Hicret Konulu Hutbe
Cuma Namazı nedeniyle Batman`daki camiler dolup taşarken hutbede \"Hicret\" konusu ele alındı.
BATMAN - Batman`da Cuma Namazı hutbesinde \"Hicret\" konusu işlendi. Allah`ın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmek üzere peygamberler gönderildiğini belirtilen hutbede, görevlerinin sadece insanları doğru yola ulaştırmak olduğuna dikkat çekildi.
Hutbenin devamında, \"Bu kutlu elçilerin hemen hepsi, pek çok işkence ve zulme maruz kalmışlardır. Bazısı öldürülmüş, bazısı yurtlarından göçe zorlanmış, bazıları da toplumdan soyutlanarak baskı altında tutulmuşlardır. Hâlbuki bu kutlu elçiler, gönderildikleri toplum için rahmet, şefkat ve sevgi kaynağı idiler. Onlara gönül kapılarını kapatan toplum, aslında insanî fazilet ve erdemlere kapısını kapatmaktaydı\" denildi.
Allah elçilerinin sonuncusu, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)`e akla ve hayale gelmedik zulümler reva görüldüğü dile getirilen hutbede, \"Mekkeli müşrikler, bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen bu yüce elçiye akla hayale gelmedik işkence ve zulmü reva gördüler. O`na kucak açma, onunla insanlık onuruna yeniden ulaşma yerine; onu dışladılar, hayatına kastettiler. Bu ağır baskılar altında tebliğ ve davet görevini yerine getiremeyeceğini anlayan kâinatın efendisi, Miladi 622 yılında Mekke`den Medine`ye hicret etti. Bu hicret asla bir kaçış olmadığı gibi; sıradan bir göç de değildi\" denildi.
Hicretin İslâm davasının hedefe giden yolda bir dönüm noktası olduğu belirtilen hutbede, İslam toplumunun teşkilatlanması, bir güç haline gelmesi ve çevresine kendini kabul ettirmesi sürecinin ilk adımı hicret olduğu kaydedildi.
Hutbenin sonunda, Kur`an-ı Kerim`de hicret eden Müslümanların mükâfatı hakkında, \"İman edip hicret edenlerin ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir\" denildiği kaydedildi. (M. Fatih Akgül - İLKHA)
Hutbenin devamında, \"Bu kutlu elçilerin hemen hepsi, pek çok işkence ve zulme maruz kalmışlardır. Bazısı öldürülmüş, bazısı yurtlarından göçe zorlanmış, bazıları da toplumdan soyutlanarak baskı altında tutulmuşlardır. Hâlbuki bu kutlu elçiler, gönderildikleri toplum için rahmet, şefkat ve sevgi kaynağı idiler. Onlara gönül kapılarını kapatan toplum, aslında insanî fazilet ve erdemlere kapısını kapatmaktaydı\" denildi.
Allah elçilerinin sonuncusu, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)`e akla ve hayale gelmedik zulümler reva görüldüğü dile getirilen hutbede, \"Mekkeli müşrikler, bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen bu yüce elçiye akla hayale gelmedik işkence ve zulmü reva gördüler. O`na kucak açma, onunla insanlık onuruna yeniden ulaşma yerine; onu dışladılar, hayatına kastettiler. Bu ağır baskılar altında tebliğ ve davet görevini yerine getiremeyeceğini anlayan kâinatın efendisi, Miladi 622 yılında Mekke`den Medine`ye hicret etti. Bu hicret asla bir kaçış olmadığı gibi; sıradan bir göç de değildi\" denildi.
Hicretin İslâm davasının hedefe giden yolda bir dönüm noktası olduğu belirtilen hutbede, İslam toplumunun teşkilatlanması, bir güç haline gelmesi ve çevresine kendini kabul ettirmesi sürecinin ilk adımı hicret olduğu kaydedildi.
Hutbenin sonunda, Kur`an-ı Kerim`de hicret eden Müslümanların mükâfatı hakkında, \"İman edip hicret edenlerin ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir\" denildiği kaydedildi. (M. Fatih Akgül - İLKHA)