Ekim Yapılmadan Mahsul Alınmaz
Sen dinini nefsinin rağbet ettiklerine tercih edeceksin. Ahiretini dünyaya tercih edeceksin.
Sen dinini nefsinin rağbet ettiklerine tercih edeceksin. Ahiretini dünyaya tercih edeceksin. Yaratanını (Allah’ı) yaratılanlara (mahlukata, diğer insanlara) tercih edeceksin. Senin mahvolma sebebin, nefsinin rağbet ettiklerini dinine tercih etmen, dünyayı ahiretine tercih etmen, yaratılanları (mahlukatı) Yaratan’a (Allah’a) tercih etmendir. Bu anlattıklarıma uygun hareket et. Dinini nefsani arzularına, ahiretini dünyana, Yaratanını yaratılanlara üstün tut. İşte o zaman Allah sana kâfidir. Nefsani arzularını dinine, dünyanı ahiretine, yaratılanları da Yaratan’a üstün tuttuğun takdirde ise, Aziz ve Celil olan Allah ile aran perdelidir. Bu durumda senin isteklerine Allah’tan icabet yoktur. İcabet, cevap isteğinden sonra gelir. Sen güzel amel ve hareketlerde bulunduğun zaman, O da senin isteğin anında sana icabet eder. Mahsul ve hasat, ekimden yani ziraattan sonradır. Ekim yapılmadan mahsul alınmaz. Sen de önce ek ki, mevsiminde biçesin, mahsul alasın. Sen önce güzel amel ve hareketlerde bulunarak ek. Sonra biçer, mahsulünü alırsın.
Rasûlullah ( s.a.v) şöyle buyururlar:
“Dünya ahiretin ekim alanıdır.”
Bu zaraat kalpte ve bedende yapılır. Ekilecek şey de imandır. Ziraat, ekim mahallinin sürülmesi, su getirilmesi ve salih amellerle sulanmasıdır. Şu kalp yumuşak, şevkatli ve merhametli olduğu zaman orada ekilen biter, zaraat yapılabilir. Kasvetli, haşin ve set olduğu zaman ise, onun arazisi tuzlu ve çorak demektir. Tuzlu ve çorak arazi ise ziraate elverişli değildir. Yüksek bir dağın tepesinde ziraat işi yapmaya kalkışsan, ekdiğin bitmeyebilir. Orada yapılan bir ziraatin verimsiz kalma ihtimali daha kuvvetlidir. Bu zairaat işini onu bilenden öğren. Kendi başına hareket etme. Bak, Rasûlullah (s.a.v) ne buyuruyorlar:
“Her sanatı ehlinden öğreniniz.”
Kaynak: Fethu’r-Rabbânî / Abdülkadir Geylani (k.s)