28 Şubat, Toplumu Laikleştirme Projesiydi
28 Şubat Süreci üzerinde çok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Gerçekten, 28 Şubat üzerinde ne kadar durulsa yeridir.
Haber / Analiz
Ancak bu hassasiyetin toplumun zihninde derli toplu bir düşünce ve sağlıklı bir algı oluşturması lazım. Bunun için 28 Şubat Süreciyle neyin amaçlandığının, nelerin hedeflendiğinin sistemli ve anlaşılır bir şekilde ortaya konulması gerekir.
28 Şubat Sürecini başlatanlar bazen ifade edildiği üzere geri zekalı falan değildir. Sadece bunların hesapları tutmadı. 28 Şubat sürecine kadar rejim; devletin laik olmasını esas almıştır. Bu konuda askeri darbeler dahil her türlü koruma ve kollama faaliyetini kararlı bir şekilde yapmıştır. Fakat rejimin derin güçleri toplumu laikleştirmeden, laikliği devletin içinde tutmanın zorluğunu görmüş, müdahalelerle laikliğin devletin içinde tutulamayacağını binaenaleyh vaziyetin bu şekilde devam ettirilemeyeceğini anlamışlardır. 28 Şubat, “bin yıl sürecek” diyenler aslında “toplumun laikliğinin” “devletin laikliğine” paralel hale gelinceye kadar bu durumun devam edeceğini anlatmaya çalışmış ve esasen bunu hesap etmişlerdir. Yani bunlar, devletin içindeki laikliğin ebediyen! Yaşamasının toplumun laikleşmesine bağlı olduğunu anlamışlardır. Çünkü Laik devlet, laik bir toplumla desteklenmez ve bütünleşmezse çatışmanın ve uyumsuzluğun sonu gelmeyecek, devletin laikliği sürekli tehdit ve tehlike altında olacaktır. Bunun için mutlak surette devletle birlikte toplumun da laikleştirilmesi gerekir. İşte bu hesabın sonucu olarak rejimin içindeki derin yapılar “toplumun laikleştirilmesi” için hareke geçmiştir. 28 Şubat, bu nedenle bir dönüm noktasıdır.
28 Şubat çok büyük bir projedir. Aslında sahipleri açısından “akıllı ve iş bitirici” bir projedir. Çünkü bu süreç başarıya ulaşacak olursa laiklik topluma inmiş olacak, böylece iki de bir laikliği korumak için müdahale etme yükünden kurtulmuş olacaklardı. Bu nedenle 28 Şubat müdahalesi; toplumun içindeki İslamî dinamikleri örneğin, Kuran Kurslarını, İmam Hatipleri, İslamî STK’ları, Müslüman iş adamlarını, Tarikat ve Cemaatleri, Kanaat önderlerini hedef almıştır. Çünkü bunlar toplumun laikleşmesinin önünde en büyük engeldir. 28 Şubat sürecinde devletin laikliği kesinlikle tehdit altında değildi. Buna rağmen bu müdahale yapılmıştır. Çünkü gaye, toplumun laikleştirilmesiydi.
Sonuç;
-28 Şubatçılar, Müslüman toplumun dinamiklerini çok iyi analiz etmiş, Müslümanların pek önemsemediği ya da sıradan gördüğü kurumları hedef almıştır. Bu nedenle Müslümanlar; 28 Şubatçıların hedef aldığı yapılara, Kuran kurslarına, İmam hatiplere v.s özel bir önem vermelidir.
-Bazı Müslümanlara basit gibi görünen bir çok faaliyetin aslında toplumun laikleşmesi önünde büyük bir engel olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle topumun laikleşmesi önünde yapılan her hizmet kutsaldır, değerlidir. Kriter bu olmalıdır. Örneğin bir mahallede Kuran öğreten bir Hocanın hizmeti toplumun laikleşmesinin önünde bir engeldir ve çok özel bir hizmettir.
-28 Şubatçılar kesinlikle başarısız olmuştur ama henüz yenilmiş değillerdir. Bu sefer, “toplumu dünyevîleştirme” planını devreye koydular. Yani bir nevi laikleştirme projesini bu sefer tersten faaliyete geçirdiler.
-28 Şubat süreci başarısız olmuştur ama bu işin aktörleri güçlerini koruyor. Bu nedenle tehlike devam ediyor. Müslümanlar, “dünyevîleşme” tehlikesiyle karşı karşıya. Müslümanların bu satıhta müdafaa hatları oluşturarak tehlike ve tehditlere karşı durmaları gerekir.
-Müslümanlar, toplumun laikleşmesi önünde engel teşkil eden her hizmeti takdir ve teşvik etmelidir.
-“28 Şubat bin yıl sürecek” diyenler mevzilerini korumaya devam ediyor. Müslümanlar, bunların bu işten vazgeçtiği saflığına kapılmamalıdır.
-Toplum laikleşmedikçe ya da konsept değişikliğiyle Müslümanlar “dünyevîleşmedikçe” Onlar açısından “geri dönülemez nokta” söz konusu değildir. Bu nedenle Müslümanların dünyevileşme projesine karşı her şeyleriyle durmaları gerekir.