Van'da 371 cami itikâfa hazır
Van İl Müftüsü, şehir genelinde 371 caminin, Ramazan ayının en önemli sünnetlerinden olan itikâfa hazır olduğunu belirtti.
Ramazan ayının son 10 gününde yapılan itikâf ibadeti ile ilgili bilgilendirme yapan Van İl Müftüsü Nimetullah Arvas, itikâfın İslam'ın şiarlarından olduğunu belirterek, kent genelinde 371 caminin itikâfa hazır olduğunu söyledi.
Ramazan ayının son 10 gününde yapılan ve Hz Muhammed'in hiç terk etmediği sünnetlerden olan itikâfın bugün başlaması dolayıyla Arvas, vatandaşların itikâf ibadetini yerine getirmeleri için teşvikte bulunduklarını söyledi.
Hz. Peygamber'in itikâfa önem verdiğini dile getiren Arvas, "İtikâf, sünneti müekkededir. Peygamber Efendimiz, Ramazan'ın son 10 gününde itikâf yapmıştır. Peygamber Efendimiz itikâfa; manevi mektep, kendisiyle yüzleşme, kendisiyle hesaplaşma ve Rabbine karşı vazifelerini yeniden hatırlama, iç dünyasını güzelleştirme münasebetiyle girmiştir. Peygamber Efendimiz itikâfa çok önem vermişlerdir. İtikâf bir nevi ruhi duygularımızı temizlemek, kalbimizi pak etme ve dünya meşguliyetinden bir müddet uzaklaşmaktır." dedi.
"İtikâf manevi bir eğitimdir"
İl Müftülüğü olarak itikâfı teşvik ettiklerini ifade eden Arvas, kent genelinde camilerin itikâfa hazır olduğunu bildirerek, şunları söyledi: "Biz itikâfı teşvik ediyoruz. İtikâf için yerleri belirlemiş durumdayız. Biz vatandaşlarımızın itikâfa girmelerini tavsiye ediyoruz. İtikâf İslam'ın şiarlarındandır. Durumu müsait olan vatandaşlarımızın itikâfa girmeleri hususunda yakın bulunan camilere ve imamlara veyahut müftülüklere müracaat etmeleri halinde kendilerine yardımcı olacağız."
Öte yandan, Ramazan ayında cami cemaatinden itikâfa girmek isteyenlerin bulunması halinde kent genelinde toplam 371 camide itikâfa girilmesine izin verilecek.
Merkez ilçelerinden Edremit, İpekyolu ve Tuşba'da itikâfa girilecek camiler şu şekilde sıralandı:
Edremit ilçesinde Habiburrahman Camii, Ensar Camii, H. Yusuf Kırmızıtaş Camii, Kavurma Mahallesi TOKİ Camii, Tomi Müftü Ömer Azmi Efendi Camii.
İpekyolu ilçesinde Husrevpaşa Camii, Gazai Baba Camii, Hatuniye Camii, Hayırseverler Camii, Altıntepe Camii, Yeni Sofubaba Camii, Aşağı Nurşin Camii, Yenişehir Camii, Hacı Hidayet Camii, Hz. Ali Camii.
Tuşba ilçesinde ise Hacı Salman Camii, Fahrettin Kalaycıoğlu Camii, Gölyazı Mahalle Camii, Kalecik TOKİ Cafer-i Sadık Camii, Tevhid Camii, Hz. Ebuzer Camii.
İtikâfın Müslümanlar için manevi bir kamp olduğunu belirten Şeyh Gazai Baba Camii İmam-Hatibi Nihat Tay ise herkesin bu ibadeti yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
İtikâfın terk edilmiş bir sünnet olduğunu dile getiren Tay, "İtikâf, Ramazan'ın son 10 günü geldiği zaman dışarıyla bağlantıyı kesip, bir mescitte veyahut camide kendini ibadete vermek ve ibadetle meşgul olmak demektir. Hz. Muhammed, Ramazan ayının son 10 günü geldiği vakit mescide kapanırdı. Allah Resulü, 'Kim benim terk edilmiş bir sünnetimi ihya ederse o beni sevdiğinin işaretidir. Beni seven de benimle beraberdir.' buyurmaktadır. Bugün itikâf sünneti de terk edilmiş bir sünnettir ve bugün bizim Peygamber Efendimizi sevdiğimizi dilimizle söylememiz yeterli değildir. Onu sevdiğimizi dilimizle değil, eylemlerimizle söylemeliyiz. Bir Müslümanın terk edilmiş itikâfı yerine getirmesi Peygamber Efendimizi sevdiğinin bir ispatıdır. İtikâf yapan Peygamber Efendimize olan sevgisini eylemleriyle göstermiş olur. İtikâf sünneti terk edilmiş bir sünnet olduğu için biz bu sünneti ihya ettiğimiz zaman Allah'ın izniyle 100 şehit sevabı alırız." şeklinde konuştu.
"İtikâf dünyaya yeniden hazırlanmaktır"
İtikâfın tam anlamıyla dünyadan el çekmek olmadığına, aksine dünyaya yeniden hazırlanmak olduğuna değinen Tay, sözlerine şöyle devam etti: "İtikâfın kuralları vardır. Kişi itikâfa girdiği vakit dünyevi işlerle meşgul olmamalıdır. Fuzuli konuşmamalı ve itikâf ibadetine zarar verecek herhangi bir işle uğraşmamalıdır. İtikâfın amacı kişinin dünya ile irtibatını kesmesi, mescide kapanmasıdır. Bu, kişinin dünyadan el etek çekmesi manasına da gelmiyor. İtikâf dünyadan el etek çekmek değil, dünyaya yeniden hazırlanmaktır. 10 gün içerisinde kendisini kötülüklerden, günahlardan, manevi hastalık dediğimiz gıybet, yalan gibi günahlardan arındırıyor. O 10 gün içerisinde kendisini terbiye ediyor ve dünya hayatına yeniden güzel bir hazırlıkla çıkıyor."
"İtikâf Müslümanların manevi bir kampıdır"
Müslümanların ashaba benzemeleri için itikâf sünnetini canlandırmaları gerektiğini belirten Tay, "İtikâf, bir sporcunun maça çıkmadan önce birkaç gün kampa alınması ve o kampta yetiştirilmesi gibidir. Yani itikâf Müslümanların manevi bir kampıdır. Oraya geçici süreliğine alınır, o süre içinde ihlasını, ilmini yetiştirir, donanımlı hale gelir ve dışarıya çıkar. O donanımla insanları yeniden irşat etmeye ve insanlara ışık olmaya başlar. İtikâfa en çok ihtiyaç duymamızın ve itikâfın asıl sebebi bizim ashaba benzememizdir. Biz bu itikâf sünnetini canlandırmalıyız ki ashabın hayatına benzeyebilelim. Çünkü Ramazan'ın son 10 günü geldiğinde onların dünya ile ilişkisi kesiliyordu. Sadece mescide kapanır, bayrama 10 gün kala işlerini bitirirlerdi ve ibadetle meşgul olurlardı." ifadelerini kullandı.
Ticaretin en yoğun olduğu dönemlerin Ramazan ayının son 10 günü olduğunu ancak Hz. Peygamber ve ashabının bugünlerde ibadetle meşgul olduğunu söyleyen Tay, Müslümanların "Yoğunluğumuz var, itikâfa girecek vaktimiz yok." demek gibi bir lüksünün olmadığını ifade etti.
"Ashap kendini itikâfa göre ayarlardı"
Son olarak Tay, "Ashap kendini itikâfa göre ayarlardı ama biz bugün 'Peygamber Efendimizin ümmetiyiz.' dememize rağmen en çok dünyevi işlerle uğraştığımız dönem Ramazan'ın son 10 günüdür. Bu son günlerde insanlar daha çok çarşıya çıkmaktadır. Ticaret o günlerde canlanmaktadır. Aslında ticaretin en cansız olduğu dönemler olmalıdır. Ramazan'a son 10 gün kala bu işler bitmeli, Ramazan'ın son 10 günden öncesi bu canlılık olmalıdır. İşte, bizler bu halde olmadığımız için bir türlü ıslah olamıyoruz. Bugün Müslümanların en çok ihtiyaç duyduğu şey manevi arınma mekânlarıdır. Manevi arınma dediğimiz bu kampa hepimizin de ihtiyacı vardır. Yani 'İşimiz var, yoğunluğumuz var.' deyip, giremiyorum diye bir lüksümüz yoktur. Peygamber Efendimiz bir devlet reisiydi, öğretmendi, komutandı ve bir aile reisiydi ama itikâfa girecek vakti vardı. Biz 'İtikâfa girecek vaktimiz yok.' diyemeyiz. Eğer bunu yapamıyorsak kendimizi de o toplumun yanlış seline kaptırdığımızdan dolayıdır." dedi. (Yılmaz Sönmez - İLKHA)