Kayınpederim de onlara “Eğer öyle olsaydı haber alırdık” diye itiraz edince tabur komutanı “hemen buradan git yoksa seni de oğlunun yanına göndeririz” diyerek tehdit etmişler.
 
Ardından Amcamızın oğlu Hacı Salih Demirhan Diyarbakır’a giderek İnsan Hakları Derneğine başvurdu. Daha sonra eve bir telefon geldi ve olayı kurcalamamamız gerektiğini söyleyerek kapattılar. Tabi biz de dava açtık. JİTEM’in terör örgütü listesine alınması önemli bir gelişme oldu. Çok zor günler geçirdik. 6 çocuğumu zorluklar içinde büyüttüm.

ONLARIN YERİNİ LEVENT ERSÖZ BİLİR
Ebubekir Deniz 25 Ocak 2001’de JİTEM tarafından kaçırıldı, kendisinden bir daha haber alınamadı.

Deniz’in kardeşi Mehmet Ata Deniz yaşananları anlatıyor:
Mahkemenin JİTEM ile ilgili kararından dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz. Jitem Güneydoğuda çok zulümler yaptı, çok çocuğu yetim, kadını da dul bıraktı. Kardeşim Ebubekir de bunlardan biriydi. O, İlçede HADEP parti yöneticisiydi. Ha eğer bir suçu olmuş olsaydı alıp cezaevine atsalardı. Bin yıl ceza verselerdi.
 
 
Ama bu şekilde çocuklarını yetim bırakmasalardı. 2001 yılıydı. 4 kişi çarşıda Ebubekir ve Serdar Tanış’ın önünü kesiyorlar ve gözaltına alıyorlar. Kendilerinden bir daha haber alamadık. İlçe merkez komutanlığına gittik, orada olmadıklarını söylediler.
 
O günden sonra kendilerinden haber alamadık. Onların mezar yerlerini bir tek Levent Ersöz bilir. Ebubekir ve Serdar’ın çocuklarını yetim bırakanların peşini son nefesimize kadar bırakmayacağız.

TEHTİDLERLE BAŞEDEMEYİNCE KAÇIRDILAR
Serdar Tanış, 25 Ocak 2001’de Ebubekir Denizle birlikte gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

Tanış’in babası Şuayip Tanış yaşananları anlatıyor;
Daha önceleri evim Cizre’deydi. Bir gece evimi kuşattılar ve evde arama yaptılar. Tüm odaları didik didik arıyorlardı. Sonra odaların birinde bir tanesi “Bir şey buldum” dedi. Birkaç kâğıt parçasıyla gelmişti. Tabi o kâğıtlardan haberim yoktu yine onlar bırakmış ve komplo kurmuşlardı. Beni mahkemeye çıkarttılar.
 
Kuzey Irak’tan birini getirmişlerdi aleyhimize tanıklık yapıyordu. Sonuçta beni tutukladılar ve cezaevine attılar. 56 gün sonra Rahşan Affı’yla serbest kaldım. Bana ait bir benzinlik vardı. Çıktıktan sonra oraya doğru gidiyordum, beyaz renkli Toros marka araba yanıma yaklaştı “Nereye gidiyorsun” diye sordu.
 
“İş yerime” deyince “Gidemezsin Levent Ersöz seni çağırmış. İlla jandarmaya gideceksin Tufan Başçavuşu soracaksın. O seni Levent Ersöz’e götürecek. Beni Selim Gül gönderdi diyeceksin” dedi. Ben de gittim. Ersöz’ün yanına götürdüler. O da bana “Oğlun HADEP ilçe başkanlığı açacakmış. Buna izin vermeyeceksin” dedi. Ben de “Yasal bir parti açıyor. Ankara izin vermiş” diye itiraz edince bana “Ankara izin vermiş ama ben onu yaşatmam” diye tehdit etti.
 
Sonra tekrar çağırdılar böyle bir süre gidip geldim. Sürekli ölümle tehdit ediyorlardı. Çarşıda gözaltına almak istediler. O da kabul etmeyince Süleyman Yüzbaşı telefonla arayıp çağırmış. O günden sonra bir daha onlardan haber alamadık. 3 gün sonra savcılığa başvurduk ve Ersöz’ün tehdit ettiğini anlattım. Savcı da biraz çekindi ama dilekçeyi işleme koydu.
 
AİHM’ye başvurduk, Türkiye suçlu bulundu. Oğlumun kayıp nedeninin başındaki kişi Ersöz’dür. Biz de adalete, aydınlara, gazetecilere sesleniyoruz bu olayın açıklığa kavuşmasını istiyoruz, vicdanların rahat olması için, hiç değilse kemiklerinin, mezarlarının bulunmasını istiyoruz.

ESKİDEN İSMİNİ DAHİ SÖYLEYEMİYORDUK
Şırnak’ın Silopi İlçesine bağlı Özgen Köyünden Hacı Süleyman Soysal... Soysal 1995’te gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

Soysal’ın oğlu Şaban Soysal yaşananları anlatıyor:
1995 Kasım ayında babam kendi aracıyla bizi okula götürdü, daha sonra eve dönmüş ve işi çıktığını söyleyerek evden çıkmış. 2 gün sonra onun kaçırıldığını öğrendik.
 
Aracını ise Habur sınır kapısına yakın bir un fabrikasının yanında bulduk. O dönemlerde her gün faili meçhul haberleri geliyordu. O günden sonra babamdan bir daha haber alamadık. Geçen hafta mahkemede bir gizli tanık babamı bir uzman çavuşun kaçırdığını söyledi. O uzman çavuş mahkemeye çıkarılırsa babama ne olduğunu öğrenebiliriz. Biz de mahkemenin takipçisi olacağız.
 
Şırnak merkezden köylere kadar herkes babamı tanıyordu. Onun ismi söylendiğinde herkes saygı gösteriyordu. Olaydan daha öncesine köyün boşaltılması korucu dayatılması konusunda yoğun bir baskı vardı. Belki bizim bilmediğiz şeyler de olmuş olabilir. Babamdan para da istenmiş olabilir. JİTEM o dönemlerde çok kişiden para da istiyordu. Böyle bir durum da olmuş olabilir.
 
Ayrıca, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nin JİTEM’i 19 yıl sonra terör listesine alması olumlu bir gelişmedir. Daha önce biz bölgede ismini bile zikredemiyorduk şimdi bahsedebiliyoruz, tartışabiliyoruz. Birçok gelişmeyi artık rahat rahat takip edebiliyoruz, dava açabiliyoruz. Mahkemenin kararı olumlu bir gelişmedir. Ama zulüm dolu geçmişin hesabı acaba gerçekten sorulacak mı, merak ediyoruz.
 
JİTEM davasından, Aygan’ın İadesi Kararı Çıktı
Diyarbakır ve Batman`da 1992–94 yılları arasında işlenen 8 faili meçhul cinayete ilişkin 15 sanıklı JİTEM davasına, Diyarbakır 6`ncı Ağır Ceza Mahkemesi`nde devam edildi. ‘Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak` ve ‘Adam öldürmek’ suçlarından haklarında dava açılan 15 sanık duruşmaya katılmadı.
 
Mağdur avukatlarından Barış Yavuz ve Baran Vural ise duruşmada hazır bulundu. Mahkeme başkanı, haklarında yakalama kararı bulunan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Fethi Çetin (Fırat Can Eren), Hacı Hasan (İbrahim Babat), Mehmet Zahit Karadeniz, Muhsin Gül ve gıyabi tutuklama kararı bulunan Abdulkadir Aygan’ın (Aziz Turan) henüz yakalanmadıklarını bildirdi.
 
Mağdur avukatları, Abdülkadir Aygan’ın yurt dışından iadesi için işlem yapılmasını, ayrıca Mahmut Yıldırım ve Hacı Hasan (İbrahim Babat) hakkında da yakalama kararından ziyade tutuklama kararı çıkarılmasını talep etti.
 
Mahkeme, ayrıca Arif Doğan’ın tanık sıfatı ile ifadesinin alınması için İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen talimat cevabının beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



Bu haberler de ilginizi çekebilir