Vefat Eden Kimsenin Tutmadığı Oruçlar İçin Ne Yapılmalıdır?
Vefat Eden Kimsenin Tutmadığı Oruçlar İçin Ne Yapılmalıdır?
Vefat eden kimsenin tutmadığı farz oruçlar için üç durum vardır;
1- Hastalık vb. bir özürden dolayı oruç tutulmamıştır. Kazasını yapma imkânı olmamıştır.
2- Yine bir özürden dolayı oruç tutulmamıştır. Ancak imkân olduğu halde kazası yapılmamıştır.
3- Özür olmaksızın oruç tutulmamış sonrasında da kazası yapılmamıştır.
Birinci durumda olan kimse; hastalık ve yolculuk gibi meşru bir mazereti olan kimse tutmadığı oruçların kazasını imkân olmadığından dolayı yapmazsa yakınlarının herhangi bir fidye vermesine gerek yoktur. Çünkü kişi meşru olan özrüyle birlikte vefat etmiştir. Bu bakımdan hastalık halinde veya seferi olduğu için oruç tutmayanlar bu hal üzere vefat ederlerse kendileri için herhangi bir sorumluluk yoktur. Aynı şekilde hayız ve nifas halinde olan kadın da kazasını yapma imkânı bulmadan vefat ederse kendisi için fidye vermek gerekmez. Dört mezhep bu konuda ittifak etmiştir.
Hanefi mezhebine göre bu durumda olan kimse yakınlarına kendisi için fidye verilmesi vasiyetinde bulunursa bunu bıraktığı miras üzerinden yerine getirmek vacip olur.
İkinci durumda olan kimse; hastalığı veya yolculuğu biten kimsenin imkân bulduğu ilk fırsatta kazasını yapması gerekir. İbadetlerin kazasını mazeretsiz ertelemek caiz değildir. Eğer ertelenirse ve kazası yapılmadan kişi hayatını kaybederse Hanefi mezhebine göre ölen kişi vasiyet etsin veya etmesi fark etmez velisi onun mirasından her gün için bir fakiri doyuracak kadar fidye vermelidir. 3 Şafi mezhebine göre ise bunun telafisi için iki yol vardır. Merhumun yakını bunlardan istediğini seçmekte serbesttir; ya onun adına fidye verir ya da onun yerine kendisi oruç tutar. 4 Bu her iki görüş Efendimizden rivayet edilmiştir. Hz Aişe annemizin rivayet ettiğine göre sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Bir kimse üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, velisi onun yerine orucunu tutar.” (Buhari, Müslim)
Üçüncü durumda olan kimseye gelince; bu kişi özür olmaksızın ya geceden niyetini getirmemiştir ya da gündüz mazeretsiz olarak orucunu bozmuştur. Sahih olan görüşe göre bu durumda olan kimse ölmeden önce kaza imkânı bulsun bulmasın fark etmez. Her gün için onun adına fidye vermek gerekir.
Hanefi mezhebine göre fidyenin bedeli olarak fakire para da verilebilir. Bu para da fıtır sadakası için verilen paranın miktarıyla aynıdır. Hanbeli ve Şafi mezhebine göre ise fidyeni bedelini vermek caiz değildir. Fakat bu meselede Hanefi mezhebini taklit etmek muhtaç olan fakirler için hayırlıdır.