• DOLAR 32.555
  • EURO 34.953
  • ALTIN 2443.801
  • ...
Mustazaf-Der`in Kapatılması İzmir`de Protesto Edildi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İZMİR - Ege Peygamber Sevdalıları Platformu, Mustazaf-Der`in Yargıtay tarafından alınan karar sonucu kapatılması ve Gaziantep`te kızı başörtülü okula gittiği için Güllü Çevik adlı öğrenci velisine verilen 2 yıl 6 aylık hapis cezasını protesto etmek amacıyla İzmir Valiliği önünde bir basın açıklaması yaptı.

Mustazaf-Der Hep Halkın Yararına Hizmet Etmiştir
 
Basın açıklamasından önce, kapatılan Mustazaf-Der İzmir Şube Başkanı Cemil Genç kısa bir konuşma yaptı. Genç, Mustazaf-Der`in kurulduğu günden bu yana halkına menfaatine ve yararına yönelik faaliyet yürüttüğünü; düzenledikleri kutlu doğum etkinliklerine yüzbinlerce insanın katıldığını, fakir halka yardımlar yaptığını belirterek; bu hayırlı faaliyetlerin birtakım derin güçler tarafından engellenmek istediğini söyledi.
 
Basın açıklamasını Muhammed Akgül okudu. Akgül, Mustazaf-Der`in kültürel ve ekonomik yönden mahrum ve mustazaf bırakılmış halkın kaybettiği değerleri inşa etme yolunda "Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun…" ayetinin düsturu ve şuuruyla 11 Eylül 2004 tarihinde kurulduğunu ifade ederek, Mustazaf-Der`in mazlum halkın her zaman yanında olduğunu belirtti.

Kirli ve Derin Yapılar Yapılan Hayırlı Faaliyetleri Engellemek İstiyorlar
Mustazaf-Der`in, Hakkın emrinde, Müslüman halkın duygularına tercüman olduğunu ve hizmetten geri durmadığını belirten Akgül, " Gerek muhtaçlara yaptığı yardımlar ve gerekse düzenlediği etkinliklerde yüzbinleri buluşturmasıyla Müslüman halkın gönlünde yer etmiştir. Çalışmalarıyla mazlumların yüzünü güldürüp sevindirmiş, zalim ve müstekbirlerin korktuğu bir camia olmuştur. Camianın hayırlı hizmetlerini hazmedemeyen kirli ve derin güçler, farklı zaman dilimlerinde derneğin faaliyetlerini engellemek için değişik tuzaklar kurmuş ve komplolar tezgâhlamışlardır. İktidarlarını sürdürebilmek için çıkardıkları kaos ve kargaşa ortamına Müslümanları da dahil etmek için sürekli olarak Mustazaflar Camiasına saldırmışlardır. Bu saldırılara karşı sürekli itidal çağrısında bulunulmuş, kurulan tuzaklar ve tezgahlar boşa çıkarılmıştır" dedi.

Verilen Karar Gözdağı Vermek Amaçlıdır
 
Kamuoyunu yanıltmak için itham ve iftiralar gerçekmiş gibi yandaş medyaya servis edildiğini ve yargının da ısmarlama kararlarıyla bu tezgaha ortak olduğunu vurgulayan Akgül, "Hiçbir surette gerçeği yansıtmayan ve varsayımlardan öteye geçmeyen iddialar, niyet okumalarla verilen bu kararlar hukukilikten uzak olup, tekçi zihniyetin farklılıklara tahammülsüzlüğünü göstermektedir. Son olarak yapılan çalışmaları hazmedemeyenler tarafından derneğin feshi için açılan dava yakın bir zamanda Yargıtayca onandı. Bu onamanın Peygamber Sevdalıları`nın milyonlara hitap eden kutlu doğum etkinliklerine denk getirilmesi kararın hukuki dayanaktan yoksun ve tamamen gözdağı vermek amaçlı olduğunu göstermektedir. Bu yargılama ve cezalandırma tarzı, İstiklal Mahkemeleri uygulamalarını aratmamaktadır. Resmi ideolojiyi koruma refleksli uygulamaları Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görmeye alışmıştık. Öyle görünüyor ki; bundan böyle yargı zulmünü Asliye Hukuk Mahkemelerinde ve Yargıtay`da sıklıkla göreceğiz" ifadelerini kullandı.

Mustazaf-Der Bütün Çalışmalarını Yasal Çerçevede Yaptı
 
Mustazaf-Der`in kurulduğu günden beri kolluk ve yargının tacizi, baskısı ve tehdidi altında faaliyet yürüttüğünü ve dernek üyeleri hakkında soyut iddialarla sık sık davalar açıldığını ifade den Akgül, "Faaliyetleri göz önünde olan ve tüm çalışmaları resmi çerçevede yapılan bu derneğin, özgürlüklerin en geniş çerçevede düşünüldüğü ve konuşulduğu bir zeminde bu şekilde insafsızca bir karara maruz kalması zulmün nasıl da katmerleştiğini gözler önüne sermektedir. Bu güne kadar gerçekleştirdiği binlerce faaliyet ve yüzbinlerin katıldığı etkinliklerde kimsenin burnu dahi kanamadı. Hiçbir müessir fiil gerçekleşmedi. Suç teşkil edecek hiçbir konuşma yapılmadı. Dernekleri defalarca denetlemelerden geçti, hukuk dışı, yasadışı bir husus tespit edilmedi" dedi.
 
Fakir İnsanlara Yardım Etmek Ne Zamandan Beri Suç Oldu?
 
Bu güne kadar dernek ve şubelerince on binlerce muhtaç aileye yardım yapıldığını belirten Akgül, "Yardım yapılan muhtaçlarla görüşen herkes adil bir şekilde yardımların dağıtıldığını görecektir. Yardıma muhtaç bir insanın fikrine, zikrine bakılmadığını dernekler müdürlüğü dahil, herkes biliyor. Buna rağmen yardımlar sadece bir kesime yapılıyormuş gibi gösterilip kapatmaya gerekçe oluşturulmuştur. Velev ki; bu böyle olsa da tutuklu olan kişiden dolayı yakınlarının da cezalandırılması hangi vicdana sığar? Ve hangi kanun bunu yasaklayabilir? Yardıma muhtaç olan bir tutuklu veya hükümlü ailesine yardım etmek ne zamandan beri suç sayılmaktadır? Hangi hukuk devletinde legal çalışan kişilere illegal örgüt üyesi deniliyor? Derneklerin yasal faaliyetleri cezalandırılıyor, kapısına kilit vuruluyor? Bu mantığın hukukta yeri var mı? Yoksa siz insanların kalbinde olanı, geçeni tespit edecek niyet okuyucu bir buluş yaptınız da bizim mi haberimiz yok?" dedi.
 
Verilen Başörtüsü Cezasından Biran Önce Geri Adım Atılmalı
 
"Ayrıca kanımızı donduracak türden başka bir hukuksuzluğu ve insafsızca yargılamayı kızı başörtülü olarak okula gittiği ve bir anne olarak doğal olarak kızının arkasında duran Gaziantep`li anneye verilen 2 yıl 6 aylık cezada da gördük" diyen Akgül, konuşmasını şöyle sürdürdü, "Yargınıın Güllü Çevik kararı, kızını başörtülü olarak okula gönderen diğer baba ve annelere bir gözdağı mı? Galatasaray`ın kupa almasındaki mağduriyetini birkaç saatte çözenler, başörtüsü sorununu çözmek için acep daha neyi bekliyorlar? Eğer başörtülü olarak kızını okula göndermek suçsa haberiniz olsun ki, sizin nazarınızda suç olan bu fiili inancımızdan dolayı yapmayı bir izzet olarak görüyoruz. Bu yapılan hatadan bir an önce dönülmesini bekliyoruz."

İftira ve Karalamalardan Vazgeçin
 
Akgül, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı, "Sonuç olarak deriz ki; Müslüman halkımız ile aramıza girmek için, İslami camialara komplo ve tuzak kurmaktan, iftira ve karalamalarınızdan vazgeçin. Halk ile İslam`ın arasına girme uğraşısı boştur. Sesimizi kesme, başörtülü okumayı engelleme, bacılarımızı cezaevlerine atma ve derneklerin kapılarına kilit vurma yerine, sesi olduğumuz halkın, inancı ve kimliğiyle barışın. Ey adaleti ve hukuku öncelediğini söyleyen hükümet, sen de adil ve tarafsız ol. Akredite camialara yapılan hukuk dışı uygulamalara karşı çıktığın gibi, böylesi hukuk dışı uygulamalara da karşı çık. İslami dernek ve kurumlar üzerindeki baskıyı kaldır. Müslüman halkımızın dini ve dili üzerindeki engelleri kaldıracak kalıcı düzenlemeleri bir an evvel yap."
(İlyas Yıldız-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir