Cami Yarenleri (Susa Şehidleri)
Yıl 1992, Takvim yaprakları 26 Haziran`ı gösteriyor. Günlerden Cuma… Yer Susa Köyü… Bu gece yıldızlar yaşanacaklara şahitlik etmek istercesine sanki yere düşeceklermiş gibi yakın duruyor…
Susa`da garip bir sessizlik var… Mürted örgüt elemanları Susa camiinin etrafını kuşatıyorlar… Susa Köyü`nün camiinde namaz kılan Müslümanların ellerini bağlayıp dışarı çıkaran mürted örgüt elemanları elleri bağlı Müslümanların üzerine kurşun yağdırıyor… 10 Müslüman şehadet şerbeti içip pak ruhlarını rablerine teslim ediyorlar…
Abdusselam Güneş / Doğruhaber
26 Haziran 1992 Cuma günü yatsı namazından sonra, Silvan’a bağlı Susa Köyü`nün camiinde Mü’minler her akşam olduğu gibi namazlarını, kılıp Kur’an okuyorlardı. Birdenbire elleri silahlı ve üstlerinde asker üniforması olan katiller caminin içine ayakkabılarıyla girdiler. Eli silahlı katiller cami yarenlerine hakaretler ederek onları caminin dışına çıkardılar. Hepsinin ellerini bağladılar. “Hüseyin kimdir?” diye sordular. Hüseyin, hiçbir korkuya kapılmadan “Hüseyin benim!” diye cevap verdi. Hüseyin’i diğerlerinin içinden ayırarak başka bir tarafa ayırdılar. Hüseyin gelenlerin asker değil, mürted örgütün elemanları olduğunu ve olacakları anlamıştı… Hüseyin, “Allahu Ekber! diye bir tekbir getirerek, Ey Müslümanlar bunlar asker değil” diye haykırdı. Tekbir sesini duyan gözlerini kan bürümüş katiller ellerindeki silahlarla elleri bağlı bu muvahhid insanların üzerine kurşun yağdırdılar. On güzel insan şehadet şerbetini içerek cennete doğru uçtu… Katilleri ise kıyamete kadar lanetle yâd edilecek…
26 Haziran 1992 Cuma günü yatsı namazından sonra, Silvan’a bağlı Susa Köyü`nün camiinde Mü’minler her akşam olduğu gibi namazlarını, kılıp Kur’an okuyorlardı. Birdenbire elleri silahlı ve üstlerinde asker üniforması olan katiller caminin içine ayakkabılarıyla girdiler. Eli silahlı katiller cami yarenlerine hakaretler ederek onları caminin dışına çıkardılar. Hepsinin ellerini bağladılar. “Hüseyin kimdir?” diye sordular. Hüseyin, hiçbir korkuya kapılmadan “Hüseyin benim!” diye cevap verdi. Hüseyin’i diğerlerinin içinden ayırarak başka bir tarafa ayırdılar. Hüseyin gelenlerin asker değil, mürted örgütün elemanları olduğunu ve olacakları anlamıştı… Hüseyin, “Allahu Ekber! diye bir tekbir getirerek, Ey Müslümanlar bunlar asker değil” diye haykırdı. Tekbir sesini duyan gözlerini kan bürümüş katiller ellerindeki silahlarla elleri bağlı bu muvahhid insanların üzerine kurşun yağdırdılar. On güzel insan şehadet şerbetini içerek cennete doğru uçtu… Katilleri ise kıyamete kadar lanetle yâd edilecek…
SUSA, KATLİAMI İSLAM’A TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN SEMBOLÜDÜR
Tarihte birçok defa Müslümanlar camilerde saldırıya uğramışlardır. Susa Camiinde işlenen katliam da bunlardan sadece birisidir… Marksist ve Leninist bir ideolojiyi benimseyen Pkk, Kürt halkını sadece İslam’dan uzaklaştırmak için çalışmamış aynı zamanda bölgede Müslümanlara saldırarak onları şehid etmiştir. Mürted örgütün bütün bu baskılarına ve katliamlarına rağmen Müslüman Kürt halkı İslam’a dört elle sarılmaya devam etmiştir. Susa Camiinden şehid edilen on mazlum Müslümanın kanı kendilerinden sonra gelenlere ışık oldu. Onlar rahmetle anılırken, katilleri dünya var oldukça lanetle anılacaklar. Mazlum ve mustaz’af Müslümanlar ise kendilerine reva görülen bu katliamı unutmayacaklardır.
Susa katliamı bölgede İslam`a ve Müslümanlara tahammülsüzlüğün, sembolü haline geldi.
SUSA NEREDEDİR?
Susa Köyü (Yolaç) Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı bir köydür. Diyarbakır’ın 80 km doğusunda Silvan ilçesine 5 km uzaklıktadır. Silvan çok eski bir yerleşim yeridir. Silvan nasıl ki Diyarbakır’ın en yeşil ilçesi ise Susa da Silvan’ın yeşilliğiyle en meşhur köyüdür. Susa’da cami katliamı olmadan önce köyde 90 hane vardı. Susalılar, gayri İslami hiçbir âdetin köylerine girmesine izin vermezlerdi. Köylüler çoğunlukla çocuklarını İslami eğitim alması için medreselere gönderirlerdi.
ŞEHİD SALİM MÜCADELENİN TOHUMLARINI ATIYOR
Köy gençlerini İslami dava ile ilk tanıştıran yine Pkk’lılar tarafından şehit edilen Salim Fidancı idi. İslami kitaplar okuyarak kendisini geliştiren Şehid Salim, çobanlık yapmaya giderken bile heybesine aldığı kitapları okurdu. Silvan ilçe merkezinde İslami mücadele veren gençlerle diyalogu olan Salim, akraba ve köylü arkadaşlarını İslam’a davet etmeye başladı. Bir zaman sonra bu kervana gençler akın etti. Bu gençlerden biri de Hüseyin’di.
HER EVDE İSLAM KONUŞULUYOR
Günbegün Susa’da İslam davası için çalışanlar güçlendi. Öyle ki gece gündüz İslam’ın konuşulmadığı hiçbir ev kalmadı. Köydeki gençler haftada bir kere toplanıyor, hizmet ve çalışmalarının muhasebesini yapıyor, İslam davasının daha fazla insana nasıl ulaşabileceğinin hesabını yapıyorlardı. Camide bir araya gelerek Kur’an’ı ve Siyeri anlamaya yönelik dersler yapıyorlardı.
MÜRTED ÖRGÜT MÜSLÜMANLARIN EVLERİNE SALDIRIYOR
Bu çalışma ve hizmetler İslam dinine düşman olanların huzurunu kaçırdı. 1990’lı yıllarda bütün bölgede olduğu gibi Susa’da da önceleri fikri tartışmalar başladı. Mürted örgüt bölgede kendi dışında hiçbir çalışmayı kabul etmiyordu. Bundan dolayı bölgenin her yerinde Müslümanların evlerine ve işyerlerine roketlerle ve bombalarla saldırıp onlarca Müslümanı şehid ettiler.
SALİM’İN ŞEHADETİ SUSALI GENÇLERİ ÇOK ÜZDÜ
Silvan’da Ramazan ayında İslam davetçisi Hacı Biçer, Kur’an üzerinde şehid edildi. Birkaç gün sonra Salim Fidancı bir bayram arefesi şehid edildi. Şehid Salim iftara bir saat kala camide hatmini teslim edip eve doğru gelirken kalabalık bir grup Pkk’lı tarafından linç edilerek şehid edilmişti. Bu iki Müslüman’ın şehadeti özellikle Salim’in şehadeti Susa’daki gençleri çok üzdü.
ŞEHADET GECESİ
26 Haziran 1992 Cuma gecesi her zaman olduğu gibi Hüseyin ve arkadaşları akşam yemeklerini yedikten sonra camiye gittiler. Akşam ve yatsı namazı arasında oturup derslerini yaptılar. Yatsı ezanının okunmasından sonra kamet getirildi ve namaza başlandı.
CAMİ KUŞATILIYOR
Hiçbir zaman Müslümanların karşısına çıkmaya cesaret edemeyen mürtedler asker kılığına girerek Susa Camiinin etrafını kuşattı. Camidekilere seslenerek, “Biz askeriz, teslim olun” dediler. Gecenin bu vaktinde gelenlerin asker olmayabileceğini düşünen Hüseyin ve arkadaşları telsiz sesini duyunca ikna oldular. Camiye giren mürtedler cemaate saldırdılar.
Camideki Müslümanlara “Siz burada toplanıp ders yapıyorsunuz haa… hele bir karakola gidelim de toplanıp ders yapmanın ne demek olduğunu size gösteririz” diye bağırıyorlardı. Bu tarz sözler sarf ederek kendilerini kamufle etmeye çalışan mürted örgütün elemanları hem İslami mukaddesata hem de cami cemaatine ağır küfürler ederler.
CAMİYE AYAKKABILARLA GİRDİLER
Küfürler ve hakaretler ederek ayakkabılarla girdikleri camiden Müslümanların ellerini bağlayıp onları caminin önüne çıkardılar. Daha sonra Hüseyin’i arkadaşlarından ayırdılar.
Onlar Hüseyin’i kendileri ile beraber götürmek istiyorlardı. Onların bu hareketlerinden kuşkulanan şehid Hüseyin dışarda bekleyenlerden birinin ayağında mürted örgüt militanlarının giydiği mekap marka spor ayakkabıları, hal ve tavırlarından da bunların asker olmadığını anlar. Hüseyin, bu durumu fark eder etmez arkadaşlarına; “Bunlar asker değil, bunlar Mürted örgüt elemanları” diye bağırıyor. Bunun üzerine Hüseyin’i dipçiklemeye ve vurmaya başlıyorlar ve Hüseyin’i beraberlerinde götürmek için sürüklüyorlar. Hüseyin sokaktaki elektrik direğine tutunarak “Allahu Ekber” diye tekbir getirmeye başlar.
ŞEHADET ANI
Mürted örgüt elemanları ellerini bağlayıp duvarın dibine dizdikleri Müslümanların üzerine kurşun yağdırmaya başlar. Silah sesleri ile birlikte köyde elektrikler de kesilir. Silah seslerinin kesilmesinden sonra korkunç manzara ortaya çıkar. On beş Müslüman, mürted örgüt elemanlarının silahlarından çıkan kurşunlardan üst üste yığılmıştır. Bu on beş kişiden 10’u oracıkta şehid olur ve 5 kişi de saatler sonra çok zor şartlar altında hastaneye kaldırılarak kurtulur.
Böylece Allahu Tealanın bir ayeti daha tecelli etmiş oldu... “Mü’minlerden öyle erler var ki, Allah’a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi adağını yerine getirdi, (şehid oluncaya kadar çarpışacaklarını adamışlardı ve şehid düştüler), Bir kısmı da (şehid olmayı) beklemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.” (Ahzâb: 23)
Susa Şehitleri
Hüseyin Çetinkaya
Hacı Ahmet Kantar ve M. Emin Kantar (baba-oğul)
Zeki Fidancı, Medeni Fidancı, Said Fidancı, Meki Fidancı (dört kardeş)
Muhammed Ali Uslu
Abdulhalik Ugaş (Cami imamı)
Adnan Kantar
Allah şehadetlerini kabul etsin
Hüseyin Çetinkaya
Hacı Ahmet Kantar ve M. Emin Kantar (baba-oğul)
Zeki Fidancı, Medeni Fidancı, Said Fidancı, Meki Fidancı (dört kardeş)
Muhammed Ali Uslu
Abdulhalik Ugaş (Cami imamı)
Adnan Kantar
Allah şehadetlerini kabul etsin
CAMİ YARENLERİ 1. BÖLÜM
CAMİ YARENLERİ 2. BÖLÜM
CAMİ YARENLERİ 3. BÖLÜM
CAMİ YARENLERİ 4. BÖLÜM
CAMİ YARENLERİ 5. BÖLÜM