• DOLAR 32.34
  • EURO 34.879
  • ALTIN 2393.529
  • ...
`Af teklifi` mecliste  28 ŞUBAT MAĞDURLARI  UNUTULMASIN!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MAHMUT BULUT- DOĞRUHABER

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli`nin seçimlerden önce Alaattin Çakıcı`yı cezaevinde ziyaretinden sonra gündeme getirdiği “af” teklifinin ayrıntıları belli oldu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, partisinin "Af teklifi"ne ilişkin, "Teklifimiz yasalaşırsa, TBMM'de kabul görürse bu düzenlemeden faydalanacak tutuklu hükümlü sayısı 162 bin 989 kişidir. Bu düzenlemeyle bu kadar kişinin hukuksal durumunda önemli bir değişiklik olacaktır." dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın yanı sıra HÜDA PAR`ın da görüşü affın sadece devlete karşı işlenmiş suçlarda uygulanmasının adaletli olacağı yönünde. Amerika`ya ziyareti öncesi gazetecilerin MHP`nin af teklifini sorduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Konuyla ilgili bazı açıklamaları duyduk. Fakat bu konudaki temel ilkemiz şudur; eğer bir af, devlete karşı işleniyorsa devletin bunu af yetkisi olabilir. Fakat şahıslara karşı işleniyorsa, bunun af yetkisi devlette değildir. Ancak bunu affedebilecek merci, o şahısların, mazlum, mağdur insanların ta kendisidir. Biz o yetkiyi devlet olarak kendimize alamayız. Düşünün ki bir ailede, bir kişinin eşi, kardeşi öldürülmüş, devlet olarak biz bunu affedebilir miyiz? O yetki ancak o ailenin kendine aittir. Bunun dışında parasal suçlar, hırsızlık, şu, bu... Aynı şekilde edebilir miyiz? Bu afla ilgili talebin içeriği A'dan, Z'ye ancak Meclise gönderildiğine göre bunların üzerinde arkadaşlarımız da gerekli çalışmaları yaparlar.” ifadelerini kullandı.   


HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz

HÜDA PAR DA DEVLETE KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA AF İSTEMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın af konusundaki görüşlerini daha önce HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz da dillendirmişti. Yavuz, “Bizim affa yönelik ilkesel yaklaşımımız: Devlet eğer bir af çıkaracaksa, kendisine karşı yapılan suçları affetme yetkisine sahiptir. Bir başkasının bir başkasına işlediği suçun affedilme yetkisi devlete ait değil, mağdur olan insanlara aittir. Bizim ilkesel olarak yaklaşımımız bu şekildedir. Eğer söz konusu olan başka insanların, başkalarına karşı olan suçlarla alakalı olan affı ise o konuda mağdur aile, kişi ya da kurumun yetkili kılınması gerekmektedir. Devletin belirlediği belki de sivil toplum kuruluşlarının da içerisine girdiği, onların o mağduriyetlerini tanzim etmeye ya da diyetini ödeme şeklinde makul ölçüler içerisinde, hem inançtan hem de örfi hukuktan kaynaklanan bu teamüller uygulanırsa, o zaman af ifadesi ma'şeri vicdanı yaralamaz. Çünkü bir insan aşırı derecede mağdur edilmişse, kan davalarının hâlâ var olduğu bizim bölgemizde bir insanın yakını tarafından öldürülen bir insanın yakını, devlet onu af ettiği zaman, bunu kendisi için çok ağır bir durum olarak görüyor ve Allah muhafaza etsin, kendi yöntemleriyle cezalandırma usulüne gidiyor ki burada af, toplumdaki beklentiyi karşılamamış oluyor." ifadelerini kullanmıştı.

YAVUZ 28 ŞUBAT MAĞDURLARINA DİKKAT ÇEKMİŞTİ

28 Şubat mağdurlarının unutulmaması gerektiğinin altını çizen Yavuz şunları söylemişti; "Devlet, terör örgütleri tarafından yönetilir hale gelmişti. Hem FETÖ hem de Ergenekon ya da 28 Şubatçı zihniyet, darbeci zihniyetler, devletin idaresinde etkili olmuşlardı. Bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlar neticesinde hakim ve savcılar ceza evlerine atıldı. Yapmış olduğumuz tespitlere göre, FETÖ mensubu olduğu gerekçesiyle, mevcut hakim ve savcıların 3`te biri, yargılanarak mahkum edilmiş ve ceza evine atılmış. Burada çok ciddi bir sosyal durum söz konusudur. 3`te bir hakim ve savcıların cezaevinde olduğu bir zamanda, bu hakim ve savcıların almış olduğu kararların ne kadar adil olabileceğini toplumun insafına bırakıyoruz. Böyle bir durum varsa, ‘devlete karşı işlenmiş suçlar` olarak ifadesi bulunan, gerek düşünce ve gerek siyasi suçları devletin göz önünde bulundurarak, en azından yeniden yargılama yolunu gündeme getirmesi, bu insanlara yönelik, özellikle 28 Şubat ve FETÖ yargısının mağduru olan kesimlere yönelik mutlaka bir düzenleme yapması gerekiyor. Artık bunun adı af olmaz. Çünkü bu insanlar mağdur edilmiş. Bunun yerine; iade-i itibar ya da hak iadesinin yapılması gerekiyor. Bizim ilkesel anlamda af meselesine yaklaşımımız bu şekildedir."


MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız

MHP`NİN AF TEKLİFİNİN AYRINTILARI

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, partisinin "Af teklifi"ne ilişkin detayları açıkladı. Kanun teklifini hazırlama nedenlerine ilişkin bilgi veren Yıldız, şunları söyledi: "Hazırladığımız kanun teklifinin amacı, FETÖ mensubu hakim ve savcıların geçmişte adalet mekanizması ve adalet duygusunda açtığı yaraların onarılmasıdır. Hain FETÖ örgütünün adalet sistemimiz içerisinde yapmış olduğu kadrolaşmanın sağladığı avantajla siyasi, ideolojik ve ekonomik olarak hasım gördüğü kişileri hukuk dışı yöntemlerle tasfiye, cezalandırma ve yok etme yollarına başvurduğu bilinen bir hakikattir. Örgüt, binlerce kişiyi haksız yere cezalandırmış ve telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere sebep olmuştur. Bu hukuksuz uygulamanın tamamına Türk toplumu tanıktır." Yapılan hukuka aykırı işlemler sonucu verilen kararlar ile son yıllarda Türkiye'de tutuklu hükümlü sayısında çok ciddi artışlar meydana geldiğini savunan Yıldız, cezaevlerindeki fiziki koşullar ve doluluk oranlarına dikkati çekti.

"19 MAYIS 2018'DEN SONRA İŞLENEN SUÇLAR KAPSAM DIŞI"

"Bugün itibarıyla ülkemizde bulunan 449 cezaevinin kapasitesi 211 bin 274'tür. Cezaevlerimizde dün itibarıyla 194 bin 404 hükümlü, 59 bin 131 tutuklu olmak üzere toplam 253 bin 535 kişi bulunmaktadır." diyen Yıldız, cezaevleri ve infaz hukukuyla ilgili yeni bir düzenleme yapma, af çıkarma, bu sorunu çözme adına oluşan fikir ve söylemlerin, 2018 yılının mayıs ayı ortalarında toplumun tamamı tarafından dile getirildiğini savundu. Yıldız, kanun teklifinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkıp, milli hareketi başlatma tarihi olan 19 Mayıs'ı esas aldıklarını belirterek, "19 Mayıs 2018'den sonra işlenen suçlar bu sebeple kapsam dışı bırakılmıştır." dedi. Feti Yıldız, adalet sistemi içerisindeki haksızlıkların ve mağduriyetlerin kısmen de olsa giderilmesiyle hükümlü ve tutukluların topluma yeniden kazandırılması, toplumsal barış ve uzlaşmanın sağlanması amacıyla Anayasa'nın 10. Maddesi'nde düzenlenen eşitlik ilkesi gereğince, hukuksal durumları aynı olan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme maruz tutulması gözetilerek, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken cezalardan indirim yapılmasının uygun görüldüğünü söyledi. Yıldız, "Teklifimiz yasalaşırsa, TBMM'de kabul görürse bu düzenlemeden faydalanacak tutuklu hükümlü sayısı 162 bin 989 kişidir. Bu düzenlemeyle bu kadar kişinin hukuksal durumunda önemli bir değişiklik olacaktır." ifadesini kullandı.

BİR DEFAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE 5 YIL İNDİRİM

Kanun teklifinin birinci maddesindeki amaç kısmını okuyan Yıldız, şöyle devam etti: "Bu kanunun amacı, 19 Mayıs 2018 tarihi dahil olmak üzere bu tarihten önce işlenen, kanunda ayrı tutulanlar hariç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu ile özel kanunlardaki suçlar bakımından, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken toplam ceza sürelerinden şartlı indirim yapılması ve bunun sonucu olarak infazı gereken cezası kalmayan hükümlü ve tutukluların salıverilmesidir. İkinci madde olarak kapsam maddemizde, kanun kapsamındaki suçlardan dolayı hükümlü veya tutuklu olanların kesinleşmiş hükümlerde hükmolunan cezaların toplamından, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken cezadan bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indirilir. İndirim yapıldıktan sonra infazı gereken ceza kalmaması durumunda hükümlü salıverilir. Sanık ve şüphelinin tutukluluk durumuna gelince istinaf ve temyiz kanun yolunda ilk derece mahkemesiyle istinaf ceza dairesinde hükmolunan cezaların toplam süresi, kavuşturma evresindeyse iddianame ya da görevsizlik kararında sanığın işlediği iddia olunan suç ve suçlara ilişkin sevk maddelerindeki cezanın alt sınırı. Soruşturma evresinde şüphelinin üzerine atılı suç ve suçların kanun maddesinde gösterilen cezanın alt sınırı göz önüne alınarak, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam ceza süresi, bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indirim yapılmak suretiyle değerlendirilir."

BUGÜN MECLİSE SUNULUYOR

Yıldız, bugün kanun teklifini, TBMM Başkanlığı'na sunacaklarını belirterek, cezaların alt sınırının belirlenmesinde, TCK'nın 61'inci maddesindeki ölçütler esas alınarak, "teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezadan indirim yapılmasını gerektiren diğer şahsi sebepler"in göz önünde bulundurulduğunu söyledi. Ceza indiriminin geri alınmasına ilişkin de açıklamada bulunan Yıldız, ikinci madde uyarınca salıverilen hükümlülerin tahliye tarihine kadar kasıtlı bir suç işlemesi ve hapis cezasının kesinleşmesi halinde yapılan indirimin geri alınarak, cezaların infazına başlanacağını söyledi.

KAPSAM DIŞINDAKİ SUÇLAR

Yıldız, kanun kapsamı dışındaki suçları ise şöyle sıraladı: "5237 Sayılı TCK'nın 76'ncı maddesindeki soykırım, 77. maddesindeki insanlığa karşı suçlar, 78. maddesindeki örgüt, 81'inci maddedeki kasten öldürme, 82'nci maddedeki kasten öldürmenin nitelikli halleri, 90'ıncı maddedeki insan üzerinde deney, 91'inci maddedeki organ doku ticareti, 94'üncü maddedeki işkence, 95'inci maddedeki neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence, 96'ncı maddedeki eziyet, 102'nci maddedeki cinsel saldırı, 103'üncü maddedeki çocukların cinsel istismarı, 104'üncü maddedeki reşit olmayanla cinsel ilişki, 105'inci maddedeki cinsel taciz, 302'nci maddedeki devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozma fiili, 303'üncü maddedeki düşmanla işbirliği yapmak, 304'üncü maddedeki devlete karşı savaşa tahrik, 305'inci maddedeki temel milli yararlara karşı faaliyette bulunma ve bunun için yarar sağlama, 306'ncı maddedeki yabancı devlet aleyhine asker toplama, 307'nci maddedeki askeri tesisleri tahrip, 308'inci maddede düşman devlete maddi ve mali yardım, 309'uncu madde anayasayı ihlal, 310'uncu maddedeki cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, 311'inci maddedeki yasama organına karşı suç, 312'nci maddedeki hükümete karşı suç, 313'üncü maddedeki Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan, 314'üncü maddedeki silahlı örgüt, 315 maddedeki silah sağlama, 316'ncı maddedeki suç için anlaşma, 317'nci maddedeki askeri komutanlıkların gaspı, 318'inci maddedeki halkı askerlikten soğutma, 319'uncu maddedeki askerleri itaatsizliğe teşvik, 320'nci maddedeki yabancı hizmetine asker yazma yazılma, 321'inci maddedeki savaş zamanında emirlere uymama, 322'nci maddedeki savaş zamanında yükümlülükleri yerine getirmeme, 323'üncü maddedeki savaşta yalan haber yapma, 324'üncü maddedeki seferberlikle ilgili görev ihlali, 325'inci maddedeki düşmanla unvan ve benzeri payeleri paylaşma ve kabul, 326'ncı maddedeki devletin güvenliğine ilişkin belgeler, 327'deki devlet güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, 328'deki siyasal veya askeri casusluk, 329'da düzenlenen devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama, 330'daki gizli kalması gereken bilgileri açıklama, 311'de düzenlenen uluslararası casusluk, 332'de askeri yasak bölgelere girme, 333'deki devlet sırlarından yararlanma ve devlet hizmetlerine sadakatsizlik, 334'de yasaklanan bilgileri temin, 335'inci maddedeki yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini, 336'ncı maddedeki yasaklanan bilgileri açıklama, 337'de düzenlenen yasaklanan bilgileri siyasal askeri casusluk maksadıyla açıklama, 338'de taksir soncu casusluk fiillerinin işlenmesi suçu. 339'daki devlet güvenliğine ilişkin belgeleri elinde bulundurma suçları ve bu suçların eski ceza kanunumuzdaki karşılığı olan suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar, 5816 Sayılı Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanun, 6831 sayılı Orman Kanunu'ndaki suçlar kanun teklifimizin kapsamı dışındadır."

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir