• DOLAR 32.492
  • EURO 34.952
  • ALTIN 2435.485
  • ...
Casusluktan Ceza Aldı, Vekil Diye Serbest! ADALET BU MU?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MUSA AZAK- DOĞRUHABER

Yargıtay, Enis Berberoğlu'na, MİT tırları görüntülerini Can Dündar'a ilettiği gerekçesiyle verilen 5 yıl 10 ay hapis cezasını onadı. Yargıtay, milletvekilliği sona erinceye kadar Enis Berberoğlu'nun cezasının infazının durdurulmasına ve salıverilmesine karar verdi. Enis Berberoğlu Maltepe Cezaevi'nden tahliye edildi. Casusluk suçlamasına rağmen ve de onanmış cezasına rağmen Berberoğlu`na tahliye kararı veren aynı yargı 28 Şubat mağduru, yaşlı ve ağır hastalar için bu kararı ne yazık ki vermiyor. Çünkü onlardan hiçbiri vekil değil!

BERBEROĞLU DAVASINDA NE OLMUŞTU?

14 Haziran 2017`de Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan “MİT TIR'ları” haberiyle ilgili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi`nde açılan davada Berberoğlu hakkında “Siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla 25 yıl hapis cezası verildi ve Berberoğlu 14 Haziran 2017`de tutuklandı. Bu hüküm, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından 9 Ekim 2017`de bozuldu. Bozma kararında, “Sırrın daha önce ifşa edildiğinin kabulü halinde gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama suçunun unsurlarının oluşmayacağı” belirtildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi ise İstinaf Mahkemesi`nin bozma kararını usul ve yasaya aykırı bularak, dosyayı iade etti. Dosyayı yeniden ele alan İstinaf Mahkemesi, bu kez Enis Berberoğlu'na "casusluk" suçundan değil,  "devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan 13 Şubat 2018`de 5 yıl 10 ay hapis cezası verdi ve tutukluluğunun devamına hükmetti. Bu kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı temyiz etti. Savcılık, Berberoğlu'nun "casusluk" suçundan cezalandırılması talepli temyiz dilekçesini Yargıtay`a gönderdi. Dilekçede, Berberoğlu'nun, "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklama" suçundan cezalandırılması talep edildi. Berberoğlu, 24 Haziran Milletvekilliği Seçiminde yeniden CHP İstanbul Milletvekili seçilince, yargılamanın durdurulması talebiyle Yargıtay`a başvurmuştu. Bu talebi reddedilmişti.

HASTA VE YAŞLI MAHKÛMLARA ADALET UĞRAMIYOR!

JİTEM-ETÖ-FETÖ yargısının kurduğu kumpaslarla mağdur ettiği ve on yıllarca cezaya çaptırılan mahkûmlar gördükleri işkenceler sonrası ağır hastalıklara yakalandı. İşkencelerin etkileri yıllar sonra kendini göstermeye başlayınca birçok mahkûm tedavisi dahi mümkün olmayan hastalıklara yakalanarak hayatlarını kaybederken birçok mahkûm da ağır hastalıkların pençesinde cezaevinin zorlu mücadelesiyle baş başa bırakıldı. Seyit Ali Demiryol, Ahmet Şahin, Cahit Durmaz, Hüseyin Akbalık ve daha nice Müslüman mahkûm, gördükleri işkencelerin etkisiyle yakalandıkları hastalıklar sonrası hayatını kaybetti. Yasin Demir, Nuri Arslan, Ahmet Arslan, Mehmet Emin Alpsoy, Şeyhmus Alpsoy, Ahmet Turan Kılıç ve daha niceleri de onlarca yıldır hastalıklarına rağmen cezaevinde tutuluyor. Kamuoyu hasta mahkûmlara yaşatılan bu zulmün bir an önce son bulmasını ve adaletin sağlanmasını istiyor.

YAŞLI VE HASTA MAHKÛMLARDAN SADECE BİRKAÇI…

YASİN DEMİR

28 Şubat sürecinden sonra İslami faaliyetleri dolayısıyla tutuklanıp, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ve yaklaşık 17 yıldır cezaevinde bulunan Yasin Demir, cezaevinde Hepatit B ve Delta Süper Enfeksiyonu hastalıklarına yakalandı ve rahatsızlıkları kronikleşti. Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tek kişilik odada tutulan Demir, hastalığı raporlandırılmış olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumu ve Ankara Numune Hastanesi'nden ‘tedavi edilebilir' raporu almış ve cezaevinde kalmaya mahkûm edilmiştir. Günden güne rahatsızlığı şiddetlenen Demir, zor günler geçirmektedir. Son olarak CHP heyetinin hasta mahkûmlar üzerinde yaptığı araştırmalar neticesinde tahliye edilmesi gereken isimler arasında yer almış, buna rağmen girişimler sonuç vermemiştir. 6411 sayılı kanun değişikliği ile tahliye edilmesi gereken Demir, kendisine tahliye kapısını açacak raporu Adli Tıp Kurumu'ndan alınamamaktadır. Adli Tıp Kurumu'nun ihmalleri daha önce de birçok mahkûm üzerinde görülmüş, ancak ağır koma halleri ve ölümler neticesinde hasta mahkûmlarla kamuoyu tanışabilmiştir.

NURİ ARSLAN

FETÖ'nün kumpasları sonucu 2000 yılında gözaltında alınıp aylarca işkence gören Nuri Arslan hastalıklarına rağmen yıllardır cezaevinde. Gaziantep'te yaklaşık 18 yıl önce gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Kocaeli Kandıra F tipi Kapalı cezaevine konulan Nuri Arslan, yaşadığı kalp rahatsızlığı nedeniyle şu ana kadar 4 defa ameliyat oldu. Ailesi, oğullarının sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde kalmayacağını, bir an önce salıverilmesi gerektiğini söyledi. Oğlunun cezaevi şartlarında yeteri düzeyde tedavi imkânı bulamadığını ve her geçen gün durumunun kötüleştiğini belirten baba Murat Arslan, “Benim oğlum şu ana kadar tam 4 defa kalp ameliyatı oldu. 2-3 defa anjiyo oldu. Buna rağmen halen oğlum cezaevindedir." dedi.

MEHMET EMİN ALPSOY

İslami kimliğinden dolayı yaklaşık 19 yıldır cezaevinde bulunan Mehmet Emin Alpsoy, yakalandığı hastalığa zamanında müdahale edilmediği için zor günler geçiriyor.73 yaşında ve tek başına kendi ihtiyaçlarını gideremeyecek kadar da hasta olan Alpsoy, bel fıtığı ve ayağındaki problemden dolayı da ayağa kalkmada ve yürümede zorluk çekiyor. İlerleyen yaşı nedeniyle yaşadığı hastalıkların etkisinin daha da arttığını söyleyen Alpsoy ailesi, "Kemik erimesi, bel fıtığı ve yaşlılıktan dolayı ihtiyaçlarını karşılayamama bizleri de çok sıkıntıya düşürüyor. Daha önce çocuğu Şeyhmus Alpsoy onun ihtiyaçlarını karşılıyordu. Şimdi onun da ağır hastalığa yakalanması her ikisini de çok kötü etkiledi. Bunca sıkıntıyı yetkililer nasıl görmezler anlamıyoruz." şeklinde konuştu.

ŞEYHMUS ALPSOY

Yaklaşık 19 yıldır cezaevinde bulunan Şeyhmus Alpsoy, cezaevinde yakalandığı hastalığa zamanında müdahale edilmemesi nedeniyle zor günler geçiriyor.28 Şubat mağduru olan eşinin yaklaşık 19 yıldır cezaevinde olduğunu belirten Suat Alpsoy, eşi Şeyhmus Alpsoy'un cezaevinde tutulmasının tek sebebinin İslami kimliğinden kaynaklandığını söyledi. Alpsoy'un hastalığının epeyce ilerlediği ve bir hastanede eşinin de refakatinde tedavisinin sürdüğü ancak cezaevi şartlarında tedavinin çok zor olduğu ifade edildi.

AHMET TURAN KILIÇ

Ahmet Turan Kılıç'ın oğlu Necdet Kılıç babasının 84 yaşında olduğunu ve 26 senedir suçsuz yere bir iftirayla cezaevinde yattığını dile getirerek, “Babam suçsuz yere ve bir iftira üzere yatıyor. O dönemlerde bir komiserin kumpasıyla içeri girmişti. Babamın olaylarla alakasının olmadığına dair 10-15 tane şahidi varken, onu suçlu ilan ettiler ve babam, düzeni yıkmak suçlamasından idamlık mahkûm oldu. Yani adamın hiçbir ilgisi olmadığı halde bir komiserle yaşadığı hadise yüzünden idamlık mahkûm oldu.” şeklinde konuştu. Oğul Kılıç, “Babam kalp hastası, tansiyon rahatsızlığı var ve ayrıca işitme problemi var. Oradaki insanlarla doğru düzgün iletişim kuramıyor. Hatta bazen görüşe bile çıkamıyor. Onun haricinde Almanya'da kaza geçirmişti. Ayağında hiçbir iz kalmadığı halde ateşlenip yatağa düşüyor. Düştüğünde de en az bir ay boyunca kendine gelemiyor. Prostat rahatsızlığı var. Ancak herhalde kanser gibi ölümcül bir hastalık kapmadan dışarı çıkarmayacaklar. Bunun ölümcülü kalmamış. Zaten 75 yaşından sonra bir mahkûm, ihtiyarlıktan dışarı çıkarılır ve cezasını evinde çekmesi sağlanır. Cumhurbaşkanından bir an önce babam ve onun gibi olan yaşlı mahkûmlar için ceza ertelemesi talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

AHMET ARSLAN

İslami kimliğinden ötürü 2001'de evine düzenlenen bir baskınla gözaltına alınıp günlerce işkenceden sonra cezaevine atılan ve yıllardır cezaevinde bulunan Ahmet Arslan'ın oğlu Gıyasettin Arslan da, “Babam gözaltında çektiği işkencelerden sonra vücudunda çeşitli hastalıklar oluştu. Sağlık raporlarına göre, kendisinde şeker ve tansiyon hastalığının yanı sıra 4 ayrı kalp damarında da yüzde 100 tıkanma bulunuyor. Diğer damarlarında ise yüzde 50, yüzde 60 daralma olmasının yanında 6 defa ameliyat geçirmiş, 2 ameliyatında da damar patlaması yaşanmış. Babam her gün 18 ayrı ilaç kullanıyor ve doktorlarının ifadesine göre her an kalp krizi geçirebilir.

28 ŞUBAT MAĞDURLARINA ADALET NE ZAMAN UĞRAYACAK?

28 Şubat darbesini gerçekleştiren zalimler bin yıl süreceğini iddia etmişti. Bu durum hiç de umdukları gibi gitmedi. 28 Şubat ile her ne kadar hesaplaşılsa da gözden kaçan, unutulan ve ömürlerini cezaevlerinde tüketen 28 Şubat yargısının cezaevine gönderdiği mağdurlar hala adalet bekliyor. Konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde Çağlayan Adalet Sarayı önünde değerlendirmelerde bulunan Av. Kaya Kartal şunları söylemişti; “28 Şubat'ın hemen her çevrede darbe olarak adlandırıldığı, bir kısım 28 Şubatçının müebbetle yargılandığı, brifingli ya da paralel yapının mağdurları olduğu bilinen ve kritik mahkemelerde görev yapan hakim ve savcıların ihraç ve tutuklamalara muhatap olduğu, örgütçülerin başka kişileri örgütçü diye yargıladığı ve bunun artık ortaya çıktığı bir dönemde 28 Şubat süreci yargılamalarına meşru yargılama muamelesi yapmak açık bir zulümdür. Hukuk ilkelerine bile aykırı olan bu zulmü defalarca vurgulamalarına rağmen hala devam ettirilmesinin bir izahı yoktur. MAZLUMDER olarak bıkmadan, usanmadan binlerce insanın hayatını karartan 28 Şubat'ın her yönüyle aydınlatılmasını ve bu sürecin aktörlerinin açığa çıkartılması, hesap sorulması, 28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek brifingli yargılamaların yok sayılması, mahpusların herhangi bir bahane veya erteleme olmaksızın derhal serbest bırakılmasını ve adil bir şekilde yargılanmalarını talep ediyoruz." dedi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir