"Dinimiz ırkçılığı yasaklamıştır"
Dünyada en büyük toplumsal tehlikenin ırkçılık tehlikesi olduğunu vurgulayan İlahiyatçılar, hiçbir ırkın diğer bir ırka üstünlüğünün olmadığını, üstünlüğün ancak takvada olduğuna dikkat çektiler.
Danıştay 8'inci Dairesi'nin, ırkçılık eseri "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi kararının ardından başlayan tartışmalar devam ediyor. Kimi çevreler tarafından ısrarla gündemde tutulmak istenen "Öğrenci andı" tartışmaları bazen ırkçılık hatta bazen de ezanın Türkçe okunmasının istenmesine kadar varan tartışmalara yol açıyor.
Allah'ın katında insanların aynı olduğunu, İslam'da kavmiyetçiliğin ve ırkçılığın olmadığını vurgulayan İlahiyatçı Mürşit Cevahir, İLKHA'ya yaptığı değerlendirmede, ırkçılığın ferdi zararlarının toplumsal zararlara ve tartışmalara dönüştüğüne, bununda yanlış olduğunu söyledi.
Irkçılık tartışmalarının doğru olmadığını vurgulayan Cevahir, İslam'ın ırk, dil ve coğrafya gözetmeksizin bütün Müslümanları birbirine kardeş kıldığını ve bu kardeşliğin korunması için de ırkçılığı yasakladığını belirtti.
Hiçbir ırkın hiçbir ırka üstünlüğünün olmadığını da vurgulayan Cevahir, Hazreti Muhammed'in "Allah indinde en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır ve Arap'ın Arap olmayan acem üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Beyazın da siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ise sadece takva iledir." ifadelerine atıfta bulunarak, üstünlüğün takvada olduğunu vurguladı.
Hazreti Muhammed'in bu hadis ile ırkçılığın yanlış olduğunu söylediğini belirten Cevahir, dinimizin de ırkçılığı yasakladığını belirterek, Hucurat Süresi 13'üncü ayetine atıfta bulundu.
"Dinimiz ırkçılığı yasaklamıştır"
Hiçbir ırkın hiçbir ırka üstünlüğünün olmadığını ve üstünlüğün takvada olduğunu vurgulayan Cevahir, "Tüm Irklar birbirimizi tanımak içindir. Koskoca bu dünyada bir insanı tanımak için işte 'Türk Ahmet', 'Kürd Mehmet' ve 'Arap Halil' diye söylersek, biz adamı biraz daha yakından tanırlar. Yüce Rabbimiz bunun tanışmamız için olduğunu söylüyor. Ama Allah (Celle Celaluhu) katında üstünlük takva iledir. Kur'an-ı Kerim'de de 'Allah (Celle Celaluhu) katında sizin en üstününüz, en takvalı olanınızdır' diye buyuruyor. Yani 'Allah (Celle Celaluhu) katında en Türk'ünüz, Kürd'ünüz, Arap'ınız ve en zengininiz, boylunuz veya yakışıklınız üstün değil, iman eden ve takvalı olanınız üstündür' buyurarak ırkçılığı da yasaklamış oluyor." dedi.
Dillerin Allah'ın ayetlerinden olduğunu belirten Cevahir, "Kur'an-ı Kerim'deki başka bir ayette, 'Sizin renkleriniz ve dillerinizin ayrı ayrı, çeşit çeşit olması, kiminizin siyah kiminizin beyaz olması, kiminizin Türkçe, Kürdçe ve Arapça konuşması Allah'ın (Celle Celaluhu) varlığının kanıtlarındandır. Birbirinize zulüm etmek için değildir' diyor." ifadelerini kullandı.
"Üst kimliğiminiz İslam ve Müslümanlık olması gerekiyor"
İslam dininde ırkçılığın haram sayıldığını, ırkçılığın Müslümanları bir araya getiren ve Müslümanların vahdetine engel olduğunu belirten Cevahir, "Bugün Müslümanların birliğini ırkçılıkta engelliyor. Oysa Müslümanlar, ırklarını inkar etmeksizin bir tarafa atar, dinlerini ve imanlarını ön plana çıkarırlarsa yüce Rabbimizin katında en üstün olurlar. Yüce Rabbimizin katında ırklar üstün değildir ve yüce Rabbimizin katında inanlar üstündür. Yüce Rabbimiz bir ayeti kerimede 'Siz inanıyorsanız, en üstün olan sizsiniz' diye buyuruyor. Yani bu ayeti kerime bize üstünlüğün ırklarda değil inançta olduğunu söylüyor. Yani bizim en üst kimliğimizin Müslümanlık olması gerektiğini söylüyor. Türk isek Türk'üz, Arap ise Arap'ız, Acem isek Acem'iz. Ama eğer ki bir üst kimlik arıyorsak İslam'ın üst kimliği üzerinden hareket etmek durumundayız. Yüce Rabbimiz bu ayeti kerimede inanları üstün kılmış diğer bir ayeti kerimede 'Ancak inanlar kardeştir' diye kardeşliğimizi Kürd, Türk, Arap, Acem, doğulu, batılı, Amerikalı, Avrupalı ve Asyalı da olsa hiç fark etmez yüce Rabbimizin katında üstün bir noktada oluruz." şeklinde konuştu.
"Dinimizde ırkı inkar etmek yoktur ama ırkçılık dinimizde haramdır"
Irkçılık ve mezhepçiliğin Müslümanlar arasında ayrışmaya neden olduğunu belirten Cevahir, şunları söyledi:
"Peygamber efendimiz de birçok hadislerinde ırkçılığı yasaklıyor. Peygamber efendimiz bir hadisinde 'Kim ırkçılığa çağırırsa bizden değildir. Kim ırkçılık üzere savaşırsa bizden değildir. Kim ırkçılık üzere ölürse yine bizden değildir' diyerek ırkçılığa davet etmeyi, ırkçılık üzere savaşmayı ve ırkçılık üzere ölenin de bizden olmadığını söyleyecek kadar ırkçılığı yasaklamıştır. Dinimizde ırkı inkar etmek yoktur. Ama ırkçılık dinimizde haramdır. İkisi arasındaki farkı çok iyi anlamamız gerekiyor. Yani Türk olmak ile Türkçü olmak, Kürd olmak ile Kürdçü olmak aynı değildir. Mezheplerde de böyledir. Örneğin; Hanifi mezhebinden olmakta bir sorun yoktur. Ama bir insan Hanificilik yaparsa bu kişi mezhepçilik yapmış olur. Günümüzdeki en büyük sorunlardan birisi mezheplere bağlı olmak değil, mezhepçilik yapmaktır. Yine ırklara bağlı olmak değil, ırkçılık yapmaktır."
"Müslümanlar tefrika içerisinde olurlarsa batılılar da bizi gelip sömürür"
Cevahir, "Allah'ın (Celle Celaluhu) ipine hepiniz birden sarılın' diyor. Bu ayette inanların hepsini kast ediyor. Yani Kürd'üyle, Türk'üyle, Arap'ıyla ve Acem'iyle, doğulusuyla ve batılıysa, siyahıyla, beyazıyla, esmeriyle ve sarışınıyla 'Hepiniz birden Allah'ın (Celle Celaluhu) ipine sarılın' diyen bir Rabbimiz var. Eğer Türkler Türklüğü, Kürdler Kürdlüğü ve Araplar Araplığı alırsa ki; bugün birçok İslam coğrafyasında maalesef bunlardan dolayı zaten İslam birliği, vahdeti oluşmamıştır ve Müslümanlar tefrika içerisinde, fitne ve zulüm içerisinde devam eder. Batılılarda bizi gelip sömürür." diye konuştu.
"Irkçılık Müslümanların vahdetini engelliyor"
Irkçılığın ferdi zararlarının toplumsal zararlara dönüştüğüne dikkat çeken Cevahir, "Toplumsal zararda İslam'da kardeşlik ruhunu engelliyor. Müslümanların birliğini ve vahdetini engelliyor. İslam'da tesanüt olma, birbirimiz ile tanışma, kaynaşma, destek olma ve yardımlaşma düşüncesini de öldürüyor. Bunlar zaman içerisinde toplumların, devletlerin yıkılmasına kadar, toplumların değişmesine kadar götürür ki zaten geçmişte birçok devletler zulüm, ırkçılık üzere kurulduğu için zulüm, baskı, şiddet doğmuş. Ama kurulan devletler adalet ve eşitlik, İslam esasları üzerine kurulsaydı; Osmanlı gibi 500-600 sene devam ederdi." diye belirtti.
Irkçılık ve mezhepçiliğin İslam ümmetinin zararına olduğunu belirten Cevahir, ırkçılık ve mezhepçiliğin Müslümanların vahdetini engelleyen önemli hatalardan ve yanlışlardan birisi olduğunu da sözlerine ekledi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)