M. Tahir ÖZSOY / DOĞRUHABER

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bünyesinde İslam coğrafyasında görevli işgalci asker ve sivil personel sayısının, bir önceki yıla göre artarak 54 bin 180'e çıktığı bildirildi. Savunma Bakanlığı İnsan Gücü Veri Merkezinin hazırladığı rapora göre, Pentagon'un Ortadoğu ülkelerindeki asker ve sivil personel sayısı mayıs ayında 40 bin 517 iken, bu rakam eylül ayında 54 bin 180'e çıktı.

TÜRKİYE'DEKİ PERSONEL SAYISI İKİ KATINA ÇIKTI

Raporda, personel sayısındaki en yüksek artışın Türkiye, Katar, Bahreyn, Suriye ve Kuveyt`te görüldüğü tespitine yer verildi. Pentagon'un sıklıkla 503 olarak açıkladığı Suriye'deki personel sayısının hazirana kadar bin 251'e, eylülde de bin 723'e çıktığına işaret edildi. Irak'ta da personel sayısının haziran-eylül aralığında 8 bin 173'ten 9 bin 122'ye çıktığı belirtilen raporda, bir diğer dikkat çekici nokta Türkiye'deki personel sayısındaki artış oldu. Türkiye'de personel sayısı geçen haziran ayına kadar bin 350 ile bin 405 arasında değişkenlik gösterirken, eylül ayında bu sayının 2 bin 265 olduğu bilgisi paylaşıldı.

EN FAZLA ARTIŞ KÖRFEZ`DE

Trump yönetiminin İran'ı hedef alan dili giderek sertleşirken yıl içinde Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) personel sayısında da önemli artış gözlendi. Raporda, Kuveyt'teki personel sayısının hazirandan eylüle 14 bin 790'dan 16 bin 592'e yükselmesi dikkat çekti. Bir diğer önemli artış da Katar'da gözlendi. Katar'da Pentagon bünyesindeki personel sayısının 3 aylık süre zarfında 3 bin 164'ten 6 bin 671'e çıktığı belirtildi. Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) personel sayısı da bin 531'den 4 bin 240'a yükselerek yaklaşık 3 katına çıktı. Bahreyn'de haziran ayında 6 bin 541 olan personel sayısının eylülde 9 bin 335'e çıktığı görüldü.

HÜDA PAR Dış İlişkiler Sorumlusu ve Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin

“BU BİR SAVAŞ HAZIRLIĞIDIR”

HÜDA PAR Dış İlişkiler Sorumlusu ve Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin, gazetemize yaptığı açıklamada, ABD`nin son dönemlerde bölgeye yaptığı askeri yığınağın, bölgede varlığını pekiştirmekle birlikte bir savaş hazırlığı olduğunu kaydetti. “ABD`nin Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerinde çok sayıda askeri üsleri var.” diyen Şahin, “NATO`ya bağlı üsleri de bir anlamda ABD`nin askeri üsleri olarak saymak lazım. Çünkü NATO, ABD`nin güdümünde bir yapıya dönüşmüş durumda. NATO`ya bağlı olarak Türkiye`de bulunan askeri üsleri de sayarsak, ABD`nin bölgede sanıldığından daha fazla askeri üsse sahip olduğu görülecektir. ABD deniz aşırı amaçlarına ulaşmak için bu üsleri kullanıyor.” şeklinde konuştu. ABD`nin İslam alemini kontrol altında tutmak ve enerji kaynaklarını sömürmek için bu üslerini arttırdığını ifade eden Şahin, “Önemli amaçlarından bir tanesi de israil`in güvenliğini sağlamaktır. Kurulan askeri üsler bugüne kadar bulundukları ülkelerde bu görevi gördü. Bu üsler zaman zaman darbelerin merkezinde yer aldı. 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi. ABD`nin son dönemlerde bölgeye yaptığı askeri yığınağı ise, bölgedeki varlığını pekiştirmek olarak görmekle birlikte bu bir savaş hazırlığıdır.” dedi.

“BUNDAN SONRAKİ SAVAŞ ASIL GÜÇLER ARASINDA OLACAK”

Suriye`de yaşanan gelişmelerin, Suriye`deki vekalet savaşlarının bittiğinin işareti olduğunu belirten Şahin, son olarak şöyle konuştu: “Bu da Suriye`de dananın kuyruğunun kopması demek. Savaşın devam etmesi halinde bundan sonraki savaş asıl güçler arasında olacak. Eninde sonunda Suriye`de taraflar karşı karşıya gelecek gibi. ABD bunu çok iyi biliyor ve zannedersem son yığınaklarla buna hazırlık yapıyor. Tabi burada Türkiye`nin durumu kritik. ABD`nin attığı adımlar ve Türkiye`nin son dönemlerde aldığı pozisyonlar, muhtemel bir Suriye savaşında Türkiye`nin, ABD`nin karşısında yer alacağını gösteriyor. Ancak Türkiye ABD ve NATO üsleri ile içerden kuşatılmış durumda. Türkiye şimdiden buna bir çözüm bulmalı. ABD ve NATO üsleri şu anda Türkiye`ye müstemleke ülke görüntüsü veriyor ancak yarın vuku bulacak bir savaşta Türkiye`yi içeriden vuracak bir düşman varlıktır. NATO tatbikatı, Türkiye`nin hedefte olduğuna dair mesajdı. Türkiye karşı karşıya bulunduğu tehlikeler kadar içinde barındırdığı tehlikeleri de görmeli ve şimdiden tedbir geliştirmeli.”