• DOLAR 32.56
  • EURO 34.98
  • ALTIN 2440.267
  • ...
Nasıl! Rahat Mıyız?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Her sabah güneşin doğuşuyla beraber, kahvaltılık çeşidi bol olan sofraya oturuveririz. Herkesin yüzü güleç, herkes mutludur. Kahvaltıdan sonra işyerimize gidiyoruz. Çeşit çeşit hesaplar yapıyoruz; işimizi nasıl geliştirebiliriz, nasıl daha çok kazanç elde edebiliriz diye. Öğlen olur, bir telefonla söyleyiveririz hemen, canımızın çektiği yemeklerden. Bu yetmez; yemekten sonra sıcacık çayımızı da yudumlarız. Akşam olur, paralarımızı sayıp hemen evin yolunu tutarız. Ee akşam deyince aklımıza ilk sıcacık yemekler gelir ya, o yüzden çok sevinçli oluruz. Bir de uzandık mı kuş tüyünü aratmayan yataklarımıza; oohh hayat bu işte...
 

 

Bir de başka bir hayat serüvenine göz atıyoruz...
Her sabah gardiyan havlamalarıyla, küflenmiş sünger yataklarında uyanan, üç-beş zeytin, bi ketik peynir, ufak çay ve soğuk demir tabldotlarla kahvaltı yapan insanlar var. Hem de, bu insanlar öyle yedi yabancı kişiler değil, bize çok yakın insanlar. Sırf Müslüman`dır diye, yıllarca oralarda tutulanlar var! Kimisi de bir ömür mahkum... Kimisinin çocuğu doğmuş, büyümüş, evlenmiş fakat babasını hiç (tam) görememiş, kimisinin de anası, bacısı vefat etmiş ama mezarları başında bir fatiha dahi okuyamamış. Kimisi kanser, kimisi verem, kimisi yatalak, kimisi sakat... Fazla anlatmaya gerek duymuyorum. Çünkü o cezaevlerinde ne gibi şeyler yaşanıyor herkesin malumu...
 

Ama nedense biz, hiçbir şey yokmuş, herşey normalmiş gibi davranıyoruz. Serbestçe Dolaşırken Yeryüzünü, Hatırlamıyoruz Attığı Her Beş Adımdan Altıncısı Duvarlara Denk Gelen Müslümanları! Ağzımıza aldığımız lokmalarda aklımıza gelmiyor onlar ve çektikleri! Hayret ediyorum; nasıl boğazımızdan geçebiliyor lokmalar. Neden boğazımız tıkanmıyor, düğümlenmiyor?!Çünkü kalbimiz öyle bir katılaşmış ki, kendimizden başkasını düşünemez olmuşuz! On sekiz (18) yıldır babasını demir parmaklıklar ardında ancak görebilen bacının neler çektiğini, on sekiz (18) yıldır da annesinden ayrı ilden ile dolaştırılan abinin neler yaşayıp neler hissettiğini hiç düşünmüyoruz! Hiç aklımıza gelmiyor... Bazen Çağrı TV`de izleyip hüzünleniyoruz, bazen de Doğruhaber gazetesinde okuyup iç çekiyoruz. Ama bu yaşadığımız üzüntüler, ancak 2-3 dakika sürüyor hepsi o! Peki ben hem kendime hem de bütün Müslüman`lara şu soruyu sormak istiyorum; Nasıl! Mutlu Muyuz?

 

Mehmet Enes Karakaya / İstanbul - Yaş: 18

 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir