• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2498.11
  • ...
`Kendini Bilen Kurtuluşa Erer`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Bekir Aslan / Gaziantep / doğruhaber 
 
Gaziantep’te ikamet eden Urfa’nın Suruç ilçesi Ağören (Ağwéran) köyü doğumlu Besey Karakurt, yaklaşık olarak 95 yaşında. Aslında kaç yaşında olduğunu o da tam olarak bilmiyor. Besey Nine, eskilerin deyimiyle Fırat Nehri’nin buz tuttuğu yıl ya da Fransız işgalinden 8 yıl sonra dünyaya gelmiş. 16 Yaşında evlenen Besey Nine, bu yaşına kadar yaşamını babasından aldığı İslami ilimle geçirmiş. 6 çocuğu, 44 torunu, 137 torununun çocukları, 2 tane de torununun torunu bulunan Besey Nine asırlık yaşamını Doğruhaber’e anlattı.

KÖY ODALARINDA İSLAMİ EĞİTİM VERİLİRDİ
Çocukluk dönemlerinde köy odalarında İslami sohbetler ve dersler yapıldığını anlatan Besey Nine “Babam dinine bağlı bir insandı. Köy odalarına gider sohbetlere katılırdı. Dini bilgisini de köy odalarında yapılan sohbetlerden alırdı. Buna rağmen köylüler dini konularda ona danışırlardı. Babam çocuklarının da eğitimine çok önem verirdi. Bize daha küçükken namaz dualarını ezberleterek, namaz kılmamız ve oruç tutmamız tavsiyelerinde bulunurdu. Böylece biz de bu alışkanlıkları daha küçük yaşlarda kazandık. Ne yazık ki şimdiki anne-babalar çocuklarını yetiştirmede gevşek davranıyor veya yanlış şeylere özendiriyor” dedi.

HERŞEYİMİZİ KENDİMİZ YAPARDIK
Yaklaşık 35 yılda bir yaz dönemlerine gelen Ramazan aylarının üçüncüsünü yaşayan Besey Nine önceki yaz dönemlerinde oruç tutmanın zorluklarına da değinerek, “O dönemlerde hayat daha zordu. Sıcak yaz günlerinde hem oruç tutar hem de orakla ot yolardık. Tabi geceden sahurluklarımızı hazırlar, tarlanın yolunu tutardık. Ay ışığında çalışır sonra sahur yapardık. Sabah namazını kıldıktan sonra tekrar işe koyulur hava ısınıncaya kadar çalışırdık. Sıcaklar dayanılmaz olunca da işi bırakır evlerimize dönerdik. İşimiz bununla da bitmiyordu. O dönemlerde yemek hazırlamak da o kadar kolay değildi. Sıcak havanın altında ateş yakar önceden kaynatıp bulgur haline getirdiğimiz buğdayı pişirir tek yemekle iftar yapardık. Ama şimdi gidiyorsunuz bakkala istediğiniz kadar hazır bulgur alabiliyorsunuz. Yediğimiz içtiğimiz her şey bizim mahsulümüzdü. Hiç kimse yoğurdunu, yumurtasını, peynirini şehirde satmazdı, kendi tüketirdi. Şimdiki yiyecekler ilaçla yapılıyor yediğimiz zaman daha çok hasta ediyor. O zamanlarda biz pekmez, tereyağı ve bahçemizde yetişen sebzelerle beslenirdik. Bir köyde ekmek yapıldı mı yakın köylerde kokusu alınırdı. Yani o dönemdekilerin daha sağlıklı olması önce Allah’ın takdiri sonra da yediğimiz sağlıklı yiyeceklerdendi” şeklinde konuştu.

TOPLUMU AÇIK SAÇIK KADINLAR VE TELEVİZYON BOZDU

Yaşadığı uzun yıllar boyunca çevresini gözlemlediğini söyleyen Besey Nine, insanlardaki iman zayıflığına toplumda dolaşan açık saçık kadınlar ve televizyonun neden olduğunu söyleyerek, “Ben küçükken köyümüze bir mele gelmişti. Köy odasında verdiği ilk sohbette ‘öyle bir zaman gelecek ki uzaktan kişi gelecek insan ona baktı mı kadın mı erkek mi olduğunu fark edemeyecek, sonra biraz daha yaklaşacak yine fark edemeyecek, iyice yanına gelince fark edecek. Çünkü kendisi kadın, giyinişi erkek gibi olacak’ demişti. Biz çok şaşırmıştık. Şimdi camdan dışarı bakıyorum, aynı melenin dediği gibi kadınlar erkek gibi pantolon giymiş süslenmiş sokaklarda geziniyor” ifadelerini kullandı.

O (S.A.V)’NUN ÜMMETİ OLMAK…
İnsanların gaflet içinde olduğunu ifade eden Besey Nine, “Bundan dolayı insanlar günahın ne anlama geldiğini, sonucunun ne olduğunu unuttular. İnsanlar için iki yol vardır. Biri insanı cennete, diğeri ise cehenneme götürür. Kendini bilen insan için Hz. Muhammedin Ümmeti olmak büyük bir şeref. Birçok peygamber O (s.a.v)’nun ümmeti olmak için dua etmiş, biz kendimizi bilirsek, nefsimizi bilirsek kurtuluşa erenlerden oluruz” dedi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir