• DOLAR 32.449
  • EURO 34.759
  • ALTIN 2438.03
  • ...
Gazze Ve Şuur
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Elindeki Coca Cola`sını saklayarak, cebinde Marlboro`suyla gelip: "Kahrolsun İsrail" diyen adamın hali geliyor aklıma.
"Elimizden bir şey gelmiyor Ya Rabb. Sen onlara yardım et." diyen kadının bir şey gelmeyen ellerinden altın sesleri gelmesi gibi komik halimiz.
En ateşli kalemlerin en ateşli yazılarını bırakın, bir kıvılcım misali olan bizlerin nasıl nar şahı gibi ateş püskürttüğümüz zamanı hatırlıyorum.
Birkaç sene öncesinden yapılan zulmün kalıntılarını yaşatabildik mi kalbimizde?
Ne kadar yakın bize Filistin, ya da uzak mı bize Mescid-i Aksa, Kudüs?
 

Hiç düşündük mü, hiç hissettik mi kalbimizin Gazze için yandığını. Hissedeni o his kavurur ateşinde dostlar!
Ciğerimizden yükselen yanık dumanları Gazze`nin hangi evine düşen bombaların çıkardığı ah-u figanlardan alıyor kokusunu?
 

Hiç yıkıldık mı binlerce kez?
Harap gönüllerimiz; 1,5 milyar ümmetin gözlerinin içine baka baka, en kutsal mekanlarına atılan füzelerle yerle bir edilen bilmem kaç mescidin tozuna bulanmış, hangisiyle birlikte harab olmuş, kaçıncısından sonra yıkılıp tarumar edilmiş?
Hiç düşündük mü ya da hiç düşündürtüldük mü, hayatın cilveleri tarafından şuurlu bir şekilde?
 

"Yaşıyoruz" diye sesleniyoruz değil mi?
Damarlarımızdaki kan halen akıcı ise, halen donmamışsa yüreğimizde ve taşlanmamışsa bir kütle gibi, Filistinli mahzun çocuklar için. Öyleyse yaşıyordur.
 

Gerçekten de hala yaşıyor muyuz? Yani halen yaşıyorsak ve yaşamayı bir nimet olarak görüyorsak...
Hep böyle sürüp gidecekse zalim ile mazlumun arasındaki güç dengesi ve buna sadece seyirci kalıyosak 1,5 milyarlık aile, bu utanç bizlere yeter de artar bile.
 

Savaş bitmesine rağmen hiçbir şeyin yapılamamasının verdiği utançla bizler, gerçektende nasıl oluyor da gezebiliyoruz, nasıl düşünmüyoruz kardeşlerimizi?
Bilinmeli ki yara sıcakken fazla acıtmaz. Asıl, kan pıhtılaşınca, bozulunca bedenin düzeni, o zaman insanın halini görmeyegörün. Nasıl sızlanır kim bilir! "Nerden gelirse gelsin ama yardım gelsin bana." der. Ve hani ulaşamaz ya asıl kavuştuğu yardıma...
Gazze bu halde kıvranıyor şimdi. Harab olmuş evlerin sakinlerinin, hep ağlamakla yetinen çocukların yarası pıhtılaşmaya başladı bu birkaç senede, canlar!
 

Namusuna göz dikilmiş, canından bir parça koparılmış, bedenin ayakta kalan yanlarıyız fakat parçalanan uzuvlar mı hareket ediyor, biz gibi kendini hareketli hareketli sayanlar mı, bilemiyoruz artık..? Gerçekten de bizler yaşıyor muyduk?
 

Egoist bir kişiliği parçalayan bi hareketti İsrail`in Gazze`ye yaptıkları, parça halindeki bir ümmet için. Şimdi ise birlikten yoksun, takatten düşmüş, güç ve kuvveti kırılmış, çeşitli korkuların yüreğimizi esir aldığı bir halin içler acısı durumudur gözlerimizden okunan.
Mavi Marmara bir devrim ateşiydi yüreğimize dokunan. Biz o ateşle büyüdük. Hala büyüyoruz fakat bir eksiklik var gibi. Sanki “ümmet bilinci” sisteminde bir arıza var gibi. Ölmek üzere olan bir kurbağaya verilen bir elektrik gibi. Hani tepki verir ve sonra tekrardan ölüm haline geçer ya, elektrik verildikten sonrasında. İşte bu, halimizin bir tercümesi gibi. Bizler en şiddetli saldırılarda en büyük boykotları yapıyoruz fakat affedin beni. Unutuyoruz, çabuk unutuyoruz!!!
 

Hayatın bizlere verdiği şerefin ve sorumluluğun gerçeklerinden kaçar gibiyiz. Sanki gözlerimizi kapatırsak güneş yok olacakmış gibi hareket ediyoruz. Bu zaman da güneş, varlığıyla, sıcaklığıyla hissettiriyor kendisini.
Kulaklarımızı tıkamakta, gözlerimizi kapatmaktayız. Daha da ötesi kendi vicdanımızın sesini işitmemek için kendi kendimizi kandırmanın telaşındayız.
 

İşte böyle bir atmosferde bize düşen görev; ümmet bilincini doğru zamanda, doğru zeminde, doğru kişilere, doğru durumda ve en önemlisi doğru üslupta işlememiz diye düşünüyorum. Selam ve dua ile...
 

Abdullah Ayyıldız / Mardin

 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!

Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber. com. tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir