DİLEK ÇELENK / DOĞRUHABER

Rasulullah`ın (sav) Çocuklara İslami Edep ve Ahlakı Öğretmesi

   Küçükken öğrenilen ve uygulanan her şey insanda değişmez bir tesir bırakır. Bu yüzden küçüklükteki eğitim ‘taşa nakış yapmak gibidir` denilmiştir. Özellikle de insanın sosyal bir varlık oluşu, yalnız yaşıyor dahi olsa bulunduğu çevresiyle, tabiatla olan ilişkisi için gerekli davranış/ahlak kurallarını öğrenmesi ve de uygulaması beslenme kadar zaruri bir ihtiyaçtır.

Toplumsal adapların bazılarını şöyle sıralayabiliriz;

1- Selamlaşma;

   Her şeyden önce selam kelimesi barışın, dostluğun ifadesidir. Selam veren bir kişinin niyetinde asla bir kötülük bulunmamalı, çünkü ‘benden sana yalnızca barış ve esenlik var ‘ anlamındadır. Selam, verilen kişi/kişiler de bir güven hissine girip aynı ile mukabelede bulunurlar.

Enes b. Malik (ra) anlatıyor; Rasulullah (sav) bana dedi ki; ‘Yavrucuğum, ailenin yanına girince onlara selam ver. Bu sana ve onlara (ev halkına) bereketin inmesine sebep olur. (Tirmizi)

Buhari ve Müslim`in Enes`den rivayetlerinde; Hz. Enes çocukları yanından geçerken onlara selam veriyor, başlarını okşuyor, onlara dua ediyor ve; ‘ Rasulullah (sav) böyle yapardı` diyordu.

2- İzin İsteme;

   Bu edebi Rabbimiz yüce kitabında açıklıyor;

‘Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanları sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış halde) bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbiriniz yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.` (NUR/ 58 )

‘Çocuklarınız ergenlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükler) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Allah âlimdir, hâkimdir.` (NUR/59)

Çocukların küçükken gördükleri manzaraları asla unutmadıkları, hatta çirkinliklerin onların ruhların da derin yaralar bırakıp bilinçlerini kirlettikleri ancak bu asırda anlaşılabilmiştir. (DEVAMI YARIN)